1. YAZARLAR

  2. Murat YAZAN

  3. Katilini doğurup büyütmek
Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Katilini doğurup büyütmek

A+A-

            Bağcılar’da bir facia yaşandı. Madde bağımlısı olduğu iddia edilen biri annesinin kafasını kesip sokağa attı, ardından evi ateşe verdi.

            Zanlının psikolojik sorunları olduğu ve defalarca ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde yattığı, en son bir ay önce taburcu olduğu valilik tarafından açıklanmış.

            Bu yazının konusu; ailenin bu çocuğu yetiştirirken yaptığı hatalar olmayacak. Felaket ailelerden pırlanta gibi çocuklar çıktığına defalarca şahit oldum. Yazının iki odağı var. Birincisi; ülkede neden yeterince ruh ve sinir hastalıkları hastanesi yok, ikincisi; bu uyuşturucular neden ve nasıl kolayca satılabiliyor?

            Uygulanan sağlık politikası, tıpkı eğitim politikası gibi çarpık ve yanlış. Ruh ve sinir hastalığı hastaneleri de sağlık sisteminin bir parçası. Ruh ve sinir hastalıkları diğer hastalıklara benzemez. İlaç verip serum bağlayarak rutin iyileşme sürecini bekleyemezsiniz. Gelen her hasta ilaçlara farklı yanıtlar verir. İş ilaçla da bitmez, yetkin psikologlar ve psikiyatrlarla seanslar yapılması gerekir. Buna rağmen iyileşme (özellikle bağımlılık sorunlarında) sınırlıdır. Hasta eski sosyal çevresine dönüp önceden yaşadığı hayatı tekrar yaşamaya başlayınca kısa sürede hasta haline döner. Üstelik de “patlama” yaşayarak! Bu sağlık hizmeti ülkede sınırlı sayıda ruh ve sinir hastalığı üzerine uzmanlaşmış hastaneler olduğu için yeterince verilemez. Bu tür hastalar devlete bağlı kurumlarda en fazla bir ay yatar, sırada bekleyenler çok olduğu için zamanından önce çıkartılıp kendilerini bağımlıya dönüştüren ortama bırakılırlar.

            Bağımlılık sorunlarında ne Amatem ne de Yedam yeterli kurumlar değiller. Bir takım telefon hatları var ancak bağımlılık tedavisi telefondan olmaz. Mevcut sistemde uzmanların çalıştığı özel kurumlar var ancak bir bağımlının burada aylarca sürecek tedavisini karşılamak için neredeyse bir servet ödenmesi gerekiyor. Bu ülkede böyle faturaları ödeyecek aile sayısı sınırlı olduğu için insanlar devlet kurumlarına başvuruyor, orada gayretle çalışan uzmanlar zaman yetersizliği nedeniyle hedefledikleri tedaviyi uygulayamıyorlar. Bağımlılık ve psikolojik sorunlar birbirini tetikler. Çoğu zaman biri yüzünden diğeri oluşur ya da ikisi aynı anda var olur.

            Sorunun ikinci ve daha can yakıcı kısmı uyuşturucuya ulaşımın son derece kolay olması. Sentetik uyuşturucu hapları (hiçbir maddeyi adıyla ya da etken maddesiyle zikretmeyeceğim. Merak uyandırmak istemiyorum) okul önlerinde, sokaklarda çok ucuza satılıyor. İktisatta bir malın ucuz olmasının tek yolu, piyasada bolca bulunmasıdır. Dışarıdan mı geliyor yoksa burada mı üretiliyor bilmiyorum ama bilmesi gereken İçişleri Bakanı Soylu. İnternette video sitelerine girdiğinizde açılan kamyon kasalarından sokağa fışkıran insanlar görürsünüz. Ceplerinde ya da sırt çantalarında ne olduğunu sadece kendileri bilirler. Ülkeye İran üzerinden elini kolunu sallaya sallaya giren Afganlılar olduğunu görüyoruz. Afganistan dünyada uyuşturucu üretiminde önemli merkezlerinden biri ve Türkiye’ye ulaşan uyuşturucular Ortadoğu üzerinden giriyor. Bu da sadece bir göçmen sorunuyla değil, bir uyuşturucu sorunuyla da karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. “Bize oy versinler” kaygısıyla mıdır bilinmez, ülkeye kolayca sokulup vatandaşlık verilenlerin bazılarının yanlarında ne getirdiklerini bilmiyorum. İçişleri Bakanının bildiğini de sanmıyorum. Bu insanlar şirketler, işletmeler kuruyorlar. Aralarında kopup geldikleri coğrafyayla bağlarını koruyan, oradan uyuşturucu getirenler olup olmadığını da bilmiyorum. Bilmesi gereken ben değilim zaten. Atanmış İçişleri Bakanı bilmek durumda. İşi bu! Uzun zamandır bazı Güney Amerika ülkeleri Türkiye’ye gelmek üzere hazırlanmış konteynerlerde uyuşturucu yakalıyorlar.

