1. YAZARLAR

  2. Faruk YÜCER

  3. Hatçe kadının çığlığı...
Faruk YÜCER

Faruk YÜCER

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Hatçe kadının çığlığı...

A+A-

Anadolu’da 33 haneli bir köy.

Hatçe Kadın kocasını yitirmiş, bir oğlu ile hayata tutunmaya çalışıyor.

Küçük Ali henüz ilkokula gidiyor. Okumaya  hevesli. İçten içe öğretmenine özeniyor. Evde yalnız kaldığında tıpkı onun gibi ellerini arkasına alıp ‘günaydın çocuklar!’ deyip gülümsüyor.

Son sınıfa geçtiğinde öğretmeni: ‘Ali öğretmen olmak ister misin?‘ demişti, O da: ‘He öğretmenim çok isterim!' cevabını vermişti.

Ve öğretmeninin yardımıyla küçük Ali yatılı öğretmen okulunda. Hayalleri gerçek oluyor, bol paça pantolon, yepyeni ceket, öğretmeninde gördüğü gibi ayağında potin, boynunda kravat.

Hatçe Kadın mutlu, oğlu muallim olacak, Allah’ın emriyle komşu Hasan’ın kızını isteyecek. Ana yüreği çocukluktan beri Elif kızı Ali’nin pek sevdiğinin farkında.

Ali öğretmen çıktı. O yıl Elif’le evlendi. Tayini köylerine pek uzak olmayan bir köye oldu. İlçeden ev tuttu gidiş-geliş yapıyor.

Annesini yanına almak istedi Ali ama Hatçe Kadın emektar Ala ineği ve vefakâr köpeği Karabaş'ı bırakmadı. Tatillerde iki torununu da alıp köye geliyorlar. O da arada torunlarını göresiyip şehre iniyor.

Hatçe Kadın sabaha karşı, Karabaş'ın acı acı uluması, Ala ineğin böğürtüsüyle uyandı ve tek odalı tek katlı ahşap evinden zor bela kendini dışarı attı. Deprem oluyor, her yer beşik gibi sallanıyor.

Köy, insan çığlıkları, hayvan sesleriyle  yankılanıyor. Durum çok kötü. Evlerden ayakta kalan pek yok. Kurtulanlar enkaz altında kalanları çıkarmak için çırpınıyor...

Birden aklına Ali, gelini ve torunları geldi. Ahırda süt sağarken sırtına aldığı eski ceketi kapıp yola düştü. Ama yol yok! Kar diz boyunu geçmiş, isterse boyunu geçsin durur mu!

Bir yandan çığır açmaya çalışıyor, bir yandan 'Ali’m yavrularım geliyorum!' diye bağırıyor.

Kaç saat geçti bilinmez nihayet şehre yaklaştı ama önceden bildiği koca koca apartmanlardan eser yok, etraf enkaz yığını. Bir an bacakları tutmaz oldu... Yürüdü yavrularının olduğu Güneş apartmanının önüne gelince adeta dili tutuldu, dondu kaldı. Birden uykudan uyanır gibi kendine geldi avazı çıktığı kadar "Ali, yavrularım!" diye bağırdı. Etrafında gördüğüne "Ali'mi gördünüz mü, öğretmen o, benim yavrularım nerede!" Herkes onun gibi bağırıyor, ağlıyor, yerleri kavralıyor...

Öğleden sonra yabancı kişiler gelip 'Enkazda canlı emaresi yok' deyince bütün umutları söndü, hırıltı şeklinde "Oğul hani torunlarımın mürüvvetini  görecektim, sen neredesin, Elifim, torunlarım nerede!" deyip enkazdan aldığı bir avuç tozu kokladı, eline yüzüne sürdü.

Biraz durdu Hatçe Kadın ellerini açıp dua etti ve oracıkta yığılıp kaldı...

Şimdi sorum şu: Hatçe Kadın, Ali ve ailesi gibi binlerce suçsuz günahsız, kadın erkek, çoluk çocuğun vebali, kimin boynuna? Yürekleri dağlayan feryatların, sönen umutların, hayatının baharında yok olan evlatların diyeti parayla pulla ödenir mi?

Niye elin gavurlarında bu felaketler yaşanmıyor? ’Kader’ diyorsunuz öyle mi!. Susun… Susun…Susun! Yetti gayri. Bu ölümlü kader elin gavurlarını niye bulmuyor da hep bize geliyor? Mesela Japonya’da senede birkaç kez 8/9 şiddetinde deprem oluyor, kimsenin burnu kanamıyor. Bu kader onlara ulaşamıyor mu? Onlarda ‘yapı denetim’ yani kontrol şubeleri de yokmuş niye ki! Çünkü hırsızlık yokmuş! Şaştınız mı!

Bize bakın... Şimdi de yağmalar hırsızlıklar almış başını gitmiş deprem bölgelerinde. Bir şey geldi aklıma: 99 depreminde biz bu denli yağma ve hırsızlığı görmemiş duymamıştık. Şimdi yakalananların yabancı uyruklu olduğu söyleniyor. Gözü aydın olsun Ensar/ Muhacir güzellemesi yapanların!!!

Allah’ım sen aklımı koru! Her zamanki gibi gelin dua edelim: ’Allah’ım, Aliler, Elifler, çocuklar bebeler, ölmesin. Ölenlere rahmet sağ kalanlara sağlık sabır, ülkemizi koru Yarabbi.'

Duadan başka birilerine de müsaadenizle sözümüz olsun: Bina yaparken demiri çimentoyu çalan hırsızlara, kontrolsüz kontrol yapan imzasını üç kuruşa satanlara, 20’ye yakın imar affı çıkaranlara, İmar Kanunu'nu kalbura çevirenlere, tarım arazilerini, bataklık ve çorak alanları imara açanlara, ruhsat verenlere, ben dediğimi dedim, siz ne derseniz deyin gayri ama içinizden!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum