Hidayet nedir, Allah kimlere hidayet eder?
Hidayet, Allah’ın istediği şekilde iman edip; yaşama isteğinde olmak ve bu isteği uygulamaya koymaktır.
Müslümanların birbirlerine "Allah hidayet versin" demek, O birilerinin, insanlardan yanlış yapanları veya yanlış düşünenleri, Allah’ın fark etmesi ve doğru yola sevk etmesi için Allah’tan istekte bulunması, dua etmesidir.
Bu tanımdan anlaşılan, hidayet isteyen (İslam üzeri olan) hidayet istenen (yanlışta olan) ve hidayet veren (İlahi irade) anlaşılmaktadır.
Allah; "kullarının hidayet üzeri olup olmadığını bilmiyor da kul istekte mi bulunuyor?", sorusu akla gelebilir. Allah muhakkak bilir ama Müslümanlar'ın birbiri için iyi dua etmesi ve Allah’a niyaz etmesi de bir hak ve Allah’ın istediği, hoşnut olduğu bir durumdur.
Allah; "kullarını hidayete erdirmede ayırımcılık yapar mı?" Bu soruya olumlu cevap vermek Allah’ın varlığını anlamamak demektir. Allah hiçbir kulu için ayırım yapmaz. Kul Allah’ın gösterdiği yolda gitmek veya gitmemek konusunda iradesini, aklını ve vicdanını kullanır. Bu kullanım iyi veya kötü yönde hür iradesiyle olursa, kişi sorumlu olur. Başkasını zorlamasıyla olur ve kişi yanlış yaparsa, sorumluluğu olmaz veya duruma göre azalır.
Allah’ın kullarına genel hidayetini, gönderdiği kitaplar ve Peygamberler vasıtasıyla göstermiştir. Hidayet konusu Kur’an’da ve diğer İlahi kitaplarda bu anlamda verilmiş olup; herkesi kapsayan mahiyette olduğu çoğunluğun kabulüdür.
Neml suresi 77. ayet: Doğrusu o (Kur’an) müminler için gerçekten bir Hidayet rehberi ve rahmettir.
Neml suresi 81.ayet: … Sen ancak ayetlerimize iman edip teslim olanlara gerçeği duyurabilirsin.
En-am suresi 157.ayet: … İşte size Rabbinizden (Kur’an) apaçık bir delil, bir hidayet bir rehber geldi.
Ali-İmran suresi 138. ayet: Bu Kur’an insanlara bir açıklama, takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür.
Yukarıdaki ayetlerden, Hidayetin Kur’an ve Peygamber öğretileri olduğu anlaşılmaktadır. Yani Kur’an’ı özümseyerek okuyan ve Kur’an’a göre yaşayan, Peygamberimizin hayatını kendine örnek alan kişi Hidayete erer demektir.
Doğru yolda gitme olarak kabul edilen Hidayetin ana kaynaklarına herkesin ulaşamaması bir eksikliktir. Bu eksiklik kişinin elinde olmayan sebeplerden olursa, kul sorumlu olmaz. Kaynaklara ulaşma imkânı var, ulaşmak için gayret sarf etmemesi neticesinde İlahi yoldan sapması ve yanlışta olması, o kulu sorumluluktan kurtaramaz.
Eğer Allah bazı kullarına özel Hidayet veriyor, bazı kullarına vermiyorsa (Bu durum Allah’ın mutlak adaletine uymaz) o durumda yanlışta olan kullar sorumlu olmaz. Allah Hidayet vermedi ve kul yanlış yapıyorsa cezalandırma söz konusu olamaz. Bu çerçevede cennet ve cehennemden de söz edilemez. Bu durum mutlak adalet sahibi Allah’ı suçlamak olur.
Genel Hidayet kavramının dışında, Allah’tan birisi için Hidayet istemek yanlış mıdır? Konumuzun ana sorusu budur. Evet, bu Hidayet isteği boşuna değildir. Allah, doğru yolu benimseyen mümin kulların istek ve irade dışı yanlışa düştüklerinde, imanlarını kuvvetlendirmek ve İslam yolunda yürümeleri için, doğrudan veya dolaylı olarak bu müminlerin kalplerindeki basiretlerini artırarak, bilgilerini gözden geçirmesine fırsat verir.
Bu özel Hidayet şirkte olanlara, kafirlere, zalimlere, yoldan çıkmışlara verilmez. Yalnız iyi niyetle Allah yolunda gidenlere, doğru bilgilere ulaşmak için fırsat sunulur. Üzülerek söylüyorum ki Allah’ın Hidayet verme konusunda indirdiği ayetler çoğu meal ve tefsirciler tarafından Allah’ın muradı dışında anlamlandırılmıştır. Meallerde, ‘’dileyene’’ Allah Hidayet eder yerine, ‘’dilediğine’’ Hidayet verir şeklinde tercüme edilmiştir. Allah dilediği kullarına Hidayet veriyor, dilemediğine vermiyorsa, verilmeyenleri cezalandırma söz konusu olamaz. Allah dileyeni geri çevirmeyeceği gibi, hiçbir kulunu da zorla saptırmaz. Zorla Hidayette verilmez. Kişinin istemesi gerekir.
İnsan ömründe bu fırsatları zaman zaman yakalar. İsterse Allah tarafından değerlendirilir, istemezse Hidayetten mahrum kalır. Şimdi bu konudaki çarpıcı ayetlere bakalım.
Hac suresi 16. ayet: İşte böylece biz onu apaçık ayetler olarak indirdik. Kuşkusuz Allah dilediğini- DİLEYENİ- doğru yola iletir.
Rad suresi 27. ayet: İnkarcılar, ‘’Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!’’ diyorlar. De ki: ‘’ Allah dilediğini- DİLEYENİ- saptırır; kendisine yöneleni de gerçeğe ulaştırır.
İbrahim suresi 4. ayet: İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra Allah dilediğini- DİLEYENİ- sapkınlık içerisinde bırakır, dilediğini de- DİLEYENİ DE – doğru yola iletir. O, güçlüdür, hikmet sahibidir.
Nahl suresi 93. ayet: Eğer Allah isteseydi hepinizi elbette ki tek bir inançlar topluluğu yapardı. Ama O, dilediğinin -DİLEYENİN- yoldan çıkmasına imkân verir, dilediğini de -DİLEYENİ DE- doğru yola iletir. Yapmakta olduklarınızdan kesinlikle sorgulanacaksınız. (Koyu yazılar meallerdeki ifadelerdir.)
Özetlersek: Kulun hidayete ermesi için, önce hidayeti istemesi ve yönelmesi gerekir. Bu tavrı ve isteği göstermezse, Allah o kuluna Hidayet vermediği gibi saptırır. Bu ilahi bir adalettir. Nimeti inkâr eden, nimetten mahrum bırakılır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.