Madem imkanın var, önce kendi insanına yardım et
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, SÖZCÜ’ye konuştu: Salgın sürecindeki uluslararası yardımları eleştirdi: Madem durumun var, önce sıkıntı çeken insanına yardım yap. Aç karınların böyle hikayelere karnı tok. Devlet adamlığı, yaraya çare olmaktır...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in evine corona virüsü girdiğini, yardımcısında corona virüsü çıktığını Türkiye SÖZCÜ'den öğrendi. SÖZCÜ gazetesi Ankara Temsilcisi gazeteci Saygı Öztürk, Akşener'le görüştü. İşte o görüşmenin notları...
Akşener'e çok sayıda “Geçmiş olsun” telefonu, mesajı geldi. Biz de Akşener'le gündemdeki konulara ilişkin sohbetimizi sürdürdük.
İktidarın bağış kampanyası için “Yeni Cami'de dilenip, Sultanahmet'te sadaka verilmez” benzetmesi yapan Akşener'e, “bunun ileri bir benzetme olup olmadığını” sordum. Akşener, şu cevabı verdi:
‘BÖYLE KOMEDİ OLMAZ'
"Hayır düşünmedim. Sayın Erdoğan'ın yaptığının tam tarifi buydu. Vatandaşına IBAN göndereceksin, sonra fert başı geliri 30 bin doların üstünde olan İtalya'ya, İspanya'ya ‘Yardım gönderdik' diye caka satacaksın. Böyle komedi olabilir mi? Böyle bir anlayış devlet ciddiyetine yakışmaz. Cumhurbaşkanları kendi vatandaşları sıkıntı çekerken, uluslararası alanda kişisel PR çalışmalarına giremezler. Devlet yönetme yetkisinin getirdiği sorumluluk her şeyin önüne, ülkeni, vatandaşını koymaktır.
Kendi imajını milletinin sağlığının önüne koyan bir zihniyetle devlet yönetilmez. Bizim çağrımız çok net. Madem ona buna yardım gönderecek durumun var, önce sıkıntı çeken, açlık çeken insanına nakit yardımı yap. Bu büyük millet gerekirse birbirine yardım eder. Ama önce sen devlet olarak vatandaşının yanında durmak zorundasın. Maalesef krizi değil, algıları yönetmeye çalışıyorlar. Kendi vatandaşından para isteyerek zedeledikleri itibarı, Avrupa'ya yardım ederek toplamaya çalışıyorlar. Aç karınların böyle hikayelere karnı tok."
‘SEFA SÜRMEDİLER'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Tekalifi Milliye” örneği için Akşener şunları söyledi:
"Vatandaş, devletini yanında görmek istiyor, devletine ihtiyaç duyuyor. Devleti yönetiyorsan bunun gereğini yerine getireceksin. ‘Ben kredi vereyim, parayı vatandaş versin' diye bir anlayış olamaz. Böyle zamanlarda devlet adamının aklına konut kredisi limiti artırmak, uçak biletinin KDV'sini düşürmek, Kanal İstanbul ihalesi yapmak gelmez. Devlet adamlığı, yaraya çare olmaktır.
Çıkarsın, ‘Aile başına şu kadar yardım yapıyorum' dersin. Ya da dönersin vatandaşına, ‘Benim param yok ey milletim, sizden borç istiyorum' dersin. Tekalifi Milliye böyle olur. Kaldı ki Sayın Erdoğan'ın bahsettiği Tekalifi Milliye, ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için yola çıkmış o kahramanların milletten talebiydi. Onlar; saraylarda sefa sürüp, lüks arabalarla, 500 milyon dolarlık uçaklarla gezmiyorlardı. Onlar; cephede, kelle koltukta vatan kurtarıyorlardı."
‘ZÜL SAYIYORUM, AYIP'
Meral Akşener, CHP'li belediyelerin bağış toplamasının yasaklanmasını ise şöyle değerlendirdi:
"Bu konuyu konuşmayı bile zül sayıyorum. Millet can derdindeyken siyasi hesaplarla kanunsuz işler yapılmasını ayıplıyorum. Belediyelerimizin bağış toplaması yasaldır. ‘Devlet içinde devlet' gibi ithamlarla, böylesine ulvi bir çabayı kirletmeye kalkmasını gerçekten ayıplıyorum. Milletimiz bunca sıkıntıyla boğuşurken omuz vermeyen iktidarın, devlet yetkilerini böyle pervasızca kullanmasını da kınıyorum.
