Hasta(sı) olunacak adam
- Dr Cemil TAŞÇIOĞLU
Türkiye onu ilk koronovirüs tanısını gerçekleştiren doktor olarak tanıdı ve milletimiz onu “İlk Tıp Şehidi Doktor” olarak uğurladı. Rizeli. Karadeniz(li)’in bütün özelliklerini taşıyan biri;
“Bir elinde hiç durmadan çalan telefonu, zıplayarak, koşarak ve hatta zaman zaman duvar dibine çömelerek hareket kattığı vizitlerde hem göze hem beyne hitap eder. En ince detayına kadar tababete hakim olmanın özgüveni ile son sözü söyler.
Azarlar, öğretir, makarasını yapar, ayarın kralını verir, en enteresan tanıları koyar ama bu arada üzmez, kırmaz, gönlünü alır adamın.
Daha 2003 yılında “bu toprakların yetiştirdiği en önemli doktorlardan biri” dedirtmişti kendisine.
“Fakülte hastanelerinde görürsünüz genelde hoca koridorları boştur ama biri hep istisnadır ve kapısının önü fıkır fıkırdır işte o fıkır fıkır kapının sahibi bir hekimdi.. Her zaman enerjisi yüksek, hastalarla şakalaşan, odasına girenin çıkanın haddinin hesabının olmadığı bir isimdi. Saat 4 olur ama kapısının önünde hala hastalar bulunurdu”
“Hastalığa yaklaşmayı ilke edinmiş takım elbiseli adamlar arasında hasta merkezli yaklaşımıyla dikkat çeker,”
- “Serviste iyileşmeyen yara nedeniyle takip ettiğimiz ve genel durumu birden kötüleşen bir hasta için istemediğimiz konsültasyon neredeyse yapmadağımız tetkik kalmamıştı ama tanı koyup tedavi düzenleyemiyorduk bir türlü. “Dahiliyede Cemil hoca vardır hastayı bir de ona danışsana” demişti Çapa mezunu asistan arkadaşlardan biri. Odasına gidip hastayı Cemil hocaya anlatmayla, abartısız 5 dk içerisinde hastanın tanısı ve tedavi önerisi ile servisin yolunu tuttum. Çok dramatik bir biçimde hastanın hayatı kurtulmuştu. Kendisini böyle tanıdım ve ortamlarda Dr. House muhabbetleri yapıldığında, “O da bir şey mi bizim Çapa’da bir Cemil hoca var” diye böbürlenerek defalarca anlatmışımdır bu hikayeyi”
- “Cemil hoca, yanına geldiğiniz an itibariyle hasta-sağlıklı, öğrenci-öğretmen, zengin –fakir, büyük-küçük, kelli-felli ne olursanız olun -size insan olarak yaratılmış en değerli varlık olduğunuzu hissettirerek- hiçbir şey yapmasa da size şifa veya ilham kaynağı olacak tüm hayatınız boyunca nadir tanıyabileceğiniz insanlardan biridir, ilimdir, irfandır, usuldür, erkandır...”
- “Adeta Hipokrat'ın Çapa Genel Dahiliye Servisi'nde dolaşan ruhu. Hastalarını hem tedavi hem teselli eden, öğrencilerine hiçbir yerde bulamayacakları tecrübeleri aktaran…,bir çapa efsanesi”, “Dahiliye’nin Maradonası”.
“İster dahili ister cerrahi branş sevenler olsun, tüm öğrencilerine hekimliği sevdirmeyi bilmiştir. “Sanırım dördüncü sınıf öğrencisiydik. .Stajımızda çok ağır hastaları gördüğümüz bir vizitten sonra; “sabah kalktığınızda elleriniz ve ayaklarınız tutuyorsa, gözleriniz görüyor, kulaklarınız duyuyorsa, şükredin” demişti”
Meral hanım; "Vefat eden sağlık çalışanlarına şehit statüsü verilsin,” diyor.
Bir vatandaşımız “Millet Caddesine onun ismi verilsin” teklifinde bulunuyor.
Son sözü yine isimsiz bir vefalı Türk söylüyor;
“Fahrettin Koca’nın kendisini ve diğer vefat eden sağlık çalışanlarını şehitler olarak belirtmesi gerekiyor. Bu insanlar gerçekten savaşarak ölüyorlar. Mekanı cennet olsun, seni tanımasak da sana çok şey borçluyuz. Hakkımız varsa helal olsun.”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.