Muammer Kaddafi, 42 Yıl Libya’yı yönetti ve 2011’de öldürüldü. Lütfen buraya dikkat; Kaddafi öldürülmeden önce Arap zirvesindeki konuşmasında şunları söylemiştir.

“Amerika Irak’ı işgal etti ve milyonlarca Arap’ı öldürdü.

Bin Ladin, Iraklı değildi.

Bin Ladin, Irak’ta değildi.

New York’ta 11 Eylül’de yapılan saldırılara katılan tek bir Iraklı yoktu.

Bu eylemin arkasında Irak yoktu.

El Kaide, Irak’ta saklanmıyordu.

         Taliban, Irak’ta görülmemişti. Kaddafi katılımcıların gözünün içine içine bakarak: Irak’ta kitle imha silahı var” dediler ama Irak’ta kitle imha silahı olmadığını kendileri işgalden sonra açıkladı.”

Zaten mesele kitle imha silahına sahip olmaksa, o zaman Pakistan’a, Hindistan’a, Fransa’ya, İngiltere’ye, Rusya’ya, Çin’e de girmeleri gerekmez miydi?”

Zirvedeki Arap katılımcıları terletmeye devam ediyordu da, düşünüyorlar mıydı bilemem. Ama Kaddafi konuşuyordu:

“Girdiler ve Saddam’ı astılar. Astıkları Saddam üstelik de onların en iyi dostuydu bir zamanlar. Onlar için İran’la savaşmıştı yıllarca.

Dostlarını birdenbire sattılar ve sonrasında da ülkesini işgal edip astılar.

Biz hiçbirimiz sesimizi çıkarmadık, ses vermedik, arka çıkmadık, ne oluyor diyemedik.

‘Bu adama yaptığınız suçlamaların hiçbiri doğru çıkmadı’ demedik.

Hepiniz, dostunuz (!) Amerika ile aranızın bozulmasını istemediniz.

         Amerika ile dostluğunuza güvendiniz.

         Ama bakın Saddam da onların dostuydu bir zamanlar.

        Biz buna sessiz kaldık ya, size olacakları söyleyeyim.” Kaddafi gururla ve onurla:

“Önümüzdeki dönemde sırayla her birimizi, (eliyle Beşar Esad’ı ve Mübarek’i işaret ederek) hepinizi, hepimizi sırayla indirecekler.”

Hani tarih tekerrür edermiş ya! Susma sustukça sıra sana da gelirmiş ya!

Onlar sıralarını acı şekilde savdılar. Sırada hangi ABD dostu (!) lider var acaba?

Düşünsek mi yoksa; ABD ve RUSYA’nın dostluğuna mı güvensek?

Müslümanlar, kendi göbeklerini kendileri kesmeyi öğrenmedikçe bu devran; sürer de sürer.

Esen kalınız.                                                                Nazım PEKER