Gerçekten yazık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sonrasında Sayın Erdoğan'ın keyfine esir bir ülke haline geldik, bu gerçekten çok üzücü.”
AKŞENER NE YAPARDI?
Akşener'e, “İktidarda siz olsaydınız, bu süreçte acil olarak hangi adımları atardınız?” diye sorduğumda şu karşılığı aldım:
"Salgın bölge ülkelerine ulaştığı anda tüm sınırları kapatırdık. İşin uzmanlarını toplar ve onların önerilerine, siyasi ya da ekonomik maliyet hesabı yapmadan uyardık.
Hiçbir hesap, vatandaşımızın sağlığından kıymetli değil. Vatandaşlarımızın karşılaşacağı ekonomik sıkıntılara karşı önlem almak için, ekonominin tüm çarklarını bir araya getirir ve ortak bir yol haritası çıkarırdık.
Ortak akılla süreci nasıl yöneteceğimizi planlardık. Salgın ülkemize ulaştığında ise 3 haftalık bir zorunlu karantina ilan ederdik.
KOLTUĞU DÜŞÜNÜRSEN
Vatandaşlarımızın mağdur olmamaları için nakdi yardımın da olduğu güçlü bir ekonomik paket açıklardık. Faturaları durdurur, borçları erteleyip yeniden yapılandırır, nakdi yardım için kaynakları seferber eder, işletmelerin ayakta kalması için gerekli düzenlemeleri yapardık.
Bu saydıklarım haftalar sürecek işler değil. Ama önceliğiniz vatandaşınız olursa… Peki önceliğiniz koltuğunuz olursa ne olur? İşte bugün olanlar olur.
Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşından IBAN numarası isteyip destek olmak yerine, ona IBAN numarası verip para ister."
İKTİDARA 5 MADDELİK ACİL ÖNLEM PAKETİ
İktidarın, salgına karşı ek önlemler alması, salgının ciddiyetini gösteriyor. Bu durumda alınması gerekli acil önlemlerin neler olduğunu ise Akşener şöyle sıraladı:
"1- Hemen bir zorunlu karantina ilan edilmesi ve buna paralel olarak da ekonomik destek paketinin, corona salgınından birincil derecede etkilenip zora düşen vatandaşlarımıza, direkt nakit yardımı da içerecek şekilde, milli gelirimizin en az yüzde 7'si seviyesine genişletilmesi.
2- Karantina süresi içinde yoğun bir tarama kampanyası yapılıp, Covid-19 vakalarının daha geniş ölçekte belirlenerek haritalandırılması. Tanı konulan hastaların yakınlarının da takibe alınması.
3- Bir an önce ölüm oranını düşürmeye dönük tedavi metotları ve aşı geliştirmeye dönük, devlet, özel sektör ve akademinin iş birliğinde bir bilimsel seferberlik başlatılması.
4- Sağlık çalışanları için çift maaş uygulamasına geçilmesi ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının eş ve çocuklarına şehit yakını haklarının tanınması.
5- Evde kalmayı kolaylaştırıcı ve teşvik edici adımların artırılarak, vatandaşımızın gösterdiği büyük özveri ve dayanışmanın desteklenmesi.
"İNFAZ YASASINDA TAVRIMIZ ÇOK NET: YENİ MAĞDURLAR YARATILMAMALI"
Bugün, TBMM'de infaz yasası teklifi ele alınacak. Akşener, partisinin bu konudaki tavrını şöyle anlattı:
"Kadına şiddet uygulayanlar, çocuklarımızı istismar edenler ve uyuşturucu satıcılarının yararlanabileceği hiçbir çalışmanın yanında olmayız. Teröristlerin, Cumhuriyete, bayrağımıza ve Atatürk'e karşı işlenmiş suçların kapsama alınmasının karşısındayız.
Gece yarısı bir önergeyle ek yapabiliyorlar. Böyle bir adıma karşı iktidarı uyararak ön aldık. MİT mensubumuzun cenazesinin haberini yapan gazeteciler, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel tutuklandı.
Teklifte değişiklik istedik, onların da yararlanmasını önerdik. Yeni mağdurlar yaratmanın anlamı yok.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.