Kur'an'daki cennet tasvirinin dünyaya yansıması
İman şartlarından biri de ahiret hayatına inanmaktır. İlahi Din mensupları dünyada yaptıkları iyiliklerin karşılığını ahirette cennet hayatı yaşayarak alacaklarını bilirler. Dünyadaki ölümsüz yaşama arzusunun, ahirette olacağına inanır; bu ölümsüzlüğün her türlü nimetin sonsuz olduğu cennette karşılanacağına inançla, dünyada Allah’ın emir ve yasaklarına uymaya çalışırlar.
Allah, Ali-İmran 185.ayette, ‘’Herkes ölümü tadacaktır…’’ Ankebut /57’de de ‘’Her canlı ölümü tadacaktır’’ diyor. Dikkat edilirse her iki ayette de ölecektir denmemekte, tatmaktan söz edilmektedir. Yani insan bir hayattan (dünya) başka bir hayata, (ahiret) geçiş yapacaktır; ‘’ölüm yoktur.’’ Anlamı çıkmaktadır. Yemeği tatmak, yemek anlamında değildir. Ahirette, dünyada var olan canlı dirilecektir. Yeni bir canlı olmayacaktır. Yeniden dirilmeye kadar kişi, uyku halinde kalacaktır.
Kur’an’daki cennet anlatımlarına baktığımızda, cennetle ilgili bütün ayetler; su ve yeşilliğe, ağaçlara vurgu yapmaktadır. Bu durum Kur’an’ın indiği coğrafyada su kaynaklarının ve bitki örtüsünün azlığı, su ve yeşilin cennetle cazibe merkezi yapılmış olması; görünmeyen, yaşanmayan ahiret hayatı, yaşanan dünya hayatı ile kıyaslanması, cenneti kavrama bakımından önemlidir.
Cennet denilince aklımıza gelen, her çeşit bitki ve ağaçların, bol suların bulunduğu bahçelerdir.
Dünyanın yansımasını cennette ararken, cennetin yansımasını dünyada arayamaz mıyız? Yani dünyayı cennete benzer kılamaz mıyız?
Kur’an insanlığa, dünya düzeni ve işleyişi için geldiğine göre; cennette var olan güzelliklerin bir benzerini dünyada kurmamız insanlıktan istenir olamaz mı? Bence yansıma dünyadan cennete değil, Cennet’ten dünyaya doğru olmalıdır.
Kur’an’da cennet vasıfları itibariyle farklı isimlerde anılmaktadır. Bunlar: Firdevs, ravza, naim, adn, daru’l-mukame, hüsna, darüsselamdır.
Firdevs Cenneti: Cennetin tamamına verilen ad olduğu gibi, özellikle asma bahçelerinin ağırlıkta olduğu bol yeşillikli, cennet ırmağının da içinde barındıran cennete verilen addır. Peygamberlerin, velilerin de yaşayacağı cennet yerleri olarak kabul edilir.
Ravza Cenneti: Su kaynağı ve yeşilliği bol canlı bahçeler anlamındadır.
Naim Cenneti: Nimetli cennetler demektir. Yumuşaklık anlamından dolayı, bitkilerin ve meyvelerin yeterince sulandıkları için, geniş yapraklı ve sulu olduklarına işaret edilmektedir.
Adn Cenneti: Bütün güzelliklerin aslını barındıran, bol suya ve sahillere sahip, durulan cennetlerdir.
Daru’l mukame Cenneti: Durulan, ebedi ikamet edilecek yer anlamı taşır. Ebedi durulacak yerlerin insanı usandırmayacak doğal güzelliklere, yeşilliğe ve suya sahip olması gerekir.
Hüsna Cenneti: Allah’ın cemalinin görüleceği cenneti tarif eder. Böyle olmasından dolayı Firdevs cennetine de benzetilir.
Main Cenneti: Hızla akıp giden tatlı ve bol suya sahip cennettir.
Darüselam Cenneti: Esenlik yurdu, emin yurt manasınadır. Dünya hayatında olduğu gibi, doğal afetlerle kaybetme korkusunun olmadığı yer olarak nitelendirilir.
Sıfatlarına göre de cennet: Me’va, Hud, makamun emin diye adlandırılmıştır.
Yukarıda anlatılan cennet çeşitlerinin ortak özelliği, içlerinde her türlü bitki, meyve bahçeleri, çiçekler ve su kaynaklarının olduğu ebedi ikamet edilecek mutluluk ve esenlik yurdu olmalarıdır.
Cennet tariflerinde, ırmak gibi su kaynaklarının yanında, havuz-deniz gibi suların toplanma yerleri olduğu bildirilmekte ve bütün cennet tariflerinde ‘’Altında ırmaklar akan bahçelerden, her türlü nimetin varlığı ve bolluğundan söz edilmekte, büyüleyici doğal hayatı özleyenleri cezbetmektedir.
Dünyada insanlığın istediği de cennette üstüne basılarak anlatılan vasıfların ve nimetlerin olmasıdır. Canlılar varlıklarını devam ettirmek için lazım olan besini ve enerjiyi sadece yeşil bitkilerin yaptığını artık bilmeyen yok. Yeşil bitkiler bu besini sudan ve havadan aldıkları ile yapabilmektedir. Yani canlılık yeşil bitkiler, hava ve suyla mümkündür. Olmazsa olmaz bunlardır.
Öyle ise İnsanlık, cennet tasvirlerinde anlatılan yeşili, suyu ve havayı dünyada temiz tutarak, koruyarak, ölçülü harcayarak ebedi cennet hayatına benzer bir hayatı yaşama fırsatı bulabilecektir. Aksi bir durumda kendi sonunu kendi sonlandıracaktır. Yeşilin, suyun, havanın yaratılmış dengesinin bozulması insanlığın sonu olacaktır. Kıyametin kopmasını beklemekte gerekmeyecek, insanlık kendi ve diğer canlıların, canlılıklarını devam ettirecek temel ihtiyaç maddelerini yok edince kıyameti de kopmuş olacaktır.
Allah, Kur’an’da cennette vaat ettiklerini dünyada insanlıktan istemektedir. İnsanca yaşamak istiyorsanız, yeşili, suyu, havayı koruyun demektedir. Dünyadan cennete değil, cennetten dünyaya baktırmaktadır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.