Kurallar uygulanırsa
Amerika seyahatimde görüp beğendiğim iyi ve güzel şeyleri bize örnek olması için paylaşıyorum.
Mesela ABD’de trafik kurallarına uyulmasının kazaları ve trafik sıkışıklığını ne kadar azaltabildiğini çıplak gözle bile görebildim.
Orta Batı denilen (aslında orta kuzey konumundaki) eyaletlerde hemen hergün otomobille yaptığımız gezilerde trafiğin işleyişi ile alakalı bazı temel kuralları öğrendim.
Öncelikle ABD’de toplu ulaşımın yok denecek kadar az olduğunu, sadece metropol merkezlerinde ve kısıtlı miktarda olduğunu hatırlatalım. Bu yüzden herkesin otomobili olmak zorunda. ABD’de 1000 kişiye düşen motorlu araç sayısı 816’dır. (Türkiye’de ise 251)
Bu bakımdan kara trafiğinin akıcı olması ve trafik kazalarının azaltılması çok önemli. Buralarda alternatif yolların çokluğu ve kuralların titiz uygulanmasıyla bu iki konuda başarılı sonuçlar alınmış.
* * *
KAVŞAKLARDA TRAFİK DÜZENİ
ABD’de trafik ışıklarının olduğu, genellikle çok şeritli yolların birleştiği kavşaklara daha yüzlerce metre kala (hatta 1 mil kala) sağa ve sola dönecekler için sağ ve solda şeritler ayrılmış olup, dönecekleri yöne göre mutlaka bu şeritlere geçişler sağlanıyor. Karşı yola geçecek olanlar ise orta şeritlerde kalmak zorunda.
Böylece kendilerine kırmızı ışık yandığında sağa veya sola dönecek araçların karşıya geçecek olanların önünde trafiği tıkaması önlenmiş oluyor. Aynı şekilde kendilerine kırmızı ışık yandığında karşıya geçmeyi bekleyen araçların sağa veya sola dönecek araçlara engel oluşturması da önleniyor.
Bizde olduğu gibi tam ışıklarda son anda karar verip yön değiştirmek söz konusu değil.
Trafiğin çok yoğun olmadığı kavşaklarda ise trafik ışıklarının fayda yerine zarar verdiğini tespit etmişler. İster bir, ister ikişer veya dörder şeritli 4 yolun kavuştuğu böyle yerlerde kesin uygulanan bir kural var.
Bu kurala göre, kavşağa hangi yönden gelirse gelsin bütün araçlar “stop” levhasıyla karşılaşıyorlar ve mutlaka duruyorlar. Yani aracın km ibresi sıfırı görüyor. Kavşağa gelen her araç kendinden önce gelen araçların geliş sırasını da gözetiyor. İlk gelen yoluna devam ediyor. Sonra diğer yoldan gelen ikinci, sonra öteki yoldan gelen üçüncü araç geliş sırasına göre yoluna devam ediyor. Bu şekilde oldukça akıcı geçişler sağlanarak trafikte bekleme zamanı en aza indirilmiş oluyor.
“Benim önümdeki araç geçerken hemen arkasından ben de geçeyim” diye sırasını beklemeden geçip “uyanıklık yapana” rastlamadım.
Bu kural dönel kavşaklarda şu şekilde uygulanıyor: Dönel kavşağa hangi yönden gelirse gelsin araçlar geliş sırasına göre sırasıyla girip istediği çıkıştan çıkıyor.
Bu kadar basit birkaç trafik kuralının uygulandığı zaman ne kadar olumlu sonuçlar verdiğini gördüğüm için “bunlar bizde de uygulansa” diye düşündüm. Ama bizde kuralları çiğnemenin yaygınlığını ve “uyanıklık” sayıldığını düşününce bu temennimin boş bir umut olduğu kanaatine vardım.
* * *
TRAFİKTE YAYA ÖNCELİĞİ
Ülkemizde temel trafik kurallarının dahi uygulanamayacağına dair karamsarlığımın sebepleri çok. Mesela son yıllarda İçişleri Bakanlığının bizde de uygulamaya çalıştığı trafikte yaya önceliği kuralı hala işlerlik kazanamadı.
Önce 2018 yılında Karayolları Trafik Kanununa bir madde eklendi. “Araç sürücüleri yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yaya varsa durarak ilk geçiş hakkını onlara vermek zorunda olacak” kuralı getirildi.
Sonra 2019’da yaya öncelikli trafik için bir kampanya başlatıldı. Kampanyayı başlatan İçişleri Bakanı Soylu “eski köye yeni adet getirmeye çalıştıklarını” söylemişti. Nedense yeni adet eski köye bir türlü gelemedi.
Diğer birçok medeni ülke gibi, ABD’de yayalar yol kenarında görüldüğünde, yayanın yola adım atabileceği ihtimali belirir belirmez, metrelerce uzaktan gelen araçlar duruyor ve yaya karşıya güvenli bir şekilde geçinceye kadar hareket etmiyor. Burada trafik ışığı olsa da olmasa da yaya geçinceye kadar araçlar mutlaka duruyor. Yayanın geçmemesi veya bir an evvel geçmesini temin etmek için korna çalan, laf atan bir tek şoför görmedim.
* * *
KURALLAR HERKESE UYGULANMALI
Kurallar önemlidir fakat kuralların uygulanması daha da önemlidir. Bunu sağlamak için gösterişli kampanyalar yapmak yeterli olmuyor.
Kuralların yöneticilere, güçlülere, zenginlere ve kanaat önderi diye bilinen tanınmış kişilere de hiçbir ayrıcalık gözetilmeden uygulanması gerekiyor.
Türkiye’de devlet büyükleri, kamu yöneticileri ve bazı sivil kişiler, yasal veya yasadışı olarak araçlarına çakarlı lamba takıyorlar. Bu araçlarla kırmızı ışıkta geçmek dahil her türlü trafik kuralını ihlal ediyorlar. Fakat bunlara ceza verilmesi söz konusu bile olamıyor.
ABD’de, trafik kurallarını ihlal etti diye en büyük spor kulübünün başkanının ehliyetine el konuldu. Psikolojik testlere sokuldu. Topluma örnek olması gereken bir konumda bulunduğu için TV’lerde rezil edildi. Türkiye’de Fenerbahçe veya başka bir büyük kulübün başkanına benzer bir işlem yapılabilir mi?
Alkollü araç kullanırken yakalanan Almanya Protestan Kilisesi Başkanı özür dileyerek görevinden istifa etti. Ama bizde Diyanet İşleri Başkanı, Cüppeli veya cüppesiz tarikat liderleri veya şoförleri trafik kurallarını ihlal etseler acaba özür dilerler mi? Bunlara ceza yazılabilir mi?
Bu yüzden “eski köye yeni adet” yerleşmiyor, Türkiye’ye daha iyi uygulamalar getirilemiyor. Hukuk devleti olamıyoruz.
Ben bu örnekleri trafik suçları üzerinden verdim. Siz isterseniz ceza kanunundaki hakaret, iftira, hırsızlık, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma ve diğer suçlar yönünden de örnekler verebilirsiniz.
Mesela New York eyaleti valisi Paterson, beyzbol ligi final maçına 5 adet bedava bilet kabul edince 62 bin dolar para cezası aldı. Fakat Türkiye’de ömrü bürokratlık, bakanlık veya belediye başkanlığı ile geçen birilerinin milyarlarca dolarlık servetlerinin kaynağı sorulamıyor.
Suç işleyen bazılarının dokunulmaz olduğu bir ülkede yaşamanın bedeli düşündüğümüzden de çok ağırdır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.