GEÇEN HAFTAYA DAİR
Üç hilal sevgisini ''Şartlı refleks'' üzerinden oya devşirmek
Ülkücüleri okumayan, yazmayan, düşünmeyen, muhakeme etmeyen; sadece ve sadece üç hilali gördüğünde üzerine mührü basan "Ahmaklar" olarak görüp; buradan hareketle aynen İnternet iletişiminde yapılan dolandırıcılık gibi, cumhur ittifakı için, tıkladığın yerin bir başka adrese yönlendirilmesinde olduğu gibi "Üç hilali tıkla, Erdoğan'ı seç" gibi zorunlu bir yönlendirme planlaması yapılıyor.
...
Namaz vakitleri tıklandığında by lock'a yönlendirilmek gibi bir şey.
Bu yapılan, üniversitede doğmuş kitabi bir hareketin mensuplarının aklına, fikrine, zekasına hakaret etmektir.
...
Ama nasıl ki 16 Nisanda bu "Ahmak" yerine konan insanlar referandumda %85'i hayır dediyse; 2019 seçimlerinde de "Nasıl olsa üç hilali gördüğünde mührü basar" peşin hükmünü yerle yeksan edecektir.
...
Cumhur ittifakı için oy kullanacak olan vatandaş aynı anda hem kendi partisi, hem de ittifak için oy kullanacaktır. Genç seçmen bunu becerebilecektir ancak daha yaşlı olanların; (Türkiye ortalaması algı düzeyini dikkate aldığımızda) karıştıracakları aşikar.
...
Muhtemelen seçim günü yine bir öğle sonrası Yüksek Seçim Kurulu kararı ile karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır. Ne gibi; "Cumhur ittifakı bölümüne ikiden çok mühür basılması durumunda, verilen oy partilere değil, cumhur ittifakına yazılacak" diye bir karar çıkarabilirler.
...
Dolayısıyla, özelikle muhalif kanadın şimdiden bu tür ihtimalleri dikkate alıp, önlemlerini düşünmelidir. Oy pusulası ve oy kullanımı şekil şartları açık ve net olarak belirlenmesi gerekir.
Devlet Bahçeli ve kin kusma seansları
"Bunlar eski Mısır'da yaşasalardı Hz. Musa'ya karşı firavunun yanında; bunlar Kerbela'da olsalardı yezidin safında yer tutarlardı".
Demiş "Bilge"
...
Bizleri içine düşürdüğün vebalden kurtulmak için azatlık kabul etmez kölelerin olmayı red ettiğimiz için mi dir; bu kin ve nefretinizin esas nedeni.
...
Özelikle son günlerde milletin tek tek her ferdi aynı ortak acıları yaşıyor, paylaşıyoruz. Böyle bir psikolojik, sosyolojik toplum gerçeği ile baş başayken; milletin içinde firavun veya Yezid aramak bu topluma yapılabilecek en büyük kötülüktür.
...
"Ordumuz savaşta" deyip, ülkemizin bekasını ileri sürerek, psikolojik baskı ile ağzımızı mühürlerken; öte yandan kullandığınız bu dilin, üslubun kimlere, ne faydası olabilir Allah aşkına.
...
Bütün eylem, düşünce ve bunun paralelinde verdiğimiz kararlarımız; öfkenizin aksine, devletimizin ve milletimizin bekası içindir. Sizin bilip, düşünüp, yaptıklarınızın "Vahiy garantisi" mi var ki; iman etmemizi bekliyorsunuz. Biz de kendi doğrumuzun takipçisiyiz. Yanlış yapan da; yapmaya devam eden de sizsiniz.
...
Her ne kadar "Saray koalisyonu" olarak anlamını kaydırmış olsanız da; demokrasi tahammül rejimidir, tahammül edeceksiniz efendim.
