Korktuğumuz başımıza gelebilir...
Siyaset bütün insanları mutlu etmek,yaşam koşullarını daha fazla güzelleştirmek için yapılması gereken kutsal bir görevdir aslında.Fakat maalesef ülkemizde siyaset aile bireylerine ve yandaşlarına rant dağıtma aracına dönüştüğü için, siyasete kirli gözüyle bakılıyor öyle olunca çözüm üretebilecek kaliteli insanlar siyasete girmiyor seviye düşüyor. Seviye düştükçe başarılı insanlar gelmiyor bir kısır döngü devam ediyor.şunu unutmamak gerekir ki ülkemizdeki sorunlar çözülecekse siyasetle çözülecek. İyi bir insan gelsin bizi kurtarsın öyle bir durum yok.bizler hep beraber kendimizi kurtaracağız. Bununda yolu siyasetten geçiyor.nitelikli insanların siyasette olmaları şart.tabii istediğin kadar nitelikli ol.sorunları gerçekten çözecek projelerin olsun.iktidar olamazsan projelerini hayata geçiremezsin. Halka rağmen siyaset yapılmaz .halktan iktidara gelmeni sağlayacak oyu alman lazım. Fakat bunu herkese mavi boncuk dağıtarak,halk dalkavukluğu yaparak başaramazsın.sen kendi fikirlerini,projelerini anlatarak halkı inandırarak yanına alacaksın. En çok oy alan partiyi taklit ederek değil.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Ayasofya'nın müze olarak değilde sadece cami olarak kullanılması konusunda “yapsınlar bizim için hiçbir sakıncası yok “ dedi.karar Meclis'ten geçince de "Bizim bu konuya karşı çıkacağımızı zannediyorlardı, onları şaşırttık” dedi. Allah şaşırtmasın böyle bir gerekçe ile siyaset oluşturulur mu? Madem şaşırtacağız,zaten dillendirmeye başladılar, hilafete de itiraz etmeyelim, iyice şaşırsınlar.hatta teklifi CHP versin akılları başlarından gitsin belki bütün AKP'liler CHP'ye oy verir.
Öte yandan sayın Muharrem İnce “Ayasofya ile ilgili kararı biz veririz diğer ülkeler bizim işimize karışamaz,davet gelirse de namaza giderim “ dedi.sanki 1934'de Ayasofya'nın müze olma kararını İngiltere ve Yunanistan almış.sayın Kılıçdaroğlu, sayın İnce sizler Atatürk'ün kurduğu CHP'nin genel başkanlığı için yarışıyorsunuz. AKP seçmenine yaranma yarışında değilsiniz. AKP seçmeni dağılıyor onların gözüne gireriz diye düşünmeyin.böyle yaparak kimsenin gözüne giremezsiniz ama size oy vermiş milyonlarca insanın gönüllerinden düşersiniz.
Şimdi düşünelim, Ayasofya'nın müze değilde cami olarak kullanılmasında ülkemize ne yarar sağlayacak? Camilerimiz tıklım,tıklım dolu namaz kılacak yer yokta namaz kılacaqk yermi acılacak? Allah rızası için bir tane yarar bulalım. Yokki bulamayız.peki sakıncaları ne? Ayasofyanın müze olması kararını alanlar kimler?Atatürk ve arkadaşları.o Atatürk ki Çanakalede savaştığı,ülkemizi işgal etmek için gelip hayatını kaybedenlerin annelerine “uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, göz yaşlarınızı dindiriniz,evlatlarınız bizim bağrımızdadır.huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır, onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır “ diyebilen bütün dünyanın saygısını kazanmış bir hoş görü abidesi.ayasofyanın müze oluşu semboliktir ama Türkiye cumhuriyetine,bütün insanlığa,bütün kültürlere ve bütün dinlere saygılı çağdaş bir dünya ülkesi statüsü kazanmasını sağlamıştır.şimdi iktidar muhalefet hep beraber bağnaz bir Ortadoğu din devleti algısını yarattık çok şükür.bakanlarımızın turist gelsin diye ikna etmek için dünya turuna çıkmalarını, ayasofyanın gelirlerinin yedi seneliğine satılmış olduğu konularını gündeme getirmeye gerek bile yok. Metreyi ,teraziyi alalım her açıdan ölçelim tartalım.1934 tede 2020 dede ayasofyanın müze olması cami olmasından daha faydalı.
