Kıbrıslı Türkler'i rencide etmek!
1960'lı yıllardan bu tarafa diken üstünde yaşayan Kıbrıs Türkleri, 1974 yılında yapılan Barış Harekatı ile huzur bulacaklarını umarak geçmişte yaşadıkları bütün acıları kalplerine gömdüler. Barış harekatı onların özgürlüklerine kavuşması, Rumların boyunduruğundan kurtuluşu idi. Maalesef Türkiye'nin Kıbrıs Türkleri'ne bakış açısı büyük umutlar beslediği Türkiye'nin Kıbrıs Türkü'ne yaklaşımı nedeniyle sükutu hayale uğradı. Türkiye onların seslerine kulak vermedi. Öncelikle Türkiye’den gönderilen göçmenler veya bir şekilde Türkiye’den gidenlerin bir kısmı Kıbrıs Türkleri'nin kimyasını bozdu. Türkiye’den gidenlere karşı ‘’istemezük’’ feryatları yükseldi. Bu genellemeyi yaparken 1988’de Kıbrıs'a yaptığım bir gezimde yerel halktan dinlediklerimi aldığım notlarıma dayanarak yazıyorum.
Aradan 14 sene gibi bir süreç geçmiş, Türkiye Kıbrıs Türklerine bekledikleri güveni verememişti. İngiliz mandasından kalma kurumlar ve yasaların izleri hala devam ediyordu. Örneğin trafik soldan işliyordu. Kıbrıs Türk kesimi polisinin elinde silah yoktu sadece cop vardı. Binalar savaşta hasar görmüş vaziyette idi. Narenciye bahçeleri bakımsız ve sahipsizdi. Çeşitli sohbetlerim oldu. O günlerin notlarından size özet olarak aktarayım. Esnaf güvenlik medeniyle dükkanlarını erken kapatıyordu. Çünkü Türkiye’den giden bir kısın göçmenler soygun yapıyordu. Saat 5-6 gibi dükkanlar kapanmak zorunda idi. Lefkoşe çarşısı Uzakdoğu malları ile dolu idi. Daha sonraki yıllarda tekrar gittiğimde özellikle Mağusa’da o canlılık gitmiş, dükkanların çoğu kepenk indirmişti. Girne-Lefkoşe-Yeşilyurt-Mağusa’ya gidenler çok sayıda kapalı tesisin var olduğunu görmüşlerdir. Sadece narenciye değerlendirilse Kıbrıs kendine yeterli olacaktır. Bunun yerine yüksek okullar ve kumarhanesi olan oteller açılarak Kıbrıs'ın kendi kendine yeteceği düşünüldü ve sonuçta da başarısız olundu.
AKP iktidarı sonrası Kıbrıs Türkleri'ne Türkiye'nin siyasi bakış açısı değişti. Ve Kıbrıs halkı rencide edilmeye başlandı. Özellikle ‘’Kıbrıs bürokrasisinin maaşını biz veriyoruz’’ söylemi onları çok yaraladı.
Gelelim en son gelişmelere. Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş günü kutlandı. Ne gariptir ki Kıbrıs mücahitleri, kurucularının posterlerine yer verilmedi. Fazıl Küçük’ün, Rauf Denktaş’ın bırakın posterlerinin asılmasını, adları bile anılmadı. Kıbrıs için canlarını vermiş gazilerin, şehitlerin ruhları sızlatıldı. Her taraf Sayın Erdoğan’ın posterleri ile dolu idi. Kutlamadan ziyade Sayın Erdoğan’ın gövde gösterisi idi.
Kıbrıs Halkı Türkiye’den soğumuştur. Bunun ispatı ise Erdoğan taraftarı olan yeni yönetimin, Sayın Erdoğan’ın desteği ve baskısı ile ikinci turda az bir farkla kazanmasıdır.
Kıbrıs halkının rahat bırakılması, Türkiye'nin iç işlerine karışmaması ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne olan vecibelerini yerine getirirken onları rencide etmemesi uyarımız ve dileğimizdir. Eğe adalarının elden gittiği gibi Kıbrıs’ın da elden gitmesi kaçınılmaz olacaktır. Hem de halkın isteği ile...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.