Yaşadığımız kırılmalar ve Devlet Bahçeli
Özelikle Türkiye de milli hassasiyetler üzerinden yaşanan kırılmalarda; zamanlama çok ilginçtir, daima Türk milliyetçilerinin tepkisinin ne olacağı hesabı yapılarak, tepkileri en aza indirmek, bunun için de özelikle oynanan oyuna Devlet Bahçeli de dahil edilerek (Kendisinin nasıl ikna edildiği meçhul) yaşanan kırılma süreçleri planlanan şekilde tamamlama yoluna gidilmiştir.
...
Şimdi yine etnik özürlü bir takım zevatın antitürklük hastalıkları depreşti. Onlara göre gereğini yapabilmenin tam da zamanı; kurumsal etkinliği ve yetkinliği devleti yöneten muktedirlerin kontrolünde olan MHP'nin de içinde olduğu veya sürüklendiği bir ortamda, isminde "Türk" geçen kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinden "Türk" ismi kaldırılacakmış.
...
Türk milliyetçilerinin doğal tepkisinin arkasına sığınıp, "Türk tabipler Odası"sının Afrin üzerine "Savaş bir sağlık sorunudur" anlamındaki protestosunu bahane kılıp, sözüm ona "İsminizdeki Türk kelimesini hak etmiyorsunuz" denilerek, cezalandırma yoluna gidiliyor.
...
Burada, tamamen "Türk" kelimesinden (Kimin neresine batıyorsa) ve dolayısıyla Türklüğümüzden rahatsızlık duyulması hali söz konusudur. "Türk Tabipler Birliği" üzerinden bir ard düşüncenin icrasına yol açılarak, bunu daha sonra genelleştirmek istiyorlar.
...
Tabipler odasına gidin ne yapacaksanız yapın, yeter ki Türklüğümün yakasından elinizi çekin. Şimdi MHP'li arkadaşlarımıza sormak isterim, "Devlet Bahçeli buna müsaade etmez, mani olur" diyebiliyor musunuz.
...
Yine bir kırılma sürecinden geçiyoruz, yine Devlet Bahçeli'nin inisiyatifi var. AKP ve Erdoğan'ı kayıtsız, şartsız tüm sadakati ile destekleyen Bahçeli ve MHP görevini icra ediyor. Yeni kırılma Türk milletini soy, sop sorgulaması ile kafalarda şüpheler oluşturup, etnik kimliklerle ayrıştırmak ve eş güdümlü olarak da "Türk" ifadesinin içinde bulunduğu tanımlamalardan söküp atmak.
...
Sabahtan beridir e-devletten kimlik bilgilerimin çıktısını almak istiyorum, sistem kilitlenmiş, alamıyorum; yoğun şekilde soy, sop sorgulaması var diye.
Şimdi devletin bekası deyip, eleştirilere karşı ağzımıza mühür vurulanlar; ne akılla, durduk yerde milleti e-devlet de soy sop sorgulamaya yönelttiler.
...
Bu durum benim için ciddi bir konu ve aynı zamanda ülkemde kabul ettirilmek istenen, şimdilik bu kadarı ile başlanan vahim kırılmalara alıştırma seansları dır. Ve ne garip ki; idamın kalkması, ikiz yasaların çıkarılması, tek adamlı partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi gibi yaşanan süreçlerde Devlet Bahçeli hep belirleyici ve yönlendirici olmuş. Bugün de bütün bunlar olurken kayıtsız şartsız hükumetin arkasında durmaya devam ediyor. Oysa doğal refleks; "Haddinizi aşmayın" denmesi gerekmez miydi.
...
Türk Tabibler Birliği'nin "Savaş bir sağlık sorunudur" protestosundan hareketle ismindeki "Türk"ün kaldırılması gerekçesine Türkiye Barolar Birliği'ni de dahil etmek abesle iştigaldir.
