Kabe kıblemiz, AB yönümüz...
Yolu tahrip ettikten sonra, o yolun doğru yol olduğunu anlayıp, arabayı bozuk yola sürmekle menzile erişilemez. Türkiye yeniden Avrupa Birliği'ne yöneldiğini belirtse de, vakit çok geç. Her şeyden önce AB Parlamentosu'nun Türkiye için aldığı kararlara ve en son olarak da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına baktığımızda Türkiye'nin bozduğu yolda gidebilmesi hemen hemen olası gözükmüyor. Gizlisi saklısı yok. Adamlar açık ve net konuşuyor. Biz ise bilineni, bilmemezlikten geliyoruz. Deve kuşu misali, başımızı kuma gömüyoruz..
AB diyor ki: Otokratik, dinci görünümlü bir sisteminiz var, biz ise demokratız. Önce sisteminizi düzeltin. Azınlık haklarını koruyucu ve var olan yasalarla birlikte yeni yasalar koyarak iyileştirin. Din, dil, inanç ayrıcalığı yapmayın ve yapmadığınızı da ispatlayın. Yani Türkiye’ye karşı savaş halinde olan ayrılıkçılara özgürlük tanıyın. Akdeniz’de gerginiliği sonlandırın, İslami terör odaklarına yaptığınız yardımları kesin. AB ve Ortadoğu ülkeleri içinde çatışma değil barış içinde olun.
Diyelim ki Türkiye parlamenter demokrasiye dönüş yaptı. Ayrılıkçı terör örgütlerine hak vermesi mümkün mü?. Asla! 1970'lerden bu tarafa binlerce şehit verdik. Elbette ki mümkün değil. Bozuk yolda, yol alabilmek için önce demokrasi, hak, hukuk yolunu otoban gibi yapın sonra gelin konuşalım diyorlar. Bugünkü konjektörde Türkiye böyle bir yol haritası çizmek imkansızdır, intihardır. AB bunun imkansız olduğunu biliyor ve doğrudan söylemiyor, dolaylı yollardan ima ediyor. Ayrılıkçılara sürekli lojistik ve mali yardımlarda bulunuyor. Demek istiyor ki: kapımızı çalmayın. Çalacaksanız demokrasi, hukuk, barış, insan hakları, özgürlük ve azınlıklar konularını çözün, karnenizi düzeltin öyle karşımıza çıkın diyor.
AB müzakerelerin sonlandırılacağı mesajlarını sürekli yeniliyor. AB'ye giremediğimiz gibi Asya Şangay örgütüne de giremiyoruz. Güvenimiz yok diyorlar. ABD ise Rus füzelerinin alınmasından son derece rahatsız ve bunun rövanşını elbette bir gün alacak. Ama evet, modern, gelişmiş bir demokrasi olmak hemen hemen her şey için iyidir; çoğunlukla iş ve yaşam standartları, aynı zamanda özgürlük, yaşam süresi ve mutluluk getirir. Bunları gerçekleştirdiğimizde hiçbir örgüte ihtiyacımız olmaz... İç barışımız sağlanmış, refah ve gelişmişlik düzeyimiz yükselmiş olur.
Bakın, burada gerçekçi olmalıyız. Türkiye AB'ye ve başka örgütlere katılamaz. Şimdi ve öngörülebilir gelecekte değil, parlamenter demokrasiye dönüş gerçekleştiğinde batı ile entegrasyon daha az bir süreçte gerçekleşebilir. Almanya, Fransa, İngiltere, Avustralya, ABD ve kanada gibi ülkelerde söylemlere göre 12 milyon insanımız yaşıyor. Bu insanlar niçin başka ülkelere gitmek zorunda kalmışlar? Görmemezlikten geliyoruz. Bu insanların Türkiye’nin demokratikleşmesine ve kalkınmasına büyük katkıları olur. Yeter ki onlara güven verebilelim. Onları tarikatların kucağına atarak oy devşirmeyelim. Hür iradelerine bırakalım.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.