Kocaeli: Muhalefeti olmayan şehir
20 yıl önce bizim Âhenk Dergisi için “İzmit: Seveni Olmayan Şehir” yazısını yazmış ve İzmit’ten nemalanan, İzmit’te hane olan, İzmit’in imkânlarıyla ekmeklenen; ticarette ve siyasette bir yerlere gelebilen hatta cenazesi bile İzmit civarındaki mezarlıklara gömülenlerin yarım asır - bir asır önce geldikleri diyarlara tüm sevgilerini ilettiklerinden İzmit’in sevgi bakımından öksüz kaldığını betimlemeye çalışmıştık; başta benim Rize Güneysu kökenli dayıspor olmak üzere...
Başiskele ve Kartepe, İzmit’in nüfus-u muhesebâtından düştüğünden beri yeni ilçeler de bahtsız bedevî; varsa yoksa Trabzon, Rize, Artvin yahut etnisite veya göçülke. Siz onu Kocaeli geneline şâmil edin, durum aynı. 2 milyonluk şu Koca İlin kadr u kıymeti 80 binlik Bayburt kadar bilinmiyor. Doğal güzelliklerini, iklim özelliklerini, baraj-deniz-göl-yayla hususiyetlerini saymıyorum bile... Sanayi de neymiş; de get!
‘Halife’ sözcüğü ile ‘muhalefet’ sözcüğü aynı kökten geliyor. Halife: ardıl temsilci, sorumlu idareci. Hilâfet: yönetişim, tarz-ı idare. Muhalefet: yönetsel karşıt, idarî takibât. Ne diyor Sad 26’da Allah: “Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife / sorumlu olarak görevlendirdik. İnsanlar arasında adaletle hükmet. Keyfi davranma!” Demek ki sorumluluğunu yerine getir(e)meyene, adaletten ayrılanlara, heva ve heveslerine râm olanlara muhalefet şart. Yoksa insanın yeryüzü sorumluluğu / halifeliği ne anlam ifade eder?!
Doç. Ömer Aslan “Halîfe Sözcüğü Bağlamında Kur’ân’da Hilâfet – Muhâlefet
Münasebeti” makalesinde (KSÜ İlahiyat Fak. Der. 29/2017) Âdem ile Havva’nın Bakara 35’deki ‘Ağaca (şecere) yaklaşmayın’ emrine muhalefet etmesini, bir insan olarak halifenin hem hilâfet hem de muhalefet edebilecek bir yapıya sahip olduğu tespitiyle açıklamaktadır. Gel gör ki zamanımızda ne hilâfet eden var ne de muhalefet eden..
Korona kapanmalarında yatan belediyelerimizin tam açılımlı dönemlerde İzmit, Başiskele, Körfez, Gebze ve sair ilçelerde yolları mıncıklayıp mıncıklayıp bırakmasını; boş-beleş işleri halkımızın sükût ikrarından cesaret alarak gerçekleştirmesini, şehir merkezlerinde hatta okul önlerinde ay’ın yeryüzü şekillerinin hükümferma olmasını Hz. Âdem öncesi güdülere mi bağlasak?
Siyasî partilerin il ve ilçe örgütleri iktidar sırası beklemekten başka ne yapar Allah aşkına? Kapının önünü süpürmek olan biten olumsuzlukları halının altına mı üfürmek? Onlarca sendika, onlarca oda var; kaç tanesi hilâfeten muhalif yani sorumluluğu olanlara karşı takipçi? Yüzlerce STK; dernek-ocak-vakıf var ama türküleri tek: ‘Ezberim biçim biçim / Ölürem ezber için’
Güzel kafa! Ya Mehdi gelir kurtarır ya Atatürk’ün ruhaniyeti; ya 2023’ün ilk saat tik-taklarıyla uçuşa geçeriz yahut sayın genel başkan başa geçince memleketi uçurur. ‘Uçun kuşlar uçun’, uçmuyorsa siz uçurun. Olmadı dışarıdan adam gönderirler, bizi adam etmek için. Bakarız sıcak para durumuna; sonra “Amerika’nın adamı”, “Avrupa’nın madamı” deriz.
Muhalefet özgürlüğü anayasal güvence altında olan basın bile tek tip torna atölyesi pozisyonundaysa ört ki ölem. Görece en kötüsü belki de en cafcaflısı hakkı, hakikati haykıranların tek kalmasıdır. Ki bu teklik yek başına torna tekelini dengeler. Zira farklılıklar kutsal, karşıtlıklar varoluşsaldır. Ve hakikat arayışıdır insanın vahiy sonrası yaşamı..
Siz siz olun, bu aykırı seslerin farz-ı kifaye olarak kesilmemesini sağlayın; yoksa yeryüzünün ırmakları kurur, sular çekilir ve siz de kurursunuz yaprak yaprak lâkin hesaptan kurtaramazsınız. Kocaeli’nin muhalif seslerine sahip çıkın. Göreceksiniz ki siteminizle birlikte şehrinize sevginiz artacak. Hey sen; vicdanını rahat bırak!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.