Gündeme dair
A+A-
"Siyasi sağ"ın ocağından türeme siyasal İslamcılık ile döllenen her siyasi yapıdan neşet olanı iflah olmaz bir akıbet beklemektedir. Bunun en son örneğini CHP'de gördük. MHP zaten çoktandır siyasal İslamcılığa entegrasyon sürecini tamamlamış durumda.
Bilinen gerçek nedir; bu döllenmeye en müsait olmayan hatta aksine en uzak olup karşısında savaş veren CHP'nin olduğu değil midir?
Kemal Kılıçdaroğlu ile ovalaya ovalaya yumuşatılarak iyice gevşetilen CHP, siyasal İslamcıların Cumhuriyet tarihi boyunca biriktirdikleri kin ve öfkelerinin intikamını almanın hazzını yaşamaya elverişli hale getirildi. A.Latif Şener son konuşmasında bunu itiraf edercesine adeta "Nasıl da koyduk ama" modundaydı. CHP listesinden meclise giren Siyasal İslamcıların Cumhur İttifakı ile beraber olup yapacakları Anayasa değişikliği çalışmalarında bunu daha da ileri götürdüklerini görüp yaşayacağız. Başta CHP olmak üzere herkes bu duruma şimdiden hazır olmalılar.
CHP'liler, "Meral Akşener niçin masadan kalktı?" sorusunu sorarlarken aynı anda niçin "Hangi güç; siyasal İslamcılığı reddiye üzerine kurulup onlara karşı devrimler yapmış partimizin listelerine 37 siyasal İslamcı vekilin konmalarını dayatıp seçilmelerini sağlamıştır?" sorusunu sorup çelişkiyi dile getirmezler. Meral Akşener'i o masada tahrik eden, bir anlamda CHP'nin Siyasal İslamcılar tarafından hortumlanması planının sonuçlarını öngörüp, kendisinin etkisiz eleman diğerlerinin de has eleman konumuna sokulmuş olmalarıdır.
Velhasıl kelam; adamlar BOP denen öyle bir proje hazırlamışlar ki; 'sudaki balık' misali hepimiz içindeyiz, dahil edilmişiz ama farkında değiliz. Zaman zaman depremler olup sular çekilince işte o zaman fark edebiliyoruz; Biz kimiz, yaşadığımız ortam neresidir, neden varız... gibi.
Ne yaman bir çelişki
Ne yaman bir çelişki; cumhuriyet tarihi boyunca kurulmuş olan devletin işletmelerine sahip çıkmayıp tek tek özelleştirilirken; Bayraktar ve TOGG gibi özel sektör markalarını devletin resmi işletme markalarıymış gibi sahiplenmek...?
Sonra tek adam üzerine bir şeyler söyleyip yazınca da alayımız 'Erdoğan düşmanı' ilan ediliyoruz.
Yukarıdaki çelişkinin cevabını sadece ve sadece anti-demokratik ülkelerde buluruz! Nedir o? Otoriter, tek adamlı devletlerde "Bir numara egemen" devletin her türlü imkanını özel kamu fark etmez kendi varlığı gibi görür.
Hemen Aydın Doğan medyasının 2000'li yıllardaki akıbeti geldi aklıma. Evirdiler çevirdiler, ne yapıp edip ağır vergi cezaları ile adamı yıldırıp medya sektörünün dışına iterek holdinginin medya ayağını sattırdılar. Bunun kısa tarifi; "güç benim, o halde her şey benimdir."
Devam ediyorum; "Allah'ın bir lütfu ambalajlı 15 Temmuz ihaneti" sonrası Fetö'nün bütün medya ayağı da yandaş sermayenin eline geçiyor, ne tesadüf değil mi?
Ne yapalım, dokunulmazlıkları olan ancak yürekleri yetmeyen vekiller bu soruları sorup çelişkileri dile getirmeyince bizler sorup, dile getiriyoruz.
Milletvekilleri cesur değiller
Dokunulmazlığı olan ödlek milletvekilleri; sizlerin korkaklığınıza, ödlekliğinize inat hep dile getirmeye devam edeceğim....
Bu son seçimde Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı BOP projesi dahilinde Suriyeliler'den devşirme oylarla kazandırılmıştır.
İlk önce Cumhuriyet'in asli koruyucu unsuru olan, Cumhuriyet değer ve kazanımlarına sadakati en üst noktadaki Türk ordusunun doğal refleksi olan güçlü mukavemeti Ergenekon ve Balyoz kumpasları ve devamında "Allah'ın bir lütfu olan 15 Temmuz" ihaneti sürecinde tasfiye edildi; subayları, paşaları ve sivil öncü, örgütçü vatansever ulusalcılar, Türk milliyetçileri zindanlara atıldılar.
Ancak, BOP dahilinde Türkiye üzerine düşünülmüş kumpas için Türk Ordusu'nu pasife etmek yetmezdi; Türk milletinin iradesine karşı da bir kumpas düşünülmesi gerekiyordu, o da yapıldı! Savaş bahanesi ile zorunlu göç adı altında Suriye'den 3,5 milyon, bugünlerde ise muhtemelen seçmen sayısı ile 6 milyona ulaşan "seçmen göçü" sağlandı. İddiam o ki; Recep Tayyip Erdoğan'ı tekrar seçtiren, her daim potansiyel oy olarak varlıkları hazır ve nazır tutulan Suriyelilerden oluşan oylardır.
Ödlek ve korkak muhalefet, onların genel başkanları ve dokunulmazlık zırhını giymiş milletvekilleri; sizlere soruyorum "2,5 milyon Suriyeli, seçmen olabilmeleri için vatandaş yapıldılar" desem "Ancak bunların nerelerde, hangi sandıklara dağıtıldıkları bilinmiyor" desem bana "Hayır Mehmet Soral öyle bir şeyin olması mümkün değil" diyemiyorsanız sizler alayınız Recep Tayyip Erdoğan ile tiyatro oynayıp bizlere de izletiyorsunuz demektir.
Kısa kısa
Harbi, samimi Türk milliyetçileri var, bir de "Türk milliyetçiliği yapmak üzere görevlendirilmiş memurlar" var. Maalesef bu görevli memurlar harbilik görüntüsü vererek sahtekarlık yapıp yüce bir davanın mecrasından kaymasına neden oldular. Acaba bunu kaçımız fark edebildik?
...
Ne İmamoğlu'ymuş be! AKP'yi korkudan zangır zangır titretiyor olmalı ki; döne döne siyasi yasaklı hale getirmek için açılmış davanın yedeğini açıyorlar.
...
Hiç bir siyasi parti, ideoloji, görüş dağıttıkları kartvizitlerindeki adreslerinde durmadılar, onları arayanlar da yerlerinde bulamadılar.
...
"Cevizoğlu modeli" türedi! Geldiği yere küfür ede ede yukarılara tırmanma; baca deliğinde pisliğe bulaşa bulaşa tırmanma! Kir pas içinde rezil bir görüntü! Mide bulandıran...
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.