Halkın sesine kulak verilmeli
Siyasette yeni açılım ve çözüm için halkın ne düşündüğü ve ne dediği önemlidir. Bunun için halkın içine girilmeli, sohbet edilmeli, görüş ve önerileri değerlendirilmelidir.
Partilerin programlı halk buluşmaları ilk akla gelen uygulamadır. Ancak bu tür toplantılara genellikle partiyi destekleyen kimseler gelmektedir. Bu metot önemlidir ve yapılmalıdır ancak asıl yapılması gereken partisiz kimselere ulaşmak ve onların ne dediğine kulak vermektir. Onların bağımsız öneri ve eleştirileri son derece önemlidir. Hatta mümkünse farklı siyasi düşüncede olan kimselerle görüşülmeli, bu kimselere samimi bir tavırla yaklaşılmalı, tartışma ortamında değil sohbet ortamında temas sağlanmalıdır.
Öte yandan Yeniden Aydınlanma Derneği’nin gerçekleştirdiği Emekli Anket Çalışması gibi doğrudan halkın düşünce ve değerlendirmelerinin alınması usulü planlı programlı çalışmadır. Bu gibi sivil toplum örgütlerinin yaptığı anketlerden siyasetçiler faydalanmalıdır. Bu faaliyetler siyasi parti örgütlerince desteklenmelidir.
Cumartesi günü bir esnaf arkadaşımı ziyaretim sırasında ortak bir arkadaşımız da geldi. Söz siyasetten açıldı. Misafir arkadaş siyasi partilere özellikle İYİ Parti’ye yönelik tavsiyelerini dile getirdi. Kendisi ile siyaset, eğitim, ekonomi konularında güzel bir sohbetimiz oldu. Ben de arkadaşın görüşlerini samimiyetle ve ciddiyetle dinledim ve not aldım. Sizlerle arkadaşımın görüşlerini paylaşmak istiyorum. Arkadaşım söze eğitim ve ara elemanın ekonomideki önemi ile başladı:
“Günümüzde mesleki eğitim yetersizdir. Mesleki eğitime önem verilmeli. Eğitim sanayi ile işbirliği içinde olmalı. Üniversiteler orta öğretimde de aktif olmalı. Zaman zaman üniversite öğretim elemanları diğer eğitim kurumlarında ders olmasa bile seminer, konferans veya projeler yoluyla görev almalı.
Ahlak eğitiminden söz ettiğinde ben sözlerini ‘ahlaki eğitim’ diye not ettim, itiraz etti; “Hayır, eğitimde ahlaksızlık söz konusudur” Kendisinden bu konuyu açmasını istediğimde aldığım açıklama şöyleydi:
“Öğretmene saygı yok denecek durumda. Öğrencinin öğretmenine karşı tutum ve davranışları ukalalık derecesine varacak seviyeye ulaşmıştır. Hocalar dövülüyor, veliler okul basıyor.
Eskiden eti senin kemiği benim anlayışı vardı. Tabii ki bu da iyi bir şey değildir ama bunun ortası bulunmalı.
Eğitim; insana değer vermeli, makine değil, insan yetiştirildiğinin farkında olunmalı. Öğrenciye şahsiyet kazandırılmalı, ona toplum içinde bir birey olduğu şuurunu kazandıracak eğitim vermeli. Öğrenci;“Toplumun bana ihtiyacı var, ben var olmalıyım, hayatta olmalıyım, topluma hizmet için görev almalıyım” bilincinde olmalı.
Okullardaki eğitim insanı hayata hazırlayıcı olmalı. Pratik bilgiler verilmeli mesela konserve nasıl yapılır? Meyve sebze nasıl kurutulur? Nasıl tasarruf yapılır? Gibi pratik bilgiler verilebilmeli.
Sadece eğitim değil propaganda bile bu değerler etrafında yapılmalı. Yani siyasette ahlaklı olunmalı, kişilere değer verilmeli.”
Arkadaşım; “Bunun sebeplerine indiğimizde öğretmenlik mesleğini icra eden öğretmenlerin de durumunu gözden geçirmek gerekir. Öğretmen yetiştirmeye erken yaşlarda başlanmalı ve öğretmen adayları uzun bir eğitim sürecinden geçirilmelidir. 100 sorunun yüzünü yapan öğretmen yapılmamalı, ahlaki ve mesleki kriterler de getirilmelidir,” dedi.
İstihdam ve ekonomi konusunda da arkadaşımın görüşleri net idi: “İstihdam ihtisasa göre olmalı. Konumlar net olmalı. Branşlar biribirine yakın da olsa birinin yapacağı işi başkası yapmamalı. Mesela; İşletmecinin yapacağı işi muhasebeci yapmamalı.”
Bu ifadelerin sahibi 2 yıllık Mekatronik Bölümü mezunu ve bir fakültenin satın alma biriminde memurluk yapıyor.
Sohbetim sırasında arkadaşımın Türk kültürünü iyi bildiğini fark ettim. Kültür ile ekonomiyi buluşturacak güzel fikirleri vardı:
“Köylerde kooperatifleşmeye önem verilmeli. Kültürümüzde ve ekonomik tarihimizde önemli bir yeri olan imece tarzı yapılanmaların önü açılmalı. DPT aktif hale gelmeli. Köylerimizde üretimi planlamalı. Mesela köylere hayvancılıkla ilgili büyük işletmeler kurulmasına öncülük edilmeli, aile işletmeleri yerine köy işletmelerinin önü açılmalı. Köylerde araziler bütünleştirilmeli.
5-6 vilayet şu üretimde bulunmalı, diğer 4-5 vilayet şunu ekmeli. Ekimde alternatif ürün ve dönüşümlü ekim sistemi iyi anlatılmalı ve uygulanması sağlanmalıdır.
Enerji konusunda her bölge kendi enerjisini üretmeli. Doğal enerji kaynaklarından faydalanmalı. Mesela güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi üretim ve kullanımı teşvik edilmeli.
Arkadaşımın siyasetçiler için önerileri de önemliydi;
“Partiler halka inerek kimi milletvekili görmek istedikleri sorulmalı ve sonuçlar gerçekten değerlendirilmeli. Siyasetçiler kahveleri değil, işyerlerini dolaşmalı. Mahalle birimleri aktif hale getirilmeli, özellikle kadın kolları ev toplantılar ve sohbetleri yaparak görüş öneri ve eleştirileri alınmalı. Bu toplantılarda toplantı tertip edenlerden çok halk dinlenmeli.”
Ben burada halktan birinin beklenti ve umutlarının tercümanı oldum. Halkı karşısına alan değil; halkın yanında ve içinde olmayı hedefleyen İYİ siyasetçilerin dikkatine ve bilgisine sunuyorum. Biz halkı dinledik inşallah siyasetçiler de bizi dikkate alır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.