            Bazı insanlar zaman zaman yoğun bir günün ardından sonra rahatlamak ve keyif almak için içki ya da sigaraya başvururlar (her ikisi de sağlığa zararlıdır). Cumhurbaşkanı ekonomik zorluğa düşünce ideolojisinin reklamını yapmak istercesine kullanımı yasal olan içki ve sigaraya zam yapar, meydanlarda da “kuruya (sigara) suluya (alkollü içki) zam yapıyoruz hala alıyorlar” diyerek kendi taraftarlarına reklamını yapar. Kimse kendisine “yasal olana zam yapıyorsun ama yasadışı olanlar nasıl bu kadar ucuz ve yaygın?” diye sormaz.

            Toplumların sevseniz de sevmeseniz de bazı alışkanlıkları vardır. Ve bizimki gibi basınç altında olan toplumların emniyet supapları olmak zorundadır. Ekonomik sorunlar yaşayan topluluklarda bireyler rahatlama yolları ararlar. Varlıklı olanlar bu ihtiyaçlarını kolayca giderir, yoksul olanlara merdiven altı alkollü içkiler ve ucuz haplar düşer. Yüzlerce insan kaçak içkiden ölür, sentetik hapları alanlar ölmekten beter olur.

            Bağcılar faciasına anlaşılması için dolambaçlı yollardan geliyorum ama aslında her yol oraya çıkıyor

            Sentetik uyuşturucular hızlı bağımlılık yapar ve gerek beyinde gerekse sinir sisteminde geri dönülmez hasarlara neden olurlar. Birkaç kullanımdan sonra prefrontal korteks (Bizi vahşi hayvanlardan ayıran beyin katmanı. Akıl yürütme, muhakeme, çalışma, organizasyon yetenekleri) büyük hasar görür. Kullanımın devamında beynin bu kısmı kullanılamaz hale gelir. Sentetik uyuşturucular halüsinasyonlara ( gerçekte olmayan şeylerin görülmesi) neden olur. Kullanıcı aile fertlerini, yakınlarını ve arkadaşlarını tanımaz. Onları canavar, cin, şeytan ya da zihninde olumsuz her ne yüklüyse onlara benzetmeye başlar ve saldırır. Güç beynin ilkel refleks gösteren “amigdala” bölümüne geçmiştir.

            “Çocuğumun madde kullanıp kullanmadığını nereden anlarım?” sıkça sorulan bir konu.  Çocuklarınızla iletişimi her zaman açık tutun. Onlarla kaliteli zamanlar geçirin. Özel alanlarına (odaları, tuttukları günlükler vs.) girmeyin ama gözünüz üzerlerinde olsun. Uyku saatlerindeki değişimleri, aileyle geçirdiği zamanı azaltıp odasına kapanmasını gözleyin. Sınıf öğretmeniyle mutlaka iletişim içinde olun. Bir öğrencinin ders notları düşüyorsa, arkadaş grubunu değiştirdiyse, harçlığı yetmeyip anneden para istiyorsa, kıyafeti ve görünüşünde radikal değişiklikler yapıyorsa soru işaretleri oluşmalı. Nedeni büyük bir aşk da, madde bağımlılığı da olabilir.

            Bir insanın annesinin kafasını kesip balkondan yola atması kabul edilir bir şey değil. Büyük ihtimalle anti sosyal kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu tanısı konacak, müebbet yiyecek.
            Devleti yöneten ve hatalı politikalar yürüten anlayış böyle devam ederse birçok anne kendi katilini doğurup büyütecek ve ölenle öldüren ülke tarihine istatistik olarak geçecek!   

               

 

           

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum