1. YAZARLAR

  2. Bahri YILDIZBAŞ

  3. Gözlerim yaşardı...
Bahri YILDIZBAŞ

Bahri YILDIZBAŞ

ortakses.com
Yazarın Tüm Yazıları >

Gözlerim yaşardı...

A+A-

"Kıymetli Meslektaşlarım, Sevgili Öğretmenlerim, Türkiye Yüzyılı'nın şafağında, kendini yeni neslin inşasına adamış, ufukta görünen aydınlığı ellerinde büyüten siz değerli çalışma arkadaşlarım, Öğretmenler Günü'nüzü kutluyorum.” Yusuf Tekin Milli Eğitim Bakanı 

Hem kıymetli ve hem de sevgili. Çok İddialı, pedagojik, sosyolojik, psikolojik, sevgi, saygı ve güven içeren iki kelime. Hemi de, öğretmenlere…

“Ufukta görünen aydınlığı ellerinde büyüten siz değerli çalışma arkadaşlarım” sözlerine; gözlerim yaşardı, duygulandım ve öyle çok inandım ki? Ağlıyorum!!

Sayın bakan: Siz 2013/2018 tarihleri arasında MEB müsteşarı iken; kabzımallar, tır muavinleri, okula gitmeden öğretmen olanlar ve iki yıllık öğretmenlik yapanları; okul, halk eğitim, il ve ilçe müdürü, müdür yardakçısı, şube müftüsü, denetim başkan ve yatsatçıları ile etrafınıza topladığınız memetleri MEB bürokratı yaparak, o “fedakar, çalışkan ve tertemiz” diye günlerini kutladığınız 40 bine yakın öğretmen, eğitim yöneticisi ve bürokratı bin bir bahanelerle, iftiralarla, kumpaslarla görevden aldıran, süründüren, sürdüren ve tazminatlı mahkeme kararlarıyla görevlerine iade edilenleri hiç bir gerekçe göstermeden gece yarısı yine Mebbis üzerinden görevden aldıran, yazdıkları dilekçelere cevap verdirtmeyen, ceplerinizden tazminat ödememek için cevap vermek zorunda kaldıklarınıza da “mahkemeye git” diye güldüren, mücadeleden vaz geçmeyip yüreklice tekrar adalete giderek, Danıştay'da beş-altı dava kazanmalarına rağmen, X cem, E sen veya hasenlerin referanslarıyla “yola gelmiyorlar” yani “bizim önümüzde secde etmiyorlar” diye “göreve iade etmeyin” ve “muhatap bile olmayın” diyen. Sahi, o Yusuf Tekin kimdi? İsimleri mi karıştırdık. Yine de sizi tebrik ediyorum, sayın Tekin bey. Gerçekten, MEB tarihi, sizi pirinç harflerle dizi yapar. 

Ki: Ben ve bizler, bu ülkenin ve bu iktidarın döneminde dahi; eğitime, siz ve çevrenizde toplanan zorbalardan, çok çok yüksek düzeyde hizmetler etmiştik. “24 Kasım Öğretmenler Günü” kutlama mesajınızın samimiyetine inanmak ve güvenmek isterdim. Yağlamalarınızın ardından, binlerce onurlu eğitimcinin yarınlarını, yani şimdiki emeklilik ve rahatlık zamanlarını kabusa çevirdiğinizden, daha kötülerini yapacağınızdan endişeliyim. Çünkü önce yağlıyor ve sonra gizlice dağlıyorsunuz. “Yağlayın” ve “dağlayın” diyorlar. İnanan olduğunuz ve inançlı olduğumuz İçin, Allah’a havale etmişiz. Bekleyeceğim, bekliyorum, her saniye, her dakika ve her gün. 

Çokta; hak, hukuk, adalet, ahlak, vicdan, haysiyet, cennet, cehennem ve insanlıktan bahsetmeyeyim. Çünkü hakkın ve helalin çok önemi olmayan bir süreçteyiz. İlahi adaleti elbette bekliyoruz. İnanıyorum ki, bir siyaset bilimci ve kamu yönetimi Profesör olarak; Fransız roman karekteri “Kibar Hırsızı” ve Alman keşiş, teolog, üniversite profesörü, Protestanlığın babası ve Lüterciliği yaratan, geliştiren, cehennemi satın alan, Martin Luther’i okumuşsunuzdur. Onunla tamamlayarak, yine haklarımı isteyerek, saygılar sunuyor, başarılar diliyorum. 

16. Yüzyılda, şimdi bizimkilerin yaptığı gibi Papa’lar cennet arazisi tapusu satıyorlarmış. Kendisi de kiliseci olan Martin Luther, bu satışlara karşı gelir ve "Cehennemi, niye satmıyorsunuz?" deyince, deli diye sözlerine gülünür ve kilisenin şikayeti üzerine yargılanırken: "Cehennemin büyün arazilerini istiyorum” deyince, mahkeme bütün cehennem arazilerini ona satar. Mahkeme kararıyla cehennemi satın alan Martin Luther, meydana çıkarak, “Artık Cehennem benim, istemeyen gelmeyebilir” diye açıklama yaptıktan sonra, cennetten tapu satışları durur ve o günden sonra Avrupa bağnazlardan yavaş yavaş kurtulmaya, şimdi olduğu gibi; bilimle, akılla, adaletle, saygıyla ve sevgiyle rahat yaşamaya başlar. 

“Yazık, yazık, yazık!!” Falan filandır ve hikayedir. Bireyler kendileri kadar düşündüklerinden, toplumsal olarak kendilerine uygun gördükleri bir yaşam tarzını “KADER” diye çizmiş olurlar. 

Ardından, kendi boş beyinlerine “vah vah vah” çekseler bile, kendilerine uygun olan yaşam tarzını kendilerine keyifli bir şekilde “KADER” diye giydirir, haklarına da razı olduklarını anlayanlar, “kendi rızası var” diye fetva vererek, şükür diye yedirirler. 

Bütün bunlarla, insanı akıl İLE yaradan yüce yaradanın hiç bir ilgisi olmaz. Hiç bir iktidar, tüccar ve emperyalistte, sorumlu tutulamaz. Çünkü insan kurnazdır ve zorda olanı bırakıp kaçarak, menfaatine göre hareket eder. 

Yaşı kurusu yoktur, yangın, deprem, kurnazlar ve akılsızlık; kişileri tanımaz, kimseden de kişisel intikam almaz. Doğası gereği: YIKAR, YAKAR, AĞLATIR, HESABINI AĞIR SORAR, TOZ, DUMAN, İS ve PEGASUS OLUP, UÇAR GİDER.

Haksızlığa uğrattığınız ben (görevden alınıp, hiç bir iş yapmadan uzman olarak gezen ve maaş alanlar hariç) ve bizler de, yaptığımız hizmetlerden dolayı emeklilik dönemlerimizde rahat yaşamayı hak ettiğimizi düşünüyoruz ve haklarımızı iade etmenizi istirham ediyoruz. Aksi taktirde, “24 Kasım Öğretmenler Günü” ve “hiç bir gününüz ile günümüz” kutlu olmayacaktır.

Tüm öğretmenlerimizin; sağlıklı, huzurlu, mutlu, itibarlı ve vefalılar ile ekonomik kaygılarının olmayacağı “24 Kasım'dan itibaren, 365 gün Öğretmenler Günlerini Kutluyor, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vefat eden tüm öğretmenlerimize minnet ile Allahtan rahmet diliyorum.” 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.