1. YAZARLAR

  2. Zeynel KOZANOĞLU

  3. Hak İçin Kurban, Küp İçin Kavurma…
Zeynel KOZANOĞLU

Zeynel KOZANOĞLU

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Hak İçin Kurban, Küp İçin Kavurma…

A+A-

Hak İçin Kurban, Küp İçin Kavurma…       

Kurban bayramı yaklaşıyor.  Kurban konusunda kafamı kurcalayan ayrıntılar var. Altmış yıldır yetişkin bir kimse olarak toplum içinde yer alıyorum. Yurt içinde, yurt dışında  her kurban bayramı geldiğinde benim huzursuzluğum artar. Şimdilerde yine o haldeyim.

 Ben inanıyorum ve çok iyi biliyorum ki, bu konuda yalnız değilim. Yakınlarımla bire bir görüşürken sorunu dile getirdiğimde pek çoğu bana hak veriyor. Ama insanların  “Öyleyse sen Allahı inkâr ediyorsun” demesinden çekiniyorlar. 

Evet, şimdi “Sorun” diye adlandırdığım konuya giriyorum.

Günümüzden otuz kırk yıl önce hac yükümlülüğünü yerine getirmek üzere kutsal topraklara gidip gelen yakınlarımdan öğrenirdim.  O topraklarda bir de kurban kesme zorunluluğu varmış. Ve hacı adayları kestikleri kurbanları kuma gömüverirlermiş.

Buyurun, yeryüzünde insanların  neredeyse yüzde yetmişi açlık çekerken kumlara gömülen yüz binlerce kurban… “İyi ama bunda bir sakatlık var, onca ete yazık değil mi? Kurban kesmek yerine…” demeye kalkıştığınızda işte tepenizde sallanan o kılıç öne gelirdi:

“Öyleyse sen Allahı inkâr ediyorsun.”

Yüzlerce yıl bu böyle sürüp gelmiş. Yüzlerce yıl insanlar bu düzenlemeye ayak uydurmuşlar.

Beş on yıl önceydi, din mi değişti? Hayır. Allahtan vahiy mi geldi? Hayır. Öyleyse ne oldu? Bir insanın aklı devreye girdi. Öyle bir düzenleme yapıldı ki, o topraklarda kesilen kurbanın şimdilerde bir tırnağı bile boşa gitmiyor. Et de deri de gerekli yerlere ulaştırılıyor.

Şimdiiii… Bu gerçekten yola çıkarak diyorum ki, yurt dışında yüz binlerce insanımız kurban kesiyor. Bunlar kurban etinden verecek kapı bulamıyorlar. Ve din adamlarına soruyorlar. Din adamının “has” ını Avrupa’da, Kanada’da, Avusturalya’da, Amerika’da nereden bulacaklar.

Bulabldikleri de “Cık… Cık… Asıl olan kan akıtmak… Kanı akıttın mı, koy etin tamamını buz dolabına, bitirinceye kadar yedir çoluk çocuğuna…” diyorlar.

Benim dinim kurban kesmeyi emretmekle sadece kan akıtmayı amaçlamışsa, ya da siz de öylesine inanıyorsanız yazımın bundan sonrasını okumayın. Ya da “Öyleysen sen Allahı inkâr ediyorsun” da diyerek bundan sonra yazacaklarıma da şöyle bir göz atın…

Diyorum ki, dinimiz eğer kurban kesmeyi emretmekle (kaldı ki farz değil) yoksula bir biçimde yardım etmeyi amaçlamışsa, komşuya bir kıdım et vermekle onun bebeğine bir litre süt vermek arasında fark olmamalı. Adam parasızlıktan eşine pabuç alamıyor. Yetmiş iki komşu ona diyelim ki, kırk kilo et yolluyor. Olmayacak şey ya, oldu diyelim.

İlk öğretmenlik yıllarında yaşamışımdır. Acıkmışım, yiyecek lokmam yok. “Çocuklardan birinin babasına merhaba demeye gideyim, bu arada açlığımı söylerim” diye düşünüyorum. Çocuk babası daha ben oturmadan “Hanım birer kahve yap da içelim öğretmen beyle..” diyor, hadi bakalım “Yok arkadaş bana ekmek verin” diyebilin bakalım.

Diyanet İşleri Başkanımız bu konuya bir çözüm bulsa. Kimi vakıflar ve kuruluşlar devrede ama insanımız bu yolu güvenli bulmuyor. “Kurban demek ille de bir hayvanın gırtlaklanması demek değil, bir hayvan satın almaya yetecek kadar paranın gözden çıkarılması demektir” biçiminde bir karar çıkarılmaz mı?

Hem bu ne işe yarar biliyor musunuz. Mahalle baskısına dayanamayıp pek çok yoksul ailenin de borç ederek kredi kartı kullanarak kurban kesmesinin de önüne geçilir. Bir de ülke hayvancılığı her yıl bir deprem yaşamaktan kurtulur.  Bu gün akla aykırı gelen bu önerim, yıllar sonra hayata geçecektir, ben buna inanıyorum.

Bitirirken bir de notum var. Son yıllarda dillendirenlerin sayısı çoğaldı. Televizyonlarda  belki izliyorsunuz. Kimi din bilginleri “İslam’da Kurban bayramı diye bir bayram yok” diyorlar.  Cana bu kadar önem veren bir dinde topluca hayvan kesmenin akla uygun yanı yok” diyorlar.

Bu konuda ben sadece şunu söylemekle yetineceğim. Bir danayı kurbanlık diye aldıktan sonra onu kesinceye kadar elinin altında tutamayan bir takım Müslümanlar var ya, onların elinden kaçıp deli danalar gibi sokaklarda dolaşan  hayvanları gördükçe öfkeleniyorum.

Kurbanı kestikten sonra sokakları kir pas içinde bırakan Müslümanları gördükçe ne yaalan söyleyeyim zaman zaman “Keşke bu akışız insanlar için böyle bayram olmasaydı” demekten geri duramıyorum.  “Allah bir lütufta bulunuyorsa bunu hak edene vermeli.” Desem günaha girmiş olur muyum?  

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.