Kerbela
Kerbela, Allah aşkına teslim olmuş, içinde yaşantımızı sorgulayacağımız, yön vereceğimiz, ibret alacağımız, yazan ve okuyan için, anlatan ve anlayan için, saltanata ve devrin karanlık güçlerine, zalimlerine asla biat etmeden huzuru mahşere kadar sürecek olan, emsalsiz bir direnişin ve çığlığın sembolüdür.
Anlatmak için kelimelerimizin kifayetsiz kaldığı, derin ahlaki ve vicdani bir ders almamız gereken bu olay, can pahasına bedel ödeyerek hür olmanın aynı zamanda sabırla Allah'a teslimiyetin destanıdır.
"Kanımla yükselecekse, ceddim Muhammed'in dini, ey kılıçlar doğrayın beni alın bedenimi" diye haykıran, nesli Muhammed, Hz İmam Hüseyin Bin Ali'nin, nefsini İslam davasını saltanata teslim etmiş, vicdanı çürümüş, mideleri haram ile dolmuş, kin ve kibir duygusundan akılları tutulmuş, gözünü makam, güç ve hırs bürümüş, tarih sayfalarını en acı ve utanç dolu izlerle doldurmuş, bahtsız zalimlere karşı, hilafeti, sadece Allah davasına hizmet olarak muhafaza etmek adına, zalimin zulmü ve gücü karşısında sadece gerçekleri, hak ve hakikatı savunması için, kendisini ve 6 aylık kundaktaki süt emen bebeğine varıncaya kadar bütün ailesini şehit vererek, İslam davasına, asırlar sürecek bir misyon yüklemiştir.
Rıza-ı ilahi davasına koşturmak ve yaşatmak için, amel etmek için "Birileri şahit, birileri şehit olacak" diyerek ve şehit olacağını bilerek, Ehlibeyt ailesini, yanına alarak, dünya malına tapan ve köle olanlara karşı giden, Hz.İmam Hüseyin’in hayatı ve cesur mücadelesini kıyamet gününe kadar, samimiyetle, güçlü duygularla, içtenlikle, örnek alacağımız, hakkaniyetle savunacağımız, gözyaşlarımızla ruhumuzu temizleyeceğimiz arıtacağımız, Ehli Beyt mektebidir.
Bir tarafta hilafeti Allah için, dini mübine, islama hizmet etmek, tekrar cahiliyet dönemine dönmeyi her daim engellemek için, herşeyini ortaya koyan ehli beyt, diğer tarafta ise, kendi yakınlarına, taraflarına rahat ve elit bir hayat ve güç sağlamak için kutsal ve şerefli halifelik vazifesini kullanarak, bu uğurda peygamber torunu kanı döken katil bahtsızlar.
Bu olayların muhakemesini, en vicdani duygularımızla iyi analiz yapıp anlamamız gerekiyor.
Bugün de günümüzde bir haksızlık, bir Kerbela yaşandığında acaba gerçekten tavrımız ne olacaktır?
Cesurca hak ve haklıdan yana mı? Yoksa saltanat makam düşkünü güçlülerden yana mı, olacağız?
Kerbela'yı dinleyip öğrenip, ebedi hayat için bir gayesi olmayan, hak davası için harekete geçmeyen günü birlik şahsi ve nefsi arzu ve istekler için bize verilen yaşam süresini dolduran, bu vakitleri acımasızca değersiz ve kalıcı olmayan, faydasız işler ve uğraşlar için harcayan bir toplum olduk maalesef.
Halbuki ve gerçek şudur ki, ilim amel içindir ve tabii ki o amelin en kıymetlisi en makbulü de, Allah davası için mübarek kanlarını feda eden İmam'ı Hüseyinler'e benzemektir. Bu şerefli ve cesur insanların ayak izlerini takip etmektir.
Ehli beyt'e muhabbet, hürmet imanın parçasıdır ve bizim de vazifemizdir. Makam için her yolu mübah gören, dünya zevk sefasına ve şeytana teslim olmuş, Allah davasını, saltanat ve güçlü olmak için, kendisine maske edinenlerden ve sadece Yezid'e düşman olmak değil, o saltanat düşkünü zihniyetlere meyl etmekten rabbim bizi korusun ve kurtarsın.
İmam'ı Hüseyin gibi, hak yolunda, yüreklerimizin sadece iman ateşiyle yanmasını rabbim biz aciz kullarına nasip etsin. "Ne zaman bir bardak soğuk su içerseniz beni hatırlayın" Bu sözün, şerefli sahibini her daim hatırlamak dileğiyle, muharrem ayımız, oruç ve ibadetlerimizin kabul olması temennisiyle, rahmet olsun, selam olsun, İmam'ı Hüseyin ve tüm şerefli Kerbela şehitlerine.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.