Madencilikte, 'kader ve fıtrat' -I
Emeğin ve insan gücünün yüksek oranda kullanıldığı ülkemizde iş kazaları bütün işkollarında görülmesine rağmen, diğer işkolları ile karşılaştırıldığında, iş kazaları sonrası ölüm oranları yüksekliği nedeniyle madencilik işkolu dikkat çekici bir konumdadır.
Madencilik sektöründe çalışanlar eğitilse ve güvenlik önlemleri alınsa da, maden ocaklarında mekanize üretim yerine emek yoğun çalışılması nedeniyle, madencilikte ölümlü iş kazası sıklığı oldukça yüksektir.
Türkiye’de madencilik sektöründe meydana gelen iş kazalarının önceki yıllarda ve günümüzde yapılan yasal düzenlemelere rağmen azalmadığı, aksine çalışan sayısı başına düşen kaza ve ölüm oranlarının diğer sektörlerle karşılaştırıldığında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda, madencilik sektöründe küçük ölçekli madencilikten vazgeçilmesi, madencilikte mekanizasyon oranının arttırılması, madenciliğe özgü önlemlerin alınması ve denetimlerin yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır
Madencilik sektörümüz ısınma ve enerji odaklı çalışmakta olup kaynak olaraksa doğal maden kaynaklarımız kullanılmaktadır. Bu maden kaynaklarımızın çoğunluğu da yeraltından çıkarılmaktadır.
Yeraltından maden çıkarma işi zaman ve büyük emek gerektirmektedir. Her ne kadar günümüz şartlarında birçok teknolojik cihazlar kullanılsa da iş ve kaza riskini yeterli dereceye aşağıya çekmemektedir.
Ülkemizde son on yılda gerçekleşen maden kazalarından büyük olanları şunlardır;
2010 Zonguldak/Kilimli (grizu patlaması): 30 ölü
2013 Zonguldak/Kozlu (grizu patlaması): 8 ölü
2014 Manisa/Soma (yangın): 301 ölü
2014 Karaman/Ermenek (su baskını): 18 ölü
2022 Bartın/Amasra (grizu patlaması): 41 ölü
Maden kazaları istatistiklerine göre meydana gelen kazalarda maalesef ölüm sayıları çok yüksek olmaktadır. Bu durum karşısında yüksek derecede önlemleri ve tedbirleri alması gereken ülke yöneticilerimiz meydana gelen maden kazalarından sonra hep bu felaketleri kadere ve işin fıtratına bağlamaktadırlar.
Kader ya da yazgı; Önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır. İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir. Fıtrat; Yaratılışın özünü, ilke ve esaslarını ifade etmek için fıtrat kavramı kullanıldığı gibi her bir varlığın yaratılıştan getirdiği ortalama maddi ve manevi varlığını ifade etmek için de fıtrat kavramı kullanılır. Görüldüğü üzere "kader" ve "fıtrat" insanların manevi olarak kabul ve tasdik ettiği kavramlardır.
Kader; Allah(cc)’ın biz insanlara bağışladığı akıl ve beceri özelliklerimizle ters orantılı değildir. İnsanoğlu yaratılış itibarıyla dünya üzerindeki en üstün varlık olup, dünya üzerinde yaptığı çalışmalar ile daha da mertebesi yükselebilmektedir. İnsanoğlu her ibadetinde ve yaptığı her işte elinden olan her türlü imkânı en üst seviyede kullanmalıdır. Bunun ardı sıra olabilecek tüm olumsuzluklara da kader ışığında razı olmalı ve oluşan olumsuzluklardan dersler çıkartılarak tüm tedbirler alınmalıdır.
Fıtrat, insanoğlunun ve tüm canlıların (hayvanlar, bitkiler,…) yaratılışından gelen yaşam özellikleridir. Doğada yaşayan bir dişi aslanın 4 yavrusu varken yavrularına bakması ve koruması gerekliliği dişi aslanın fıtratında vardır. Dişi aslan öldüğünde doğa şartlarında bu 4 yavrunun yaşama şansı nerede ise yoktur. İnsanoğlunu ayırt eden en temel özelliği akıl ile o yavru aslanları alıp koruyabilir ve elinden gelen en iyi imkânlarla büyütebilir. Fıtrat bu 4 yavrunun yine hayatta oldukları süre içlerinde olacaktır ama akıl ve beceri ile insanoğlu bu 4 yavruyu kurtarabilmiştir. Bu da bizlere gösteriyor ki üretim ve tehlikeli çalışma ortamlarında (maden, itfaiye, güvenlik, denizaltı, enerji, ...) oluşacak olumsuzlukları işin fıtratına bağlamamayı ve bir önceki felaketlerden ders alarak gerekli tüm tedbirleri en üst seviyede alınması gerekliliğini gösteriyor.
(Devam edecek)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.