İnsanı yâr eylemez ar eyler...
Bir profesör, çocuk yaşta evliliği önlemenin, deprem nedeni olacağını savladı. Bir başkası erken evlenmeyenlerin, yanlışa düşeceğini söyledi. Başka biri de ninelerimizin küçük yaşta evlendiğini söyledi. Türkiye’de olağan evlenme yaşı 17; olağanüstü 16 iken bunlar 16 yaşın altında evlilik dayatıyordu.
Eskiden kızlar, küçük yaşta evlenirdi; ancak evde kaynana, kaynananın kaynanası, elti, görümce, kayınbaba vs gibi aile büyükleri de olurdu. Gelinin bilmediği konularda eleştiri biçiminde de olsa ona yol gösterirlerdi. Başlık parası falan verdikleri için kolayca gözden de çıkarmazlardı. Belki dövüp azarlama olurdu; ancak boşayıp atma oranı azdı.
Apartmanlar yok denecek kadar azdı. Kırsalda toprağı bedavadan kazıp çıkarıyordu. Köy çeşmesinden, çayından suyu alıyor; toprakla çamur karıp kerpiç kesiyor; ev, ahır, samanlık yapıyordu. Bugün köylerde bile evin yanına ahır, samanlık yapamıyor artık. Arada belirli bir uzaklık olması gerekiyor.
Boş bulduğu yere ev yapamıyor insanlar ninelerimizin dönemindeki gibi. Eskiden yapılan gecekondular da yıktırılıyor. Orada ya da başka bir ucuz evde oturacağım dense; tapulu olsa bile "hayır, kentsel dönüşüm" olacak deniyor. Parası yoksa yeni daireyi nasıl alacak bugünün 12-15’likleri?
Bahçesine bağına diktiği ağaçta çıkan meyveyi; ektiği tohumdan çıkan sebzeyi; araziden topladığı madımak vb otları yiyordu insanlar. Miras yoluyla bölüne bölüne yalnızca ev yeri kadar toprak kaldı çoğuna. Bugün "büyük topraklar bölünmesin" deniyor da bölünmeyip ne olacak? Sanki padişah tahtı gibi babadan bir tek oğluna mı kalacak? Ya diğer çocuklar ne ekip biçecek?
Toprak ve su, bedava idi ninelerimiz döneminde. Evinin yanındaki ahırda beslediği hayvandan sütü, yoğurdu, peyniri, kırmızı eti, elde ediyordu. Tavuğun etini, yumurtasını yiyor; hayvan dışkısından yakıtını da sağlıyordu. Bir litre gaz ile bir ay lamba yakabiliyordu. Ya bugün bu koşullarda yaşamayı kabul edecek kaç tane 15’lik var? Kabul ettiler diyelim ne kadar mümkün?
Maslow, insan gereksinimlerini beş aşama olarak açıklamış önceleri. "1) Biyolojik gereksinimler (hava, beslenme, dinlenme, barınma, üreme vb) 2) Güvenlik gereksinmesi (emniyet, hukuk, düzen, istikrar vb ) 3) Sevgi gereksinmesi 4) Saygı gereksinmesi 5) Kendini gerçekleştirme gereksinmesi" demiş. Daha sonra bilişsel, estetik, üstünlük gereksinimleri ile genişletmiş.
Bugün kızlarımız, önce iş sahibi olayım da başkasına hem muhtaç hem de yük olmayayım diyor. Karı koca çalışıp evini geçindiriyor. Bu arada insan içinde çalışınca öz denetim konusunda da kendilerini geliştiriyorlar.
Kadınlar, çalışma hayatına girince erkekler, kendilerini biraz daha geliştirmek durumunda kaldı. Ne de olsa kadından aşağı kalmak istemezdi. Her iki cins de en üst aşamaya değin çıkmaya çalışıyordu. Ancak birileri bundan hoşlanmadı. Neden? Kızlar, bilinçleniyor her adamı beğenmiyormuş. Kimi de gelin kızın yaşı çok küçük olursa, onu alıp kendine göre eğitecekmiş; Kendi çocuklarını bile kendi kafasına göre eğitememiş ki gelini eğitsin. Kimisi de kızlar, para kazanıyor; kocaya gitmiyor deyip okumasını, çalışmasını istemiyor; ancak iş ve para sahibi olduğu halde iyi evlilik yapan kadınlar oldukça fazladır. Dahası kimileri dul kadınların aylıklarını kesin de evlenmek zorunda kalsınlar diyor.
Medyayı da kullanarak, gerek dizi, film; gerekse yazı ile, insanları birinci basamakta tutmaya çalışıyor; hatta birinci basamaktaki beslenme, dinlenme, sağlık gibi temel gereksinimlerini hiçe sayıp cinselliği ön planda tutuyorlar. “Evlensin de aç ve açıkta olsun; gözü dışarı bakmasın” diyorlar çocukların 17 yaşına gelmesini beklemiyorlar.
17 yaş, evlilik için erken bile. Ergenlikte dürtüleri uyanan çocuklardan, kendini kontrol edemeyen çok az iken; öz denetimli sayısı, kat kat fazladır. Zaten günümüzde lise dersleri, dershane, üniversite hazırlık derken çocuklar, cinselliği uzun süre ertelemeyi öğreniyorlar. Bu arada evlenip çocuk sahibi olanlar da var; ancak diğer aile bireyleri de onu ve çocuklarını geçindirmekten yakınıyor. Baba evine dönmek isteyene "Çocuğuna bakamam. Sen yalnız gel" diyen var. Babasından dolayı yetim aylığı bağlanan kıza, düşman olan analar var. Ailesinin geçimini sağlayamayıp canına kıyan ana-babalar da var. Demek ki aileyi ve toplumu ayakta tutmak için cinsellik yetmiyormuş.
Kendi çocuğuna, öğrencisine tecavüz eden; Birden çok eşi olduğu halde zina evlerine gidenler olduğu gibi; aynı ev içinde birden çok gelin ya da iç güveysi olduğunda, eşinin kardeşi ile kaçan gelinler ve damatlar da olmuştur. Enişteden, kayınbiraderden, kayınbabadan gebe kalanlar olmuştur. "Kızın kocası ile erkek kardeşinin karısı kaçtı" diyenler; "Üç çocuğumu bırakıp buna kaçtım" diyenler "... emretsin yuvamı yıkarım" diyenler de, evli olup ahlaksızlık yapanlara örnektir.
Bir kesimin eşi ya da yâri; bir cinsel hayatı olması, onu, eylemeye yetmemişken; diğer yanda ar etmiş; namusuna sahip çıkıp zinadan kaçınmış bekarların olması da göstermiştir ki: "insanı yâr eylemez ar eyler."
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.