Kürtler kime oy vermez?
Mesela,
Yüzyıllardır Kürt kökenli yurttaşlarımızın kaderi haline gelmiş ‘derebeylik, aşiret, ağa’ düzenine toz kondurmak şöyle dursun, bu sistemin haşmetli ‘derebeylerini’ meclise, ‘efendiliğini’ yaptığı insanları temsilen gönderene vermez.
Ya da,
Kürt kökenli vatandaşlarımıza insana yakışır, çağın yenilik ve imkanlarıyla ferah, gençlere istihdam yaratan, halkı eğiten, temiz ve güvenli bir kent vaat ederek oylarını toplayıp, o belediyenin araçlarını, imkanlarını, o halkın çoçuklarının top oynadığı sokaklara hendek kazan, halkın evine zarar veren, etrafa el yapımı bomba yerleştirenlere tahsis edip yüzlerce can kaybına alenen sebep olan, vatandaşı yerinden yurdundan edenlerin hala borazancılığını yapana vermez.
Ve de,
Sırtında evladını hastaneye yetiştirmeye çalışırken cenazeyle dönen Kürt kökenli vatandaşı temsil etmezken, köyü yakınına yapılmaya çalışılan hastanenin şantiyesini defalarca basıp, yakıp, yağmalayıp, emekçileri işsiz, civar köyleri hastanesiz bırakanları temsil edene vermez.
Örneğin,
Ermeni isyanları sırasında en ağır bedelleri ödeyen, ağıtları hala yaşayan, vahşi Ermeni çeteleri tarafından en ağır katliamlara maruz kalmış olan Kürtleri temsil ettiğini söylerken, dört yandan sözde Ermeni soykırımı yalanını Meclis kürsüsünden savunana vermez.
Hele ki,
Çocuklarını ellerine havai fişek, sapan, taş verip eli tetikte güvelik gücünün üstüne salıp arkaya saklanan, itiraz eden aileyi tehdit eden toplum düşmanı ajanları, haydutları parti binalarında muhafaza edene vermez.
Zinhar,
Diyarbakır’da okul pikniğinde evlatları bölücü terör örgütü tarafından kaçırılan annelerin eylemini kimseler duymazken, bunu meclis kürsüsüne taşımayan ama o kürsüden Kürtlüğün namına leke sürmüş bebek katiline sayın diyenlere vermez.
Nişantaşı, Alsancak, Kızılay kafelerinde, barlarında ‘of Selo’ya çok üzülüyom yaa’ diyen arkadaşların pek haberi yok malûmumuz ama durum öyle böyle değil. Ekonomik yangın, işsizlik ve ümitsizlik öyle boyutlarda ki Türk, Kürt fark etmeksizin herkes yanıyor!
Meral Akşener iyilerin yürüyüşünü Ahlat’ta başlattı. Orada bir de evi var. Akşener’e göre Ahlat, Adilcevaz, Bitlis, Muş, Siirt, Van, Bingöl, Tunceli, Mardin turizm potansiyelinin yüksek olduğu iller. Bugüne kadar bu iller için böyle bir bakış açısı var mıydı? Mutlaka. Hamasetten kim ölmüş!
Fakat iktidar ve bundan önceki iktidarlar, yukarıda saydığım illeri yalnızca ‘güvenlik politikaları’ çerçevesinde telafuz edince, değil turist, oranın halkı da kaçtığı için olsa gerek bu illerimiz turizmle hiç anılmadı.
İYİ Parti iktidara gelirse uygulayacağı politikalara göz gezdirdiğimizde dış politika, eğitim, sağlık, sosyal güvence, güvenlik, tarım, hayvancılık, sanayi gibi bir çok alanda eşgüdümlü ve tutarlı bir iyileşme vaat ediyor. Daha açıklayıcı olmak gerekirse; Bugün Mehmetçiğimizin karış karış hain avladığı, el yapımı patlayıcı tuzaklar, mayın ve binbir bela ile terk edilmiş ıssız, dünyanın en verimli meraları gerçek sahiplerine verilecek. Kalkınma topraktan başlayacak. Her politika birbirini destekleyen ve temelde vatandaşa güvenlik, refah ve mutlak adil bir düzen projesi sunuyor, vaat etmekten daha fazlası!
