Murat YAZAN

Murat YAZAN

platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Kurban

A+A-

Kurban geleneği ilkel uygarlıklarla başlayan ve günümüze kadar “şekil ve içerik” değiştirerek gelen bir tapınma-sunma! İlkel uygarlıkların “kurban” ı korku duygusuyla, kişisel veya grupsal çıkarları için sunduğunu biliyoruz. Doğal afetleri “Tanrının/tanrıların cezalandırması” olarak düşünen ilkel inançlar afetlerin tekrarlanmaması için tanrılarına kurban sunar, ekinlerin bol, hayvanların semiz ve sağlıklı olmasını dilerlerdi. (Konu hakkında daha geniş bilgi için Emile DURKHEIM’ın Dini Hayatın İlkel Biçimleri adlı kitabını öneririm.

Eski Ahitle (Zebur-Tevrat) birlikte “kurban” tek Tanrı ile insan arasında bağ olma görevi üstlendi. Tevrat’ın (Özellikle “Çıkış” bölümü) birçok yerinde kurbandan bahsedildiğini görürsünüz. Kurban Tanrıya “teşekkür” halini almaya başlar.

Yeni Ahitle (İncil) ve Hz. İsa’nın uygulamasıyla kurban bildiğimiz formundan uzaklaşır ve İsa’nın kimliğinde kendini gösterir. Hristiyan inancına göre Hz. İsa kendisinin bedenini ve kanını (sembolik olarak) inananlar için Tanrı’ya sunmuştur.

Kurban ibadeti İslam’la birlikte farklı bir form alır. İlkel çağlarda korku ve çıkar, sonra teşekkür ve Hristiyanlık ile “kendini feda”, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ile ilgili ayetlerden öğrendiğimiz kadarıyla da İslam’da “en sevdiğinden Allah rızası için vazgeçmek ve Allah’a bağlılığını sunmak” anlamını kazanır. Ki bu anlam Habil-Kabil öyküsündeki “en değerlisinden vazgeçme” anlayışıyla uyumludur.

Bildiğiniz üzere uzun zamandır ilahiyat profesörleri arasında “kurban’ın hayvan olup olmadığı” tartışılmakta. Ben işin o kısmına girmeyip konuyu işin ehillerine bırakmayı tercih ediyorum. Konuya ilahiyat profesörleri kadar hakim olmam mümkün değil.

Ben “kurban”ın ruhu ve işlevini çok önemsiyorum. Hz. İbrahim – Hz. İsmail’in öyküsü, Habil ve Kabil’in Allah’a sunduğu kurbanlar ve Habil’in kurbanının kabul edilişindeki neden benim için bu ibadetin ruhunu oluşturuyor. “Allah rızası için en sevdiğinden vazgeçmek, dolayısıyla kendinden vazgeçmek ve adanmış olmak”!

“Kimdir senin İsmail’in ?
Kendin Bileceksin.
Sevdiklerin olabilir; işin rütben, mevkiin vs. olabilir.
Eğer Allah’a yakın olmak istiyorsan, kendi İsmail’ini bulacak, onun yerine kurban keseceksin.
Yoksa yalnızca adet olsun diye koyun kurban etmek kasaplıktır."

demiş Dr. Ali Şeriati...

Bu cümleler “kurban” ibadetinin ruhunu çok doğru yansıtıyor. Kesilen hayvan hangisi olursa olsun ardında bu şuur varsa amacına ulaşır diye düşünüyorum.

İslam dinindeki yardımlaşma ve paylaşma da kurban ibadetinin sosyal yansıması, faydası.

Kurban’ın ruhu buyken bazen uygulamada, şekilde ortaya çıkan sorunlar can sıkıyor. Kurban’ı hayvana eziyete çevirmek bunun başında geliyor. Kaçan hayvanlara ateş etmek, kaçamasın diye bacaklarını kesmek değil bir ibadetle, insanlıkla bağdaşmayan uygulamalar! Kurbanlık hayvanı bir statü simgesi haline getirip sokak sokak dolaştırmak ve kurbanlık hayvan üzerinden kibirlenmek, ruhu “Allah rızası için en sevdiğinden vazgeçmek, dolayısıyla kendinden vazgeçmek ve adanmış olmak” olan bir ibadetle uyuşmuyor.

Tüm inananlara bu şuur ve ruh çerçevesinde yaşayacakları bir kurban bayramı diliyorum.            

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.