- Aldatmak için yapılan bir eylemdir.

- "Kötü niyet, büyük yalan, uydurma, üstünü örtmek, abartmak,saklamak, aldatmak, örtbas etmek, ihanet etmek, aptallık, abartı, yarım gerçek, dürüst yalan, yanıltma, patolojik yalan, yalan yemin , kibar yalan, sinsi sözler, PEMBE ve BEYAZ yalan." diye giydirilir.

- Reddedilme, ceza, korku ve çaresizliğin sonucudur.

- En çok bebekler (sahte ağlama ve gülmeler) küçük çocuklar ve hayvanlar yalan eyleminde bulunurlar. Sağlıklı, sevgi dolu ve  düzenli ailede yetişen çocuklar, yalanlarını yavaş yavaş azaltarak, doğru konuşan, sözüne güvenilir bireyler olurlar. Bebeklere doğruyu aile, çocuklara ise; aile, okul ve çevre öğretir. Hayvanların doğası gereği doğruyu öğrenme şansları yoktur. Sahte ses ve davranışta bulunamayan hayvanlar aç kalırlar.

- Zarar görme, ceza, reddedilme, kayıp korkusu ve özgecil (başkalarını düşünen) amaçlı yalanlarımız var. Nedenler de, yalan tanımları gibi çok çeşitlidir. İlkin neden bir çaremizin olmadığını düşünerek “yalan, çaresizliğin sonucudur” diyebiliriz. Kimse kolay, kolay yalana başvurmak istemez. Çünkü, kendine de yalan söylenmesini istemez. Yalan bir acizlik içeriyor, sadece zayıf ve çaresizlik hissedildiği zaman yalana müracaat edilebilir. (Sisella Bok-1978),(Ekmen) ve (Larner 1993)

- Aldatma; yalanı önceden seçme ve dans eder gibi keyifle anlatarak, rahatlamaktır. Yaş ilerledikçe bu komplekse dönüşür ve kişi yalan makinası lakabını alır. Dünyada; banka batıranlar, bankerler, tefeciler, bazı siyasiler, haksız yere makam işgal edenler somut örnekleridir.

- Yalanı çözmek, yalancıyı tanımak çok zor olsada; psikoloji, beden dili, davranış gelişimi, etkili iletişim ve sosyolojik alanlarda eğitim alan, alanda yetişen uzman kişiler yalancıların çoğunu hemen tanıma yeteneğine sahip olduklarından, iletişim kurdukları tüm yalancılardan olumsuz etkilenerek, çok mutsuz olurlar.

- Diğer; izleyici, dinleyici, okuyucu, sosyal paydaşlar, yalanların çoğunu anlamadığımızdan, bir kısmımız da yalan konuştuğumuzdan, toplum çekilmez bir hal alarak, daha sonrasında kavga ve kargaşaya sebep olur. Öyle bir hal alır ki; olağanmış gibi benimsenir ve alkışlanır. Aslında alkışlanan yalancılar ve yalanlar değil, insanın kendi iç dünyasındaki yalanlarını ortak alkışlamasıdır.

- Anne-babalar, öğretmenler, eğitim aktörlerinin tümü; bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, zorbalık (zor değil) yapmadan, dövmeden, emsal göstermeden, dinleyerek, arkadaşlarını önemseyerek, birlikte yaşayanlara önem verilerek, not korkusu ve kaygısı yaratmadan, her istenene evet demeden, çocuğu şikayet etmeden, kendimizden daha doğru söyleyen bir toplum oluşturabiliriz.

- İnsanlar, ilk çağlarda konuştukları yalanları işbirliği ve düşünme gücüyle azaltarak, savaşları en aza indirmişlerdir. 

- Yalan söylememeyi, kesinlikle genlerimize doğruları yerleştirip, gelecek Türkiye'sini doğru bireylere teslim ederek, kıskandığımız modern toplumlar içinde yer almalarını ve barış içinde yaşamayı öğretmeliyiz.

- Yalanı çözmenin en önemli yöntemlerinden biri, çocuklara veya onunla aynı ortamlardaki paydaşlara; söylemiş olduğu yalandaki kahramanın, maddenin veya kişilerin adlarını değiştirerek senaryo yazıp, soru sormaktır. Özellikle, ebeveynler, aile bireyleri ve öğretmenler; Olmayacak hiç bir konuya “tamam, evet, hayır veya bakarız” gibi cevaplar ile “babana- annene- öğretmenine- polis amcaya söylerim, müdüre gönderirim, okuldan atarım- döverim, gidip sorarım” deyimlerinden uzak durmalıdırlar. 

Çocuk; bundan böyle yalan konuşulmaması gerektiğini benimser. Yetişkin çocuktan, çocuk yetişkinden olumlu etkilenerek yalanlarını azaltırlar. 

YALANIN:
PEMBESİ                        ; Kulak 
BEYAZI                           ; Beyin Kirliliğidir
YalanIN ve YalanCıNıN 
En Son Hali ————> ; İTİBARSIZLIKTIR 

Yalansız; Sağlıklı, huzurlu günler diler, sevgi ve saygılarımı iletirim.