Kaçak göçmen sorununa nihayet hükümet el koydu.

"Hiç kimse öyle elini kolunu sallaya sallaya gezemeyecek.(Yani sadece kaçak göçmenler, diğerleri sallaya sallaya gezebilirler.)

"İstanbul'un kapılarını kapattık"

"Gettolaşmaya izin vermeyeceğiz"

İyi de zaten gettolaştılar, hatta derneklerini kurdular.

Bırakın derneği kendi işlerini, iş yerlerini de kurdular. 

İstanbul'un mahalleleri Arapça tabelalardan geçilmiyor, işler kebap anlayacağınız.

Kendi marketlerinden, iş yerlerinden alış veriş kültürleri bile var.

Hatta yanlarında çalışanlar da Suriyeli.

Türkler'e İş ve İşçi Bulma Kurumu'nda iş yok, onlara var.

Üniversite mezunları boşta geziyor... (Bana mı sordunuz üniversiteyi bitirirken? Her üniversite mezunu işe mi girecek?)

Yani yeterince gettolaştılar, mahallelerini oluşturdular.

Biraraya gelerek mafyalarını da!

Öyle ki, bizleri medyanın önünde tehdit edecek duruma kadar geldiler, gücü nereden alıyorlarsa?

Bu durumda tüm Suriyeliler nasıl oluyorsa, anında koordine halindeler, ortak hareket ediyorlar.

Her şeyleri bedava, beleş nasıl olsa!

Yağı bol bulunca bu Araplar, şeylerine sürmekte bir beis görmüyorlar.

Çünkü ekmeklerine de yağ sürenler çoğunlukta!

Hastahanelerde tedavileri bedava, ilaçları bedava!

İş imkânları Türkler'den daha önde.

İşsiz Suriyeli neredeyse yok gibi!

Tatil yerlerinde, sahil kenarlarında onlardan çok görürsünüz. (Ben gördüm ve de görmeye devam ediyorum) 

Türkler mi?

Ne tatili, geçinecek paraları yok!

Böyle olunca, sahilleri kendilerinin sanarak, duş yaparken yağ sürdükleri şeylerini, donlarını indirerek tuzlu sudan arındırmaya çalışıyorlar, iskelede havalı havalı, kasıla kasıla yürüyerek!

Neyse ki sahillerimizde Allah'a şükür üç beş Türk var da, henüz çıplaklar kampına dönüşmedi ortalık. (Dayağı yiyip kıç üstü oturdular.)

Bayramda misafirlerim akrabalarım gelince ATM'ye inip maaşımı çekeyim dedim.

ATM'lerin önünde kuyruğa girmiş genç Suriyeliler!

Aralarında sesli sesli konuşuyor, gülüşüyorlar.

Benden önce çektiler tabii, burada kalma nedenlerinden sadece biri olan maaşlarını!

Ulan neredeyse benim emekli maaşımın yarısı kadar!

Eee böyle olunca sahillerimizde şeylerini avuçlamaları da gayet normal!

Ekmek elden su gölden.

Tatlı hayat!

Buralara da mı geldiniz yahu?

Giderek rahatlıktan ne yapsınlar, bol bol ürüyorlar!

Neredeyse amip gibi bölünüp, çoğalıyorlar! 

Bir ara üç çocuk demişti ya sayın Cumhurbaşkanımız!

Sanırsam da bunlar kendileri için düşündüler ki, biri karınlarında, biri kucaklarında, diğeri ellerinde.

Daha evde büyükleri var mı bilemem! 

Sanki güzel ülkeme üremek için gelmişler!

Bizim de bir elimiz yağda, bir elimiz balda olsa, sen gör o zaman üreme nasıl olur!

Ama geçinemeyince bir çocukla idare ediyoruz.

Onun geleceği için de koca ömrümüz çalışarak geçiyor!

Bu durumda ülkelerinde mevcut rahatlığı bulabilirler mi?

Tabi ki hayır!

Neden gidip savaşsınlar ki? Burada nargile çekmek dururken canım!

Düsturları şu: Savaşma seviş...

Bunlar neden zaptedilmiş ülkelerinde savaşmazlar, yaşamazlar nedeni  anlaşılıyor.

Onlardan boşalan yerlerde, tampon bölgede kimler yaşayacak, yani açılan koridor kimlere açıldı, açıl susam açıl gibi?

Araplara ve Kürtlere mi?

Türkmenler arkasız.

Türkmenler garip. 

Türkmenler sahipsiz.

Al sana can Kerkük.

Demografik yapısı bozuldu.

Nüfus idaresi ne hikmetse yandı, bitti,  kül oldu.

Türksen ardında duran yok.

Bunun için Doğu Türkistan'a bakmak yeterli.

Hani "Bir Türk dünyaya bedel"di?

Türk'ün düşmanı çok, dostu yok kendi öz yurdumuzda  görüyoruz.

Bir şeyler tıkır tıkır işliyor. 

İşletiliyoruz resmen.

Uyandık mı?

Uyaran kesimler uyumuyorsa, uyandık elbette.

Bu rehavet nereye kadar hem?

Kendi ülkende parya muamelesi. 

Hak ediyor muyuz?

Onu da sizler düşünün gari...

Sarı öküz hikayesini unutmadan. 

Bu gidişle on sene sonrasını düşünemiyorum.

Ne deyim ben size şimdi?

Ey kadim uygarlık, eyyy yüce Türkler. 

Sizin eksiğiniz ne?

Üreyin gitsin anasını satayım, n'olacaksa olsun!

Sizlerin onlar gibi bedavadan aldığınız maaş yok, geliriniz olmasa da ek hesaptan  yiyin gitsin.

Başka türlü bu Suriyeliler'le baş edemeyiz anlaşılıyor.

Bunlar göçmen değil, göç etmeyecekler, boşuna giderler diye beklemeyin! 

Sığınmacı da değiller, misafir de!

Biz misafir olmayalım kendi yurdumuzda, dikkat edin. 

Demografik yapı?

Kısasa kısas?

Bari bol bol....?