MAKAMA MAHSUS
Bugün bazı gazetelerde ve internet sitelerinde, PTT Genel Müdürlüğü Bilişim Dairesi Başkanlığında çalışan bir memurun, ardı ardına gerçekleşen ihmaller-aksaklıklar zinciri nedeniyle, zamanında hastaneye yetiştirilemeyerek geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ettiğini anlatan bir haber yer alıyordu…
Haberde PTT Genel Müdürlüğündeki 4 asansörden 2’si Makam’ın ihtiyacında kullanılmak üzere bekletilmesi sonucu, çağırılan asansör geç gelmişti... Bir başka deyişle “Makama mahsus” asansörler bu cinayet aracı olmuştu…
Bu haber beni yıllar öncesine götürdü… Yıl 1994 bir müfettiş arkadaşımla bir PTT Başmüdürlüğünde soruşturma yapıyoruz… Başmüdürlükte ikinci günümüzün sabahı mesai başlangıcında asansöre yöneldiğimizde, bizi tanıyan güvenlik görevlisi kuyrukta bekleyenlerden izin alarak bizi asansöre bindirdi. Asansöre bindik… Ama 3-4 kişilik yer olmasına rağmen kimse yanımıza gelmedi… Israrcı olmamız durumu değiştirmedi… Ertesi gün de aynı durum tekrarlayınca, İdari İşler Müdürünü çağırdık; personelin niye bizimle asansöre binmediğini sorduk. Bize; başmüdürün, kendisi asansöre bindiğinde kimsenin asansöre binmemesi talimatı verdiğini, personelin de, Müfettişlerin bindiği asansöre de, binilmez düşüncesiyle böyle hareket ettiklerini söyledi…. Yani Başmüdür bindiğinde asansör “Makama Mahsus” hale geliyordu… Birkaç gün sonra Başmüdürü, “ifade verecek personele baskı uygulayarak, soruşturmayı güçleştirdiği” gerekçesiyle görevden uzaklaştırdığımızda o talimat da yürürlükten kalkmış oldu…“Makama Mahsus” asansör “Umuma Mahsus” hale dönüştü…
Ama zamanla gördük ki, “Makama Mahsus” asansör uygulaması her kurumda var… Ve gittikçe yaygınlaşıyor…
Yöneticilerin ihtiyacı için “Makama Mahsus” asansör ayırma geleneği o kadar yaygınlaştı ve kraldan fazla kralcılar bu işi o kadar abarttılar ki; bazı kurumlarda, 3 asansörün 2’sinin MAKAM için tahsis edilmesi, dolayısıyla personelin dakikalarca asansör kuyruğunda beklemesi olağan hale geldi… Üst amir bir saniye bile beklemesin diye, memurlar dakikalarca asansör kuyruğunda bekletilmesi, bugün sık gördüğümüz olaylardandır… İfrat o boyuta varmaktadır ki, üst amirin şehir dışında, hatta yurtdışında olduğu dönemlerde bile “Makama Mahsus” asansör ayrılmaya devam ediyor…
Resmi Dairelerde “Makama Mahsus” olan yalnızca asansör mü? Binek araçları… Koridorlar… Dinlenme-Çalışma odaları… Otoparklar…. Yemekhaneler… Misafirhaneler… Ve hatta “Makama Mahsus” tuvaletler… Tabii ki her şeyin temeli “Makama Mahsus Koltuk”
Taşıt Kanunu, ülkemizin en fazla ihlal edilen kanunudur… Kamu kurumlarında, Taşıt Kanununa göre “Makam Aracı” verilmeyecek pek çok kişiye araç ve şoför tahsis edildiği bilinen bir gerçektir… Bazı kamu