Hukiki meşruiyet; yasalara uygunluk demektir. Buna göre; bir uygulama mevcut yasalara uygunsa, meşrudur, mevcut yasalara aykırı ise meşru değildir. Pekiyi her hukiki bakımdan meşru olan uygulama, ahlaki açıdan da meşru sayılabilir mi? Bu sorunun cevabı; şüphesiz hayırdır. Bu yazıda bu meseleyi irdelemek istiyorum.

Önce ahlaki meşruiyetin ne anlama geldiğini açıklamamız gerekir.

Ahlaki meşruiyet; belli bir zamanda, belli bir toplumda kabul edilen ahlaki sınırlarla ortaya çıkar. Toplumun çoğunluk olarak reddi ya da kabul edilmesiyle sınırları belirlenir. Toplumdan topluma, hatta aynı toplumda bile, zamandan zamana değişiklikler gösterebilir.

Şimdi asıl meselemize gelebiliriz. Her hukuki açıdan meşru olan, ahlaki açıdan da meşru sayılabilir mi? Örnekler üzerinden açıklamaya çalışacağım. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, Ak partinin genel başkanı olması, bakanları ataması vb. uygulamalar hukiki açıdan meşrudur. Hatta partisinin seçim mitinglerine katılması, bu yolla partisinin adaylarına destek vermesi de  hukuka uygundur. Açılışlar yaparak, çeşitli sivil toplum kuruluşlarına programlar düzenlettirerek propaganda fırsatları oluşturmasının da yasal hiçbir sakıncası yoktur. Ancak  özellikle son yazdıklarımın ahlaki meşruiyeti tartışma konusudur. Bana göre ahlaki meşruiyetleri yoktur. Bunun gibi rakip partilere siyasilerin yapmış olduğu, belgeye dayanmayan karalama ve kötü propagandalarının hiçbirinin de ahlaki meşruiyeti yoktur.

Bu yapılanlar belli bir zamana kadar kendilerine yarıyor gibi görünse de, ahlaki açıdan meşru kabul edilemeyecek söylem ve eylemler, bumerang gibi, gün gelir, döner kendilerini vurur. Sonuç olarak toplum vicdanı kendilerini cezalandırır. Özellikle Türk milletinin her zaman mağdurun yanında olduğunu da, geçmiş örneklere bakarak, kabul etmek durumundayız.

Bu durumun son örneğini de 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimlerinde yaşayacağımıza inanıyorum. YSK'nın sadece Büyükşehir seçimini yenileme kararı, hukiki açıdan meşru sayılsa bile; toplum tarafından ahlaki açıdan meşru sayılmamaktadır. Çoğunlukta sayın Ekrem İmamaoğlu'na haksızlık yapıldığı kanatinin hakim olduğunu görüyoruz.

Ceza, 23 haziranda Ak partiye mutlaka kesilecektir. Ak parti hem İstanbul'da bir kez daha seçim kaybedecek, hem de iktidarına olan halk desteği daha da azalacaktır.

Aksini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü; böyle bir durum; ahlaki açıdan iyice yozlaştığımızı gösterir.