''İyi'' ve ''İnce'' bir ayar vermenin zamanıdır!..
'' Ahlak, size ne söylenirse söylensin doğru olanı, din ise doğru ne olursa olsun size söyleneni yapmaktır ''
Bu kaleme alınan en etkili sözlerden biridir ki, Friedrich Nietzsche düşünmüştür.
Gördüklerimizi ve iliklerimize kadar nufuz eden yaşadıklarımızı daha nasıl tarif edebilir ki.
Ahlaksal çöküntünün tavan yaptığı, insan onurundan uzaklaşılan günlere şahitliğimiz sürüyor.
Dizginlenemeyen bir lunatikliğin ötesinde, kendisinden olmayanların hain, münafık ve hatta neredeyse Haymatlos olduğunun ilan edildiği, gayrı ciddi yozlaşma çukurlarının dibine yuvarlanıyoruz.
Farkındalığı sıfırlanmış robotik kitleler; sanatçıları, bilim adamları ve sindirilmiş kalabalıklarıyla boş gözlerle seyrediyorlar olup biteni.
Şimdi bir uyanış arifesinde başka bir yapı kuruluyor toplumun içerisinde.
İtiraz eden, mevcuttan bıktığını dillendiren, ''Daha cesur, gözüpek, daha durdurulamaz''
Diyetini de ödeyecektir mutlaka,
Kurulmuş esrik düzenlere müdahale ettiğiniz de bu gerçekleşiyor.
Saatin ritmini tekletirseniz, bundan böyle eskisi gibi olmayacağını belletirseniz, son bir gayretle saldırıyorlar çaresiz.
Bakın seçim çalışmalarının ilk mağdurları iyiler oldu... Bıçaklı, taşlı, sopalı failler kim... kötüler.
Peri masallarındaki gibi,
Gargamel kızgın, gargamel hiddetli, endişeli, korkuyor Gargamel!..
'' Yüz kızartıcı şeyler, halkın önemli bölümünce tasvip edildiğinde, artık yüz kızartıcı olmazlar ''
Cicero'nun haklılığı iki bin yıl öteden uzanıyor günümüz şatlarına.
Güce tapan, denileni yapan yığınların payandasını tarif etmiş.
Yalandan alçakgönüllülük gösterilerinin, aydınlanmamış kitlelerin güven ve saygısını kazandığı bilinen bir yöntemdir.
Ama yeterince yakından bakanlar,
''Kardeşlerim'' derken ki samimiyetle, iki elini birleştirip ''şu fakir'' deme inandırıcılığının, çok yüzlü bir başeğdirme politikasının tezahüründe yok olduğunu görebilirler.
Çirkin, tehlikeli ve tükenmiş manifestoların etkileri, çaresizlik içindeki saldırganlıklara dönüştüğünde anlayın ki,
kıyı görünmüştür!..
"Kıyamet günü, bana en sevgili ve en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır" diyen Hz. Peygamberin sözlerini bile boşa çıkartan, inkar eden bir nesli yetiştirdiler göz göre göre..!
"Yoldaşların en iyisi güzel ahlâktır, arkadaşların en iyisi akıldır, edeb ve terbiye en iyi mirastır ve kendini beğenmekten daha büyük gerilik ve cahillik olamaz".
Hz. Ali bu sözü sarf ederken, içinde yaşadığı toplumun yüzyıllar ötesine taşıyacağı ve yetiştireceği kötüleri düşünerek söylemiş olabilir mi..?
Ne kadar ilerici ve isabetli..!
Yaktığı özgürlük meşalesinin titrek ışığında bile çok güçlü bir sözü dillendirmiş Martin Luther King,
"Bir ülkenin geleceği ve ilerlemesi sağlam kalelerle, güzel binalara ve milli gelirine değil, o insanların ahlâki değerlerine bağlıdır".
İç çekiyorum durmadan..!
Bu ülke bildim bilesi bozuk bir saat gibi aksayarak ve hep geri kalarak, peşine takıldığı yarım yamalak doktrinler ve politikacıların bazında tutuculuğunun bedelini ödedi durdu.
Ya yetersiz ya da yanlış tercihler yapıp, karanlığın güvenli yalnızlığında soluklanmayı yeğledi,
Teslimiyeti sadakat, sadakati itaat sanıp, gerçeği bilmeye üşendi.
Graham Greene not düşmüş,
"En kötü düşmanlarımız cahil ve basit insanlar değil, okumuş ve ahlâkları bozuk olanlardır" diye,
İşte şimdi yeniden bir şans,
Ortak farklılıklarını inceleyenler, ortak özelliklerini buldular sonunda.
Onarmanın, yeniden inşa etmenin, bir çuval inciri berbat edenleri ayıklamanın ve barışmanın vakti gelmiştir.
Gerçek Atatürkçülüğü, Demokrasiyi, Devletçiliği, Milliyetçiliği geri getirmenin,
Bu güzelim ülkeye,
''İyi'' ve ''İnce'' bir ayar vermenin zamanıdır!..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.