Beşiktaş formasıyla ilk genç takım maçımdı,

Hakem ''bana göre'' aptalca bir karar verince elimle kolumla itiraz etmiştim.

İri yarı göbekli adam koşarak yanıma gelip gürledi,

- Ne diyorsun sen tüyü bozuk, atarım seni...

Öyle kızgın bakıyor ve formamdan tutarak sarsıyordu ki,

korkmuştum, on yedi yaşımın cesareti gık bile diyememişti.

Kocaman hakem dönüp giderken, sonradan hiç unutmayacağım bir sözü benim üzerimden tüm takıma söylemişti bağırarak,

-Bi halt olmadan kokmayın hemen !..

Dünyada en fazla gelir adaletsizliğinin olduğu 57'inci ülkeyiz ama duyduğumuza göre dünyada herkes bizim aşırı büyümemizden tırsıyormuş

Kişi başına düşen gelir bakımından dünyada 59'uncu sırayı işgal ediyoruz ama nazarlı gözlerin de hedefindeyimişiz nedense.

Cari açık veren ülkelerin 7.si olarak borçlanma yoluyla dış ülkelere 63 milyar dolar kaptırmışız.

Almanya tam tersine fazla vererek 257 milyar dolar kazanmış ama yine de bizi kıskanıyormuş.

Okur yazarlık oranı, eğitim durumu, yaşam standartları ve yaşam kalitesi açısından 187 ülke arasında 69. sırada görünüyoruz..

Bir başka deyişle dünyada insanlarına bizden daha iyi yaşam kalitesi sunan tam 68 ülke bulunuyor.

Yani gelişmesek de olurmuş gibi bir durumumuz var ama bir söylentiye göre dünyanın parlayan yıldızıymışız.

Barınma, gelir, iş olanakları, toplumsal yaşam, eğitim, çevre, sağlık, hayattan memnuniyet, güvenlik gibi ölçütlere sahip

"İyi Yaşam Endeksinde'' OECD ülkeleri arasında sonuncuyuz.

Ama dünyanın takdirini kazanmış '' atılım mucizesi '' bu topraklardan ışıldıyormuş.

"Dünya Cinsiyet Eşitliği" araştırmasına göre dünyada 136 ülkeden bu bakımdan 120'incisiymişiz,

Bu durumda kadınları katletmeye, dövmeye, ezmeye devam edebileceğimiz 16 sıra daha var gibi görünüyor.

Dünyada ekonomik özgürlük bakımından 64'üncü sıradayız ama bizi yönetenler dünya yatırımcılarının gözdesi olarak görüldüğümüzü söylemeye devam ediyorlar.

Basın özgürlüğü bakımından dünyada 180 ülke arasında 154'üncü sırada diye rapor yazıyorlar ama bizdeki gazetecilerin hepsi terör suçundan içerideler diye aldırmıyormuşuz.

Ekonomistler aşırı daralmadan, Dövizin fırlamasından, Resesyondan, Stagflasyondan, Stagnasyondan,

Devalüasyondan bahseder olmuşlar ama sorumlu bakanın dediğine göre, ekonomimiz fevkaladenin fevkindeymiş.

Tahıldan, fasulyeye, samana kadar dışardan alıyoruz ama tarımda Avrupa da ilk sıraya yerleşmişiz.

liste uzayıp gidiyor.

Avrupa, aleni şekilde bıktık sizden demeye getirip, söz verdiği serbest dolaşım hakkını da, mültecileri tutma parasını da vermiyor.

Hiç birir eyyy heyyy nidalarımızdan ürpermiyor bile artık.

Abd ve güvendiğimiz Rusya, can düşmanımız teröristlere burnumuzun dibinde Tank, top, roket verip durdu.

llk yapmamız gerekeni sonunda yapıp oralara gidiyoruz, o da izinle, bir yere kadar.

Şuraya da gideceğiz diyoruz, Sana hava sahası açıp destek veren  Rusya bile, - yeter burada kal artık, diye parmak sallıyor.

Amerika'ya,

- Sıkıysa Rusya'ya atarlan...dedikten üç gün sonra Rusya'nın karşı safına geçip Amerikan operasyonunu onaylıyoruz.

Tenis topu gibi bir oraya, bir buraya şutlanıyoruz.

Pokerde büyükler masasında oynuyorsan amatör blöfler işe yaramayacaktır.

Masadaki herkes oynamasını iyi biliyor !..

Ciddiye almıyorlar, itibar falan zaten nanay, ağırlığımız uzay geometrisiyle ölçülür hafiflikte.

Bizden habersiz kuş uçmaz dediğimiz orta doğu da haberdar olduğumuz karga bile kalmadı.

Zamansız eforların eğitimsizliğe, deneyimsizliğe dayalı aşırı güven ve kibrin, olgunlaşmamış devlet adamlığının faturası kabarık oluyor.

Ne yapmalıydık o zaman.

Valla ben çocukken öğrenmiştim,

Kocaman hakem, benim üzerimden hepimize söylemişti.