Güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyacımız var mı?

Şüphesiz var!

Denge denetim mekanizmalarının kurulduğu, kuvvetler ayrılığının olduğu, hesap verilebilirlik ilkelerinin kökleştiği, meclisin yani seçilmiş milletvekillerinin tekrar işlevsel olduğu “eski Türkiye’ye” ihtiyaç duyuyoruz.

Peki, bugün mü?

Bu yazımda tamamen kişisel görüşlerimi paylaşacağım. Bu yazıyı siyasi kimliğimle değil, bir sosyolog olarak kişisel gözlem ve tecrübelerim ışığında kaleme alıyorum. Biraz “kitabın ortasından” konuşmak istiyorum.

18 Yıl içinde bürokrasi kadrolarına, yargı, kolluk kuvvetleri ve TSK içine tonla Fetöcü sokuldu, Hala temizle temizle bitmiyor. O kadar semirdiler ki darbe yapmaya kalktılar. Halk bu devleti sokaktan topladı!

Devletin bazı vali ve kaymakamları AKP’nin devlet olduğunu zannettiler, devletin bürokratları olduklarını unutup AKP il ve ilçe başkanları gibi davrandılar.

Fetö'den boşalan kadroları doldurmak için başka tarikatlar devreye girdi. Hangi bakanlıklarda hangi tarikatların hâkim olduğu açık kaynaklarda paylaşılıyor. Devletin kurumsal yapısı dinamitlendi, bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştırıldı. Bahaneler hiç bitmedi. Önce OHAL dediler, itiraz edenlerin sesini kesmeye çalıştılar. Sonra salgın dediler, derdini ifade etmeye çalışanlar meydanlarda konuşturulmadı.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem ilk genel seçimden sonra gündeme gelmelidir. Pragmatik bir lider olduğunu bildiğimiz Tayyip Erdoğan zaten kaybedeceğini hisseder etmez seçimlerden önce bu söylemi dillendirecek, parlamenter sisteme geçiş mesajları verecektir.

Bu ülkeye 18 yıl içinde verilmiş büyük zararlar var. Bürokrasi kadroları liyakatsiz ve partisiyle lidere tapınan, bir yandan da gizli ajandasıyla “dur, zamanı gelince ben iktidarı alırım” diyen tarikat mensuplarıyla dolduruldu. Bir kısmının rüşvet aldığı, bir kısmının diplomada sahtekârlık yaptığı ortaya çıkıyor.

Çok net söylüyorum!

Devletin bekası ve sistemin yeniden rayına oturtulması için başkanlık sistemi iktidarı Millet İttifakı aldıktan sonra dört yıl boyunca devam ettirilmelidir. Bu süreçte liyakatsiz, AKP askeri bürokratlar görevlerinden atılmalı, yerlerine liyakat sahibi bürokratlar atanmalıdır. Devlet malum tabirle “bağırsaklarını temizlemeli”, tarikatlar bakanlıklardan uzaklaştırılmalıdır. Devleti AKP zanneden herkes devletten “kazınmalıdır”!

18 Yılın devlete verdiği hasarı temizlemek için 4 yıl kısa görünse de kararlı bir çalışmayla mesafe alınabilir.

Genel seçimler öncesi güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kendileri darbe kalkışmasından sonra “Bu bize Allah’ın bir lütfu” yorumunu yapmışlardı. Belki mevcut başkanlık sistemi de bizim için “Allah’ın bir lütfu’dur”.

Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden fabrika ayarlarına döndürmek için bu yetkilere ihtiyaç duyacağız!