İtibar ve itimat...
“Eğitim” kelimesinin toplumlardaki çağrışımı, “öğretmen” ve “eğitimci” kimliğidir. Öğretecekleriyle heyecan, öğretttikleriyle saygınlık, davranışlarıyla İTİBAR ve yaşadıklarıyla İTİMAT kazanırlar.
Antik çağlarda, Socratesler ve Eflatunların çok büyük diyetler ödeyerek, zeytin bahçelerinde ve dağlarında illegal kurdukları “Anatolia(okul)ları” insanlığa kazandırarak “Genel Eğitim Sistemi” ve buna bağlı olarak, yüz yıllarca yapılan araştırma, inceleme, gözlem, takip, kontrol ve izlemeler sonucunda, eğitim bilimlerinin gelişmesi için kuramcıların çalışmaları sonucunda, müfredatlar (program) oluşmuş ve genel eğitimin legal durum kazanmasıyla okullar açılarak çocuklar yalnızlıktan kurtuldukları gibi, bilim günden güne gelişerek şimdiki halini almıştır.
Peki biz; bilimin, müspet ilmin, ışık ve bilişim çağının neresindeyiz? Kenarında bile değiliz, çünkü çok klasik ve davranışçı eğitim uygulamalarıyla üretemiyor ve icat edecek bireyleri yetiştiremiyoruz. Yeni çağa uygun zeka farklılıklarını ve yeteneklerini keşfedemiyor, düzensiz ve disiplinsiz eğitim sisteminin bir parçası olmak işimize geldiğinden, kendimizi yormaya gerek duymuyoruz. Oysa, “davranışçı ve dedemin zamanının sistemi hamallıktır”, bunu bile fark edemiyoruz.
Elbette onlarca farklı sebepleri ve nasılları vardır. Saymakla ve yazmakla bitemeyeceğinden, yaşadıklarımızı düşünmekle anlayabiliriz. Aklımıza hemen; öğretmen yetiştirme, öğretmen yeterlilikleri veya yetersizlikleri ile ekonomik şartların oluşturulmadığı gelecektir. Burada da, hemfikiriz.
Ancak, çok önemli bir çok konuyu da, göz ardı da edemeyiz. 2022-2023 eğitim-öğretim yılı çalışmaları, 16 Haziran Cuma günü tamamlandı ve heyecanlı karne törenlerini şöyle veya böyle yaptık. Öğretmenlerimize, öğrencilerimize ve velilerimize sağlıklı ve mutlu tatiller diliyorum. Bir milyondan fazla öğretmenimiz ile eğitim sendikalarının; ne eğitim kuramları, ne de müfredat İLE ilgili kayda değer bir çalıştay haberini duymadığımız gibi, öğretmenlerimizin öğrencilerle karneli, belgeli, birbirleriyle pastalı, börekli, yemekli öz çekimli veya düz çekimli sosyal medya paylaşımlarından başka, bir demeç veremediler. Böyle olması, genel eğitimin amaçlarının dışına taşması, “aşkım, cicim, tatlım, sınıfımın gülü” ve “terbiyesiz, utanmaz, tembel” gibi, bırakın eğitim pedagojisi dilini, sokak ve kahve dilinin hakim olduğu sistematik sistemsiz, arızalı, okumayan, sorgulamayan, yenilenmeyen, hayal kuramayan, dersine girip çıkan ve okuldan son hızla kaçan, milyonluk bir eğitim ordusu, sevginin ve pedagoji görevinin uzmanı öğretmelerimiz yerine, test sorularını cevaplandırarak kutuplaştırılan ve kutsallaştırılan, öğretmenlik mesleği mensupları.
Son yılların, ağlama ve öğretmenler odası duvar kompozisyonuna dönen, “İtibarımız kalmadı ve bize itimat edilmiyor.” sözlerinde, saygın ve güvenilir olabilmek için, uluslararası (enternasyonel) dillerde öğretmen:
Reputation; itibar, ün, şöhret, ad, şeref
Dignity; haysiyet, itibar, asalet, şeref, ağırbaşlılık, yücelik.
Prestige; prestij, itibar, saygınlık, ün, nüfuz ve itibarlı olmak İçin saygınlık kazanılması gerektiği, itibar sahibi olan kişilerin muteber, saygın, müstesna ve mümtaz olarak nitelendirmesidir. Bu kelimenin fiil hali ''itibar etmek'' şeklinde kullanılır. İtimatlı olabilmek ise, size karşı güven duyulması ve inanılması anlamını taşır.
"Güven beslenen öğretmen, güven kazanmış yüce bireydir, asla kutsal değildir.” Kutsamak, Hristiyanların ve Süryanilerin, ibadet şeklidir.
“Öğretmen; dağ gibidir, nasıl seslenirse öyle cevap alır. İTİBARINI davranışları ve eserlerinin yarınlarıyla, İTİMATINI yaşadıklarıyla kazanır.”
İşte o zaman; hakkını da alır, hakkını da vermek zorunda kalırlar. “Hak verilmez, alınır.” Bunun için İTİBAR ve İTİMAT gerekir...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.