İYİ Parti Çalıştayı
20-22 Temmuz tarihleri arasında Afyon Sandıklı’da gerçekleşen İYİ Parti Çalıştayı gerçekten çok verimli geçen bir çalıştay oldu. Bütün problemlerin hiçbir takıntıya mahal bırakmayacak şekilde özgür bir ortamda konuşulduğu, çözüm önerileri ile partinin yeni yol haritasının belirlendiği bir çalıştay oldu. Teşkilatların daha dinamik, verimli ve takım ruhu içinde çalışmasıyla ilgili önerilerden partinin kurumsallaşması önerilerine, parti içi demokrasi kültürünün yerleşmesinden istişareye, milletvekili, belediye başkanları il ilçe belediye meclis üyelerinin seçimine, ve Genel başkanımızın icraatlarıyla ilgili eleştirilere kadar her konuda açık seçik eleştiriler ve çözüm önerileri noktasında önümüzdeki yıllarda demokrasiler için örnek teşkil edebilecek bir çalıştay oldu.
Çalıştay çalışmaları, önümüzdeki süreçte bütün siyasi partilerimiz için bir ekol olabilecek çalışmalara da imza atmıştır.
Ancak kongrenin son kısmından Sayın Genel başkanımızın büyük hedeflerle yola çıkıp gösterilen hedeflerin altında kalınmasının sorumluluğunu üstlenerek tüzüğümüzün kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak seçimli kongreye gitme kararı alması diğer verimli çalışmaların konuşulmasının, değerlendirilmesinin önüne geçildi. Oysa Sayın Genel başkanımızın almış olduğu bu karar parti tarikatına dönüşen ülkemizin demokrasisi açısından da tıpkı çalıştayındaki verimli çalışması da demokrasi kültürü açısından ders alınacak bir tavır olmuştur.
Parti içi demokrasi; tüzüklerle, parti kanunlarıyla bir ülkeye yerleşemez. Eğer, benliğinizde demokrasi kültürünü oluşturamazsanız tüzükler, kanunlar ne kadar ideal olursa olsun sonuçta konunun öznesi olan insan faktörü belirleyici olmaktadır. Bu konuda Türk toplumunun demokrasi kültürü neyse onun içinden çıkan partilerin ve bu arada bizim de kültürümüz o kadardır. Hedefimiz olan parti içi demokrasi salt tüzükle, kanunla düzenlenecek bir durumun çok ötesinde demokrasi kültünü içselleştirmemizle ilgili olup uzun bir eğitim sürecini de gerektirdiğini unutmamak lazımdır.
İYİ Parti bu idealleri kendine hedef olarak seçen ve bu değerleri savunduğu içinde farklı yelpazelerden gelen insanların oluşturduğu bir Türkiye partisi ve umut partisi olmuştur. Yeni kurulan, tam kurumsallaşmadan teşkilatlardaki insanların bile birbirini tanımadığı bir parti olarak seçime giriyor. Her türlü devlet destekli baskı, iftira, saldırı, bilgi çarpıtma ve sofistike operasyonlara maruz kalmasına rağmen hedeflerinin çok altında olmakla birlikte %10 oy alıyor. 43 vekil ile TBMM’de grup kuruyor.
Bu başarılar yabana atılacak başarılar değildir. Ancak stratejik hatalarımız en üsten en alt birime kadar oldu. Bu çalıştay kendimizi görmemizi, öz eleştirimizi yaparak Türkiye’nin umut partisi olma iddiamızı sürdürmemiz için de aslında bir fırsat oldu.
Sayın Genel Başkanımızla ilgi de her şeyden önce en doğru anlama, yorumlama şekli empatidir. 7/24 ilgili ilgisiz her konuda telefon açmak, meşgul etmek önemli dahi olsa o konunun aslında muhatabı olmamasına rağmen her şeyi parti içi hiyerarşiyi de yok sayarak bilgi ve şikayet bombardımanında boğma yöntemi bir insanın kaldırabileceği ve sağlıklıdır denilebilecek bir yöntem değildir. Partinin kısa süre içinde kurulması ve kurumsallaşma fırsatı bile bulmadan seçime girmesi yapılabilecek her şeyin odağına Sayın Genel başkanımızı koydu. Sorumluluğun vermiş olduğu, her insanın kaldıramayacağı çok yüksek çalışma temposu ve acımasızca hatta basit hesaplar uğruna namus ve şeref konularına kadar gidilen bir marazi furya Sayın Genel başkanımız Meral Akşener’i haklı olarak çok üzdü.
Evet, empati diyorum. Siz olsaydınız bu eleştiriler karşısında neler yapabilirdiniz? Yapılan hatalarla ilgi bütün sorumluluğu üstlenmiş olması Türk siyasetinde pek rastlamadığımız erdemli bir duruştur. Milletvekilliği sıralamasını beğenmeme ve bununla ilgili açıklama da anlaşılabilir bir eleştiridir. Ancak üzüm yemenin ötesine geçilerek bağı yakmak, bağcıyı dövmek diyebileceğimiz bir yaklaşım eleştiri değil partiyi ve Sayın Genel başkanı yok etmeye yönelen art niyetli yaklaşımlardır. Bırakın parti mensubu olmayı sıradan bir vatandaşın bile kabul edemeyeceği bir durumdur.
Sayın Meral Akşener ataerkil bir toplumda demokrasi kültürünün en dip yaptığı, otokrasi ile totaliter anlayış karışımı bir yönetimin olduğu ülkemizde bir kadın olarak vermiş olduğu mücadeleyi unutmak, yok saymak ve karalamak hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir davranıştır.
İYİ Parti, Sayın Akşener ile uzun yıllar umudun adını alacak olan müreffeh Türkiye sevdasını birlikte yaşayacak yaşatacaktır. Sayın Genel başkanımız Meral Akşener’in kusura bakmasın genel başkan olmayacağım deme hakkı dahi yoktur. Teşkilatlar üyeler Sayın Akşener ile bütünleşmiştir. 3 Yaşındaki torum resimlere bakarak “Meral teyzem “ diyor. Çocuklarımızın, torunlarımızın bu hikayeyle dimağları şekillendi. Meral teyze, Meral abla şahsiyeti evimizin bir ferdi haline geldi. Bizi İYİ Parti ailesine, Akşener ailesine dönüştürdü.
Sayın Akşener, bütün teşkilatlarımızın liderliğini hiçbir şekilde bırakın tartışmaya açmayı zihinlerinde bile geçirmediği bir kişidir.
Teşkilatların Sayın Akşener hassasiyeti 5 saat içinde 150 bin imzayla nasıl kendini gösterdiyse aynı başarılara her zaman imza atacaktır. Sayın Genel Başkanımızın da bu hassasiyetlerimizi, bağlılığımızı dikkate alması gerekmektedir.
Sonuç olarak bazen kriz diyebileceğimiz durumlar fırsata dönüşebilmektedir. Bu vesile ile Sayın Genel Başkanımız istisnasız bütün teşkilatların imzasıyla tek Genel Başkan adayı olarak seçilecektir. İYİ Parti'de kongreden bütün sıkıntılarını geride bırakarak hikayesini kaldığı yerden yazma devam edecektir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.