Kırmızı et sorunu ne olacak ?
Bu köşeden sık sık ‘taklit ve tağşiş’ konularını (baharat, bal, süt ürünleri vb.) ve bazı ürünlerdeki her türlü fırsatçılığı (yumurta, muz vb.) aktarıyorum.
Ne kadar inandırıcı olduğumu bilemediğim için bu sefer sırada olan kırmızı et kategorisini benden daha iyi bilen bir uzmanın ağzından aktaracağım ama kendi tespitlerimi ve yorumlarımı da elbette ilave edeceğim.
Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Başkanı Nihat Çelik, ete yüzde 35 zam gerektiğine dair açıklamalara tepki göstererek; "Ette fiyat artışına ihtiyaç yok. Böyle açıklamalar yapanların kimin değirmenine su taşıdığı araştırılmalı. Bütün lobiler birleşmiş, tedarikçi ve satıcılar beraber çalışıp, gıdayı çok yüksek kârlarla satıyorlar." diyen Çelik, yem ile birlikte tüm gıda ürünlerine taban ve tavan fiyat uygulaması istedi. Bazı mezbahalarda karkas ete yüksek tazyikli su sıkılarak ete su katıldığını da iddia eden Çelik, “Bu yolla etin ağırlığı artırılıyor, tadı da kaçıyor. Helale haram katanlara dur denmeli.” diye de devam ediyor.
Başkan Çelik, bir grup gazeteciyle yaptığı bu sohbet toplantısında temel gıda ürünlerinde fahiş kâr hırsının durdurulması için taban ve tavan fiyat belirlenmesi gerektiğini söyledi. Çelik, “Market reyonlarındaki etiketler her gün güncelleniyor. Devletimiz bu fırsatçılara imkan tanımamalı. Çok sayıda firma süt üretiyor, hepsinin içindeki inek sütü ama biri 14 liraya, diğeri 22 liraya, öteki 26 liraya satıyor. Buna müdahale edilmeli. Örneğin 1 kilo tereyağı ortalama 100 liraya satılırken, süzme peynirin nasıl olup da 95 liraya satılabildiğini biri açıklamalı. Gıda komitesi bilimsel olarak üretim maliyetlerini ortaya koyup, market rafındaki satış fiyatıyla karşılaştırmalı. Temel gıda ürünlerinde üreticinin de tüketicinin de kaderi serbest piyasanın eline bırakılmamalı. Ürünün üreticinin elinden çıkan maliyeti ve rafa gidene kadarki maliyetin bir tablosu çıkarılmalı. Tabloya göre kâr payı incelenmeli. Örneğin, yüzde 50 kâr payı yerine yüzde 250 yazan markete cezai işlem yapılmalı.” (Kaynak: Hürriyet)
Bu sözleri kimin söylediği çok önemlidir. Son yıllarda bütün gıda kategorilerinde fiyat kaosu olduğunu, araştırmadan alışveriş yapan tüketicinin cebinden yüzde 40-50 daha fazla para çıkacağını söyleyip duruyorum. Değişik market raflarından somut örnekler de veriyorum. Daha geçen hafta üreticiden direkt alıp sattıklarını söyleyen perakendecilerin meyve sebzeyi piyasaya göre yarı fiyata satabileceklerini, “Aracıların olmadığı nasıl anlaşılır ?” başlıklı yazımda açıklamıştım. Ölçüyü kaçıranların döviz bazında bile yurt dışındaki fiyatları aştıklarını ise devamlı açıklıyorum zaten. Benim raf etiketlerinden çıkarttığım sonucu, yetiştiricilerin vekili olan Sayın Nihat Çelik aynen teyit ettiği gibi daha da önemlisi ‘fiyat artışı’nı gerekli görmüyor. Yani her gün tırmanan yumurta fiyatlarına rağmen, hâlâ yumurta üreticileri gibi “zarar ediyoruz” diye şikayet etmiyor. Bu konuyu da birkaç hafta önce “Yumurta üreticisinin bitmeyen şikayeti” başlıklı yazımda gündeme getirmiştim.
Başkan’ın sözlerinden hareketle, bazı kırmızı et ürünlerinin fiyatlarını tanınmış süpermarket etiketlerini yanyana koyarak kıyasladım. Bırakınız marketler arasındaki anlaşılmaz fiyat farklarını, aynı işletmenin iki değişik formatı arasında bile yüzde 50 fiyat fazlalığı izleniyor.