Sayın muhterem; siyaseten sizi eleştiriyor diye isminden "Türkiye"nin çıkarılması gerektiğini düşünmeniz haksızlık olduğu gibi aksine sizin Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile yaşanan kandırılma süreçlerinizde bu kurum tüm mensupları ile feryadı figan edip, TV kanallarında yanlışlarınızı dile getirerek, adına yakışır şekilde mücadele vermişlerdir. Oysa siz muktedirler özellikle cemaat ile beraber olup kendilerine karşı linç kampanyası yürütmüştünüz.
...
Dolayısıyla, Türkiye Barolar Birliği'nin ismi ile uğraşmayın, bence kendilerine özür ziyaretinde bulunmanızı hak ettiklerini düşünüyorum.
Sana bağlı yeterli sayıda hekimin, hukukcun yok ve de bu meslek kuruluşlarını ele geçirtemiyorsan; müsebbibi olarak benim Türklüğümü mü görüyorsun.
...
Bu meslek kuruluşlarında demokratik yöntemlerle, seçim kurulu nezdinde kongreler yapılıp, yönetimler yenileniyor. Olursa bir hile; seçimleri iptal ettirirsin.
Gücünüz, kudretiniz yetiyorsa organize olup, adayınızı belirleyip, yarıştırın ve kazanın. Veya bunlara bağlı hangi üye devletine, milletine haince sözler söylemişse hakim huzuruna çıkarıp, yargıla; gerekli cezayı alsın; benim Türklüğümden ne istiyorsun kardeşim....
Bu işi usul usul, alıştıra alıştıra yapmaya kalkma. Yüreğin yetiyorsa "Türk Ordusu"ndan başla, Türk'ü kaldır. Ne bileyim; ümmet odusu de, Anadolu Halkaları ordusu de, adı belli olmayan milletin ordusu de.
Haydi bekliyoruz, görelim seni; ne diyeceksen de.
...
Varlık nedeni Türk milliyetçiliği ideolojisine inanmışlık ve adanmışlık olan MHP; birilerinin ellerine geçirdikleri pala ile "Türk ve Türkiye"yi bulundukları her yerden budayıp, atmaya kalkışırlarken, ortaya tepki bile koymuyor. MHP'nin kuruluş amacı doğrultusunda doğal refleksi ne olmalıydı; "Muhterem haddini aşma".
...
Rahmetli Başbuğ ne demişti "Sakıp ağa, Sakıp ağa haddini aşma".
Ne diyelim, bırakalım haddini aşma denmesini "İstediğini söyle, istediğini yap sana bir beş sene daha garanti veriyoruz" da denebilir.
Suriyeli göçmenler ve iskan meselesi
Türkiye'de göçmen konumunda olan Suriyelilere; hem Suriye tarafında, hem de ülkemizde konutlar yapılacak mış.
...
Beyler yeter artık; kendinize gelin. Neredeyse böyle bir kaç sene daha gidecek olsa; bizler ülkemizde Suriyeliler yanında ikinci sınıf vatandaş konumuna düşeceğiz.
...
Bu insanlara, İslam inancına göre muhacir dedik ve bağrımıza bastık. Ancak "Muhacir" olma statüsünü kaybettiler. Göçüp, geldikleri yerlerde ne ISID ne de Esad rejiminin varlığı söz konusudur. Dolayısıyla geldikleri yerlere dönebilirler. Belki şu anda konjonktürel olarak erken olsa da; nihai hedef bu insanlara iskan ve istihdam imkanları kendi ülkelerinde sağlanmalıdır.
...
Almış olduğum daireye sahip olabilmek için sekiz senelik kredi borcumu ödeyebilmek uğruna son beş senemi çoluğum, çocuğum ile kendi evimizde adeta hapis hayatı yaşayarak geçirdik.
...
Kimse kusura bakmasın; benim Suriyeli göçmenler için yapabileceğim fedakarlık buraya kadar; daha fazlasına gönlüm razı değil. Büyük oğlum mühendis çıktı, iş arıyor; küçük oğlum ise önce Suriyeli kardeşlerim okusun sonra sıra bana gelecek diye bekliyor.
Mehmet Soral
[email protected]
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.