Son zamanlarda yeni bir moda ortaya çıktı Türk milletinin milli değerlerini aşındırma veya küçük düşürme çabaları; bunu yapanlar şunu unutuyorlar altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez. Ama altını yere düşüren çok şey kaybeder.
Sayın Cumhurbaşkanımız Özgür Suriye Ordusu’na bunlar “Kuvayı Milliyecilerdir ” dedi. ÖSO ‘yu  Kuvayı Milliyecilere benzetmek ya Türk tarihini bilmemektir veya Kuvayı Milliyecileri küçük görmektir. Hangi seçenek olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin başı olan Sayın Cumhurbaşkanımız bu talihsiz açıklamayı yapmamalıydı.
Herkesin malumu olduğu gibi milletimiz, devletimiz Cumhuriyet tarihinin en kritik günlerini yaşıyor. Başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkes her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe önem vermelidir.  Etrafımızı saran ateş çemberini ancak birlik ve beraberlikle yarabiliriz. Tarih yaşadığımız olayları Türk’ün ateşle imtihanı olarak yazacak.   Allah’ın izni ve Türk milletinin kudreti ile bu karanlık günleri de geride bırakarak Turana bir adım daha yaklaşacağız. Türk milleti olarak bebek katilleri ile yapılan mücadelenin zaferle taçlanması için  her şartta ve her zaman Türk devletinin yanındayız. Yeter ki bu eli kanlı terör sürüsünün sonu getirilsin.
Gelelim Kuvayı Milliyecilere: Kuvayı Milliyeciler 30 Ekim 1918 tarihinde İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması sonucu Türk milletini tarihten silmek isteyen Emperyalistlere  karşı Türk milliyetçilerinin başlattıkları ölüm kalım mücadelesinin destansı direniş harekatının adıdır. Parolası “Ya İstiklâl ya Ölüm “ dür.
Bu gün Türk bayrağı dalgalanıyorsa , Türkiye Cumhuriyeti yaşıyorsa, Türk milleti özgürse başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk  olmak üzere Kuvayı Milliyecilere borçluyuz. Türk Tarihi boyunca Türk milleti yaşasın diye mücadele eden Tüm şehit ve gazilerimizin önünde saygı  ile eğiliyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Günümüzde mücadele eden Başta Türk ordusu olmak üzere tüm silahlı güçlerimize Allah CC güç küvet versin.
 Kuvayı Milliyetçilerin önderlerine baktığımız zaman şunu görürüz hepsi Türkçüdür.  Bunun sebebi Balkan savaşlarından sonra diğer milletlerin Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmaları.  Türk milletinin Balkan Savaşlarında ki çektiği acılar Türk milliyetçiliğini ateşlemiştir. Her ne kadar Türkçülüğün fikir babalarının önderleri Carlık Rusya’sından çıktıysa da Türkçülük  Anadolu da zirveye  çıktı. Başta İsmail Gaspıralı , Zeki Veli Togan, Yusuf Akçura, ... gibi büyük Türkçüleri de rahmet ve minnetle anıyorum.
  Kuvayı Milliyeciler özellikle 15 Mayıs 1919 İzmir’in işgali ile  vatanı savunmanın kendileri için bir görev olduğunu gördüler. Çünkü Osmanlı devletinin adı vardı, kendisi yoktu. Türk milleti kaderine el koyacaktı. Bu el koyma işi İzmir’de gazeteci Hasan Tahsin'in Yunanlılara attığı kurşunla Türkiye’nin her tarafına dalga dalga yayılmaya başladı. Menderes bölgesinde Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe; Ayvalık-Ödemiş yöresinde Albay Bekir Sami Bey, Yarbay Ali Çetinkaya Bey, Kazım Özalp Bey, Mahmut Celal Bayar Bey gerilla taktiği ile Yunanlılara büyük kayıplar verdirdiler. Maraş’ta Sütçü İmam; Antep’te Şahin Bey Fransız’a, İngiliz’e ve tüm işgalci devletlere Türkün tarih boyunca esir edilemeyeceğini bir kere daha dünyaya gösterdiler. Kuvayı Milliyeciler Atatürk’ün önderliğinde  düzenli orduya geçerek İstiklal Savaşı’nı vermiş milyonlarca isimsiz kahramanın ortak adıdır. Kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla bu destanın yazılmasında herkesin emeği, kanı ve gözyaşı abideleşerek  Türkiye Cumhuriyetini meydana getirmiştir. Böyle bir mücadelenin kahramanlarını ÖSO’ya benzetmek bu mücadeleyi verenlerin anılarına saygısızlıktır. ÖSO hakkında yazılacak, konuşulacak çok şey vardır. ÖSO Türk orduyla beraber mücadele ettiği için yazacaklarımızı yazmıyoruz. Bizim gösterdiğimiz bu duyarlılığı başta devletimizi yönetenler olmak üzere herkes göstermeli. Bu duyarlılık herkesin Türk  bayrağı altında Türk milleti etrafında birleşerek yarınlara daha emin adımlarla yürümenin  yolunu acar. Türk milletinin milli ve manevi değerlerini aşındırmak Türk milliyetçilerini aşağılamak hiç kimseye bir şey kazandırmaz. 
 Türk milleti olarak hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Bu gemi su alırsa  hep beraber batarız. Görevimiz Türkiye Cumhuriyeti gemisini gelecek kuşaklara daha güçlü daha müreffeh devretmektir. Tarihin bize yüklediği sorumluluk budur. Bu sorumluluğu herkes layığıyla yerine getirmek mecburiyetindedir. Bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk milletinin sonsuza kadar var olacağına dair inancım tamdır.
  Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Türk milleti...