Havalimanı...
İstanbul Atatürk havalimanında üç canlı bomba saldırısı... Son belirlemelere göre 36 ölü, 147 yaralı... Yine ocaklar söndü, yine yaşamlar bitti, yine canlar yandı, yine hayaller, umutlar yok oldu... Kaç öksüz, kaç yetim, kaç yüreği yanan ana baba kaldı geride kim bilir?.. İçimiz yandı, yüreklerimiz dağlandı...
Başımız sağ olsun... bu son olsun...
O kadar korunaklı, çeşitli sistemlerden geçip arama tarama yapılan yere bu canlı bombalar nasıl girdi? Neyse...
Ben bundan beş gün önce yaşadığım olayı anlatayım size...
Geçtiğimiz Cumartesi günü Kastamonu hava alanındayım. Ben İzmir'e dönmek, Gümülcineli ressam Fevzi Ali ağabeyim memleketine gitmek üzere uçağa binmeyi bekliyoruz... İki de yabancı ressam arkadaşımız var. Hava limanı kalabalık... Belli bir grup var. Kadınlar örtülü... Hacca gidenler olduğu konuşuluyor. "Allah kabul etsin" diye aklımdan geçiriyordum ki tam grup halka şeklinde toplandı. Hocaları elinde mikrofon son ses kuran okumaya başlamaz mı? Herkeste bir şaşkınlık... Kuran okuması bitti hep birlikte son ses ilahi söylemeye başladılar. O da uzunca bir süre sürdü. Arkasından gene mikrofon son ses hoca Arapça dualar ediyor grup "Amin" "Amin" diyordu anlamadıkları dilde duaya!.. Diğer yolcular sus pus olmuşlardı. Çünkü konuştuklarını duymuyorlardı hocanın sesinden.
Sağa baktım... sola baktım... tepki veren kimse yok... Herkes kabullenmiş... Güvenliğe baktım...asayiş berkemal havasında...
Ama dayanamıyorum... kanıma dokunuyor... Anarşist ruhum harekete geçti. Önce bilet işlemlerine bakan genç adama sordum. "Her zaman böyle yapıyorlar" dedi. Arkadan güvenliğe gittim "Burası cami değil ve burada yalnızca Müslümanlar yok. Yabancı turistler de var. Ben dinimin bu şekilde gösteriş malzemesi yapılmasına dayanamıyorum. Kuran uygun ortamda, uygun duygularla ve abdestli ve uygun kıyafet içerisinde okunur ve dinlenir. Ve benim dinimde gösterişe yer yoktur. Din kul ile Allah arasındadır. Elbet güzel bir şey hacca gitmeleri ve o duygu yoğunluğu ile dua da edebilirler. Ancak köşeye çekilirsin, başkalarının gözüne kulağına sokmadan, normal sesle duanı olursun. Ne oluyor böyle mikrofon son ses? Bu yapılan dinime saygısızlıktır" dedim.
Güvenlik memuru "Haklısınız, müdüriyetin haberi var bu durumdan. İsterseniz siz gidin şikayetiniz iletin" dedi.
"Elimde ağır çantam ile gitmem mümkün değil. Rica etsem siz iletebilir misiniz?" soruma "Peki" diye yanıt verdi.
Hızımı alamamıştım. Hemen orada dilek ve şikayetler bölümüne gittim ve anket kağıdına şikayetimi yazdım.
Bekleme bölümüme gittiğimden az sonra güvenlik görevlisi gelerek "Şikayetinizi ilettim. Sakın askıda kaldı sanmayınız" dedi. Teşekkür ettim...
O sırada ya grubun törenleri bitmişti ya da uyarılmıştı. Bilmiyorum ama normal duruma dönmüştü salon. Ancak bu kez biz uçağa gidene kadar duvarlardaki ekranlarda "Bir başkadııır beeniiim memleketiiim"i dinledik...
Hülya Sezgin/ [email protected]
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.