Her şey değişti, seçim vaatleri bile
Eskiden mahalli idareler seçimleri, kendi mecrasında mahalli yöneticilerle yapılırdı. İl ve ilçe başkanları ile belediye yetkilileri kimlerin aday olup olmayacaklarını belirlerdi.
Parti genel merkezleri de bu adayları onaylardı.
Son yıllarda mahalli idareler seçimi mi yapıyoruz, Genel seçim mi yapıyoruz anlayamadık. Parti genel merkezlerinin elleri mahalli idarelerin içinde.
Hayret! Belediye seçimleri ne kadar da kıymete bindi!..
Koskoca insanlar, TBMM’sinde üye olmakla şereflendirilmişler, bakanlık yapmışlar, yetmiyormuş gibi, belediye başkanlıklarına aday olabilmek için yarışıyorlar:
Bunun adına hizmet aşkı mı diyeceğiz yoksa………………………………..?!
Nedir bu tamah, nedir bu hırs, nedir bu bitmeyen “BEN” egosu?
Seçimlerinin bir başka boyutu da, seçim vaatleri:
Eskiden: Park-bahçe yapacağız, yolları yürünür hale getireceğiz, ulaşımı bedava ya da ucuzlatacağız, okullar açacağız, yaşam kalitesini yükselteceğiz, hava kirliliğini azaltacağız, yeşil kuşak projesi uygulayacağız, sizleri ilçe yapacağız, il yapacağız tarımı destekleyeceğiz, yerli üretimi artıracağız, çiftçimizi kalkındıracağız, üretimini zenginleştirip çağdaş hale getireceğiz, pahalılığı azaltacağız, enflasyonu düşüreceğiz, faizleri indireceğiz, paramızı değerlendireceğiz, üretimi artırıp, ihracatımızı yükseklere taşıyacağız, işçimizi, memurumuzu, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz gibi yapılmasa da, seçim sonu unutulsa da kulağa hoş gelen şeyler söylenirdi, vaat edilirdi!..
Şimdilerde bu da değişti: Din elden gidiyor, benim türbanlı bacım, Allah için, Kuran için bize-bana oy verin, biz kazanamazsak ülke batar, iç savaş çıkar (Allah korusun), bize oy vermeyenler vatan hainidir, Fetöcüdür, PKK ile kol koladırlar, HDP ile gizli ittifak içindeler gibi ipe sapa gelmez, eski defterleri karıştıran, soy-sop, mezhep, inanç gibi hassas ve kutsal değerler üzerinden belden aşağı vurmalar moda oldu!..
Asli görevi, ülkeyi yönetmek ve vatandaşları kucaklamak olan partili cumhurbaşkanı bile meydanlarda, toplumun bir kesimini benden diğer kesimini de “İllet-zillet” diyerek ayrıştırmakta ve suçlamakta. Her kim ki beni; “İLLET-ZİİLLET” diye suçluyorsa; misliyle İADE ediyorum.
Yakışıyor mu?
Bana hakaret serbest ama ben kendimi savununca; “Cumhurbaşkanına hakaret” oluyor, nerede adalet? Ben ne İLLET ne de ZİLLETTİM. Anlı şanlı soylu-soplu Türkoğlu TÜRKÜM, o kadar.
Cumhurbaşkanlığı gibi ulvi ve yüce bir makamı, belediye başkanlığı gibi bir seçimde meydanlara sürmenin ve tartışmaya açmanın, amacını anlayan beri gelsin. “Bay Kemal” lafları da gına getirdi. Neden bir TV kanalına çıkıp, Bay Kemali karşına alıp bir güzel benzetmezsin. Ağzının payını ver de bizde alkışlayalım.
Değerli halkımızın da bunları alkışlamaktan avuçları patlamakta! Kişi hak ettiği gibi yönetilir.
Ne diyelim, temiz ve seviyeli siyaset özlemiyle..
Esen kalınız.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.