Eğer bügün Ayasaofya ile ilgili kararları İngilizler , Yunanlılar değilde biz alabiliyorsak bunu atatürke borçluyuz.bu gerçeği hiç kimse inkar edemez.bütün bunları kavga etmeden, sesini yükseltmeden halkımıza anlatmak çokmu zor?bu olayda sesinizi yükseltmeniz gerekmiyor olabilir fakat sesinizi yükseltmeniz gereken olaylardada sessiz kaldınız. Devletimizin onuru ayaklar altına alındı, ne demek 500 milyon dolarlık ucak hibe almak,milyonlarca insanımızı demokratik yollarla örgtütleyip bunu önleyemediniz karşılığında tank palet fabrikamız katara verildi.engel oluruz dediniz,sözünüz havada kaldı,milyonlarca insan fabrikanın önünde onur nöbeti tutardı. 50 milyon dolarlık yatırım yapacaklarmış , fabrikanınönünde 500 milyon toplanır fabrikanın devri engellenirdi.iktidarın istediği kararları almayan hakimler soruşturma geçiriyor sürülüyor,gerçekleri yazan gazeteçiler hapse atılıyor, gerçekleri söyleyen televizyonlar karartılıyor,barolar bölünüyor gerçek sanatçılar hukuk eliyle susturulmaya çalışılıyor.yasalar anayasa çiğneniyor.normal demokrasilerde böyle bir şey olsa yer yerinden oynar.iktidar seçimle geldiği için her şeyi keyfine göre yapaçağını zannediyor.kendi gibi düşünmiyenleri vatan hayini terörist ilan ediyor.kimse bir şey yapmıyor.bu nereye kadar devam eder.
Anlaşılan o ki muhalefet partileri halkın olayları protesto etmesinden ,sokağa çıkmasından korkuyor. Böyle bir şey olursa iktidar polisle askerle müdahale eder olayları şiddetle bastırır arkasından sıkı yönetim ilan edip beş on sene seçim yapmadan ülkeyi yönetebilir.evet böyle bir olasılık var. İktidar seçimle gitmeyi düşünmüyor gibi.seçimi düşünen iktidar toplumun bütün kesimleriile aynı anda kavga edermi.kıdem tazmınatı üzerinden işçilerle kavgalı,bölme parçalama projesi üzerinden avukatlarla kavgalı,doktorlarla kavgalı türk tabibler birliğini tanımıyor,gerçek gazeteçi,televizyoncularla kavgalı gerçek sanatçılarla kavgalı kendisi gibi düşünmiyen herkes vatan hayini terörist. Şu anda sadeçe dini cemaatleri ve aşırı dincileri yanında tutmaya çalışıyor. Çünkü kendileride görüyor,seçmen artık Akp den umudunu kesti. O yüzden daha bir yıl evvel önce şu sultanAhmetçamiini doldurun sonra Ayasofya deyin dediği guruplara şirin gözükmek zorunda hissediyor kendini.iktidar metal yorgunluğundan tükenmişlik sendromu yaşarken üstüne iktidarı kaybetme korkusuda eklenince artı yönetebilme yetisini kaybetti.içerde ve dışarıda konuşabileçek kimsesi kalmayan iktidarın çözüm üretmesi mümkün değil.ülkenin normal seçim tarihine kadar dayanmasıda mümkün değil.seçimler erkene alınırsa cumhurbaşka nı aday olabilir,zamanında yapılırsa aday olamaz deniyor. AKP iktidarının değişebilmesi için cumhurbaşkanının aday olamamasından medet umanlar varsa onlar lütfen siyaseti bıraksınlar.cumhurbaşkanı her koşulda aday olmalı, nasıl halkın oyları ile iktidar olduysa yine halkın oylarıyla iktidardan gitmeli,iktidardakiler iktidarlarını kaybetmemek için her şeyi yapabileceklerini gösterdiler. Haksızlıklarla nasıl mücadele edeceğiz, hukukla, peki hukuk kuşatılmışsa? Geldiğimiz bu noktadan sonra muhalefetin görevi, demokratik yollarla halkı örgütleyip,seçimle işbaşına gelmenin memleketin sahibi olduğun anlamına gelmediğini haksız hukuksuz kararların uygulanamayacağını ilan etmek,seçimle gelen iktidarın seçimle gideceğinin yol haritasını oluşturmak ve halkı ikna etmek olmalıdır. Muhalefet bunu yapamazsa işte o zaman korktuğumuz başımıza gelebilir, pandeminin yarattığı olumsuz koşullarla iyice bunalan halkımızın en ufak bir kıvılcımda, basit bir provakasyonda ne yapacağını kimse bilemez.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.