Kuzu pirzola fiyatları, 182,90 lira ile 354,90 lira arasında seyretmektedir. Aynı işletmenin birinci tezgahında 182,90 lira olan kilogram fiyat, ikinci tezgahında 275,90 liradır. Reyondaki kasap şefine, ‘bu 93 liralık farkın bölgeden veya kuzu cinsinden mi kaynaklandığını’ sorduğumda ; “hayır müşteri farkından kaynaklanıyor” cevabını aldım.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi, haftalık periyotlar halinde kombinalar ve kesimhanelerden yağsız dana kesim ve yağsız kuzu karkas fiyatlarını almakta ve yayımlamaktadır. Yukardaki son haftanın fiyat tablosundan da görüleceği üzere bizim perakende etiketler arasındaki büyük farkı haklı gösterecek kadar bölge ve cins farklılığı bulunmadığı anlaşılacaktır.
Kuzu kuşbaşı fiyatları ile devam edelim. 164,95 lira ile 219,90 lira arasında farklı fiyata rastladım.
Değerli parçalardan dana bonfile fiyatları 325,90 lira ile 499,90 lira arasında değişiyor. Buna yer verme sebebim, değerli parçalardan sağlanan yüksek gelirin dana kıyma gibi temel gıdanın fiyatını düşürmeye yetmediğini göstermek içindir. Nitekim dana antrikot fiyatlarında da benzer durum vardır. 219,90 lira ile 349,90 lira arasında çok farklı fiyatlar görülmektedir.
Peki bu durum dana kıymada uygun bir fiyat yapısı yaratabiliyor mu?
Hayır. Kalkülasyon (hesaplama) sonucu neredeyse karkas fiyatına yakın seviyeyi mümkün kılar ama anlaşılan bu çeşitte ayrı bir kâr merkezi gibi görülmüş. Kilogram fiyatı 119,90 lira ile 232,75 lira arasında seyrediyor.
Şimdi sıra geldi, kişibaşı geliri bizim 5 katımız olan Almanya ile et fiyatlarımızı euro bazında kıyaslamaya…
Almanya’da 450 kiloluk bir dananın karkas olarak fiyatı ortalama olarak 4,50 euro ve 4,80 euro (86 TL karşılığı) olarak bizden ucuzdur. (Kaynak: Dünya)
Almanya’da dana kıymanın yağ oranına göre kilosu 5,99 euro ile 7,99 euro arasında değişmektedir. Yani 110 lira ile 147 lira karşılığı olarak yine bizden ucuzlar.
Aynı tezgahlarda dana antrikot kilogram fiyatı 15,50 euro ile 16,26 euro arasında değişmektedir. Bu çeşitte 286 lira ile 300 lira karşılığı değişen fiyatlarıyla ortalama olarak bizden ucuzdur. Listeyi uzatmak mümkündür ama değişen bir şey olmadığı için devam etmenin anlamı yoktur. Ama buradan çıkarılacak sonuçlar vardır.
. Almanya’daki karkas fiyat ile perakende fiyatlar arasındaki makul farka dikkatinizi çekerim. Bizdeki durumla kıyaslamayı da ihmal etmeden…
. Almanya’da aynı fiyat dengesi değişik et çeşitleri arasında da mevcuttur.
. Aynı fiyat dengesi Alman perakendeciler arasında da bulunmaktadır.
. Yani bizdeki sorun sadece euro bazında pahalı olmamız değil, değişik tezgahlarda da ölçünün kaçırılmış olmasıdır.
Sonuç olarak; konunun sağlıkla ilgili kısmı ise en hassas tarafıdır. Vücudun üretmediği ancak en çok ihtiyaç duyduğu ve hayvansal gıdalarda bulunan B12 vitamini kırmızı et tüketmeyen kişilerde en çok yaşanan eksikliktir.
Anemi (kansızlık), nörolojik ve ruhsal bozukluk gibi üç temel sonucu vardır.
(Kaynak: Dr. Muammer Yıldız)
Yukarda satınalma gücü bizden katbekat üstün olan bir ülke tüketicisinin, bize göre daha uygun fiyatlarla bu önemli besin maddesine nasıl kolay ulaştığını göstermeye çalıştım.
Bütün bu sebeplerle sağlıklı nesillerin yetiştirilebilmesi için kırmızı et ticaretinin özel ilgiyi hakettiğini artık kabullenmeliyiz. Ve elbette gerekli olan serbest piyasa düzeninin sınırlarını da gözardı etmeden…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.