Büyükşehir hengamelerinde ağır koşullarda, sosyal güvencesi bile olmayan Kürt vatandaş, Türkiye Cumhuriyetinin onurlu bir yurttaşı olarak o devletin imkanıyla ‘üreteceği’, birinin ‘havuzuna’ akan kendi hakkı olan teşviklerle o yurttaşı topraklarına döndürüp o toprağı berekete çevirecek bir tarım politikası;
Tutarlı dış politika ile, Suriye’de yanan ateşe benzin dökmek yerine makul politikalar izleyerek buradaki ateşin sönmesine katkıda bulunurken, sistematik ve kararlı bir programla milyonlarca Suriyeliyi, ateşin söndüğü topraklara yerleştirecek bir dış politika;
Yeniden imar olması kesin olan Irak, Suriye, Yemen, Libya, Mısır gibi ülkelerin tüm ihtiyaçlarını lojistik maliyetlerinin düşük olacağı Gaziantep, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Şanlıurfa gibi illerde özel sektörü teşvik ederek inşa edeceği, milyonlarca insana kendi toprağında iş imkanı sağlayacak sanayi politikası;
Aynı anda yürütülürse, Kürt vatandaşın derdi çözülür. Türk vatandaşın da, Lazın da, Arap olanın da, Zimbabveli, Perulu varsa onun derdi de yukarıdaki şekilde çözülür. Oy verirken kimi düşünmesi gerektiğini söyleyen istismarcılara vermez Kürtler oy.
Kürt’ün derdi, Türk’ten ayrı değil. Dert ekmek, kaynamayan aş. Dert günü kurtararak yaşamak, yarına ‘Allah kerim’ demek dışında bir plan yapamamak. Tüm Kürtleri temsil ettiği iddiasında olanların benzer projesi var mı?
İktidar nasıl ki soyut kavramlar üzerinden onu FETÖ’cü, bunu vatan haini ilan edip tek bir yaraya merhem olacak yeni proje vaat edemiyorsa, ‘Kürtler ona oy vermez buna verir’ diye ahkâm kesenler de aynı. Halkın umurunda olmayan konularla meşgul, eleştireni ‘Kürt düşmanı ırkçı ayrımcı’ olmakla suçlayıp şaşırtıcı biçimde kendisinin de sözde muhalefet ettiği iktidara 2. turda destek imaları yapıyor.
Kürtler, Akşener’e oy vermezlermiş. Çünkü Akşener aşırı Milliyetçiymiş ve Kürtler için bir şey vaat edemiyormuş! Bu yüzden de Erdoğan ve Bahçeli’ye oy verebilirlermiş! Buyurun size seçim döneminin en komik fıkrası çıktı bile!
Akşener Şırnak, Cizre, Tunceli, Diyarbakır ve daha nice Anadolu kentimizde vatandaşla kucaklaştı, sarıldı, korumasız ve el ele, yan yana sürekli fotoğraflar çekinerek gezdi.
Meral Akşener, yüreğine dokunduğu, gözlerinin içine baktığı, elini sıktığı Tunceliliden, Diyarbakır’da kendisini Türkçe ve Kürtçe pankartla karşılayan o yürekli insanlardan, Cizre’de ‘vallahi bırakmam çay söylemeden’ diye dertleşen esnaftan, duasını aldığı Ahlat halkından o güveni almasaydı ‘rahatını bozmazdı’.
Kimse oturduğu yerden ahkam kesmesin, Meral Akşener ve İYİ Parti’nin yarattığı umut iklimi gönülleri Türk Kürt ayırt etmeden fethediyor. Bu sefer gerçekten İYİ şeyler oluyor...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.