İftira
Siyaset çok kirletilmiştir. Bundan dolayı siyasi kurumlara değil de siyasetçilere güven azalmıştır..
Özel sohbetlerde sorduğum ilk soru şu: ”Siyasetçilere güveniyor musunuz?” "Evet, güveniyorum." diyen kişi sayısı maalesef çok az.
Diğer demokratik ülkelerde durum nasıl? Bizde olduğu gibi siyasetçilere güven yok mu? Bizden farklı hangi yönleri var? Benzer sözler söyleniyor. Siyasetçilere ya da siyasi partilere duyulan geniş çaptaki güvensizlik, aynı zamanda devletin toplum nezdinde meşrutiyetini kaybetmesinin belirtisi olarak karşımıza çıkıyor.. Bu noktada tehlike başlıyor demektir.
Bir başka soru; "Peki kime güveneceğiz?"
Bu sorumun cevabını sosyal psikoloji uzmanları mutlaka vermelidir.. Devlete güven azalmışsa, en önemli nedeni siyaset yapan siyasi partilerimizin yöneticileridir..
Siyasi kurumlara güvensizliğin nedeni siyasi kişiliklerin küçük menfaatleri için yalan söylemeleri ve rakiplerine iftira etmeleridir..
İftira etmek dinimize göre en büyük günahlardandır. Özellikle dindar olduklarını söyleyen siyasi kişilerin en çok kullandıkları yöntem maalesef rakiplerine iftira etmektir..
Kutsal kitabımızda iftira ile ilgili bir çok ayet var. Bu ayetleri okuduğumuzda “Allah korusun..” Siyasetçilerimizin bazıları din dışı varlıklar olarak bizzat Yüce Allah tarafından tanımlandıklarını görüyoruz
İftira; bütün kötülüklerin en başında yer alır. Bundan dolayı inançlı olduğunu söyleyen bir insanın geçici yarar sağlamak gayesiyle bir başkasına iftira etmesi kadar dinen günah olan başka bir davranış yoktur.. İftira etmeyi siyasi bir yol ve ya yöntem olarak sürekli kullanan siyasetçi ya dini değerlerimizin farkında değil, ya da gizli dinsiz ve ya dindar değildir. Başka türlü bu durumda olanları anlatmak mümkün değildir. Bu sözlerim çok ağır olabilir… Birileri yazıyı okuduğunda fırtınalar koparabilir. Ne yaparsa yapsın, gerçeklerin üstünü örtemez..
İnsanlara iftira etmek aynı zamanda bütün manevi değerlerimizi kirletmektir.. Şayet bilerek, kasıtlı kişiye iftira ediliyorsa haşa yüce Allah’a eş koşmak ve onun inkar etmek anlamına gelir.
Yunus süresi 17. ayet; "Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden ve o’nun ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kim vardır? Şüphesiz o, suçlu günahkarları kurtuluşa erdirmez..”
Enam süresi 140. ayet: ”İnsanları hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah’a karşı iftira düzüp ,Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsran uğramışlardır. Onlar şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır..””
Bu insanlardan Yüce Allah hepimizi korusun.. Bu iki ayet gibi onlarca var. Onların manaları okudukça tüylerim diken diken oluyor..
Bir başka ayette de iftira edenleri anlatırken "İftira edilen kişilerle helalleşmedikçe, iftiracıların ebedi alemde mekanları sürekli cehennem olacağı" açıkça ifade edilmiştir.. Bu kadar açık ifade edildiği halde özellikle siyasetçilerin iftira yolunu sürekli kullanmalarının neticesi ne kadar vahim olduğu görülüyor..
Son günlerde miting meydanlarında, yazılı ve görsel medya da , televizyon ekranlarında o kadar çok yalan ve iftira niteliğinde sözler var ki bu sözleri söyleyenlerin zaman zaman insan olmadıklarını düşünmeye başlıyorum..
Bazı siyasi parti sözcüleri gözümüzün içine bakarak hem yalan söylüyorlar, hem de rakiplerine iftira ediyorlar.. Birer bir karşılaşsanız ve onlara "siz yalan söylüyorsunuz, iftira ediyorsunuz" demeye kalkışırsanız sizi de hiç aklınıza gelemeyecek yalanlarla, iftiralarla suçlayacaklarından emin olabilirsiniz..
Ben şahsen bu tür iftiralardan korktuğum için susmayı tercih ediyorum..
İftira ve yalandan uzak durmak hepimizin insani ve İslam-i görevimiz olmalı.. Bu tavrı en önce siyaset kurumlarını yönetenler sergilemelidir. Başka türlü siyasetçilere güven üst seviyelere çıkmaz
Yalan ve iftiradan uzak durmak erdemli, şerefli, onurlu insanların meziyetidir. Bu duygulardan uzak ve yoksun olanlardan her şey beklenir…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.