Çok derinlere inmeyeceğim. Ancak kişilik, zeka ve davranış gelişim süreçlerinin 3-6 yaş arasında çok hızlı geliştiğini, 7-20 yaş arasında çok hızlı büyüdüğünü, 20 yaşından sonra kazanımlar ile birlikte kreatif olabilen zekanın, düşünme ve hızlı reaksiyonlarla sorgulayarak, olaylara farklı açılardan bakarak, karşılaşılan problemlerin yöntemini değiştirerek, gözlemleyip araştırarak çözüm yollarına ulaşan zekanın çok büyük işler yapabildiğini yaşananlarla bilmekte, gelişim psikolojisi net şekilde ispatlamaktadır.

Çoklu zeka kuramları harekete geçirildiğinde, üst zeka soyundan gelmeyen bir çocuğun zekasına çok katkı kazandıracağımız gibi, ilgilenilenilmediğinde çocuk dahi soydan gelse bile maalesef çok büyük zeka kaybına uğrayacaktır. Üçüncü kuşaklarda, vahim bir zeka çöküntüsü başlatacaktır. “Beyni körelten, günlük alışkanlıklar; University College London'dan yapılan bir araştırma, navigasyon kullanımının, beynin kendini yönlendirme yeteneği ile ilgili bir bölgesi olan hipokampusun ve planlama, karar verme ve sorunların çözümünden sorumlu olan prefrontal korteksin işlevlerini azalttığını göstermiştir.” Örnekte de görüldüğü gibi, bilişim ve ebeveyn desteği elbette yararlıdır. Ancak, çocukluktan itibaren sorumluluklara dokunulduğunda veya düşünme yetileri ellerinden alındığında, beyin küçülmekte ve yitilerini kaybetmektedir. 

BEYNİNİZE ve ÇOCUKLARINIZIN BEYNİNE MEYDAN OKUYUN:
* Her şeyi olduğu gibi yapmaya çalışmayın.
* Her zaman aynı yoldan gitmeyin.
* Farklı kitaplar okuyun.
* Ve yeni şeyler öğrenin. Yeni şeyler öğrenmenin oluşturduğu beyin bağlantılarının Alzheimer'ı önlediği gösterilmiştir.
* Listeler hazırlayın.
* 8 ila 10 telefon numarasını hafızaya kaydedin. Eşinizin, çocuklarınızın, anne babanızın, kardeşlerinizin numarasını ezberlemeye çalışın. Navigasyon kullanmamaya çalışın. 
* Göreceğiniz gibi, beyninizi çalıştırmak uyarıcı ve eğlenceli olabilir. Ve onu genç tutmak için temelde iki şeye ihtiyacınız olduğunu unutmayın: Çeşitlilik ve merak. 

21. Yüzyılda, “Z” kuşağı, çocuklar veya gençlerden şikayet ediyoruz ya!  Aslında, kendimizden, kendi eksiklerimizden ve bıraktığımız eserlerden şikayet ediyoruz. Aynı anda bir kaç işi yapabilme yeteneğindeki çocukları, okulda ve ailede aşağılayarak bizim gibi sade veya sıradan olmalarını istiyoruz. Müdür, öğretmen, rehber öğretmen, psikolog, ebeveynler, ailedeki diğerleri ve suskun çocukların aileleri öyle istiyor. Sosyal ve çoklu zekası yüksek çocuklar ile ailesinden veya öğretmeninden destek alan çocuklar kendilerini kurtarırken, milyonlarca çocuk kayıp kuşak olarak literatüre geçiyor. Ne acıdır Kİ, sadece kuşaklar yargılanıyor. Ailelerin, okulların ve öğretmenlerin çoğunun melek görüntülü, zeka katili olduğunu unutuyor ve sorgulamıyoruz bile.

Peki neler oluyor? İşte şu anda dünyada ve bizde olanlar oluyor. Özellikle bizde ve Ortadoğu’da yarınlarımızı tehdit eden kötülükler oluyor ve daha kötülükler olacaktır. Yine yapılan araştırmalarda, biraz önce zeka ve yaş gurupları İçin yazmaya çalıştıklarımın gerçekleri oryaya çıkıyor.

Kötülükleri, kötülük yapanları, vicdansızları, yalancıları, zalimleri, oyunları, entrikaları kimler fark eder. Elbette; zeki ve uyanık insanlar. Bizim toplumumuzun zeka seviyesi ve uyanıklığı hangi derecede? 15 yaşında olup, en üst düzeyde ve 50- 60 yaşındaki sosyal zekalı ve uyanık bir insandan çok fark edebilen zeki ve dahiler olduğu gibi, 50-60 yaşında olup, 6-10 yaşındaki çocuğun zekası ve uyanıklığına yani farkındalığına sahip o kadar çok insanımız varmış ki... 

• Açıkçası zeka yaşı ortalamamız, on bir ve on üç yaşındaymış. 

Adına ne dersek diyelim, gerçekler ortada ve araştırma gerçek. Çünkü, hiç bir şeyin, Ortadoğu’daki oyunların farkında olmadığımız gibi, oyuncuların da biz olduğumuzu fark edemiyoruz. 

- Çözüm mü? 
Cevap: Aşağıdaki fotoğraf ve Afrika gerçeğinde. 

- Afrikada hayat normale dönecek mi? 
Cevap: Hiç bir zaman! 

Bekle, sus ve ergenliğe devam et, ardından da her şeyi bildiğini zannet ve çok bilmiş ol: amca-teyze-abla-kardeş-komşu. 

Az kaldı. 

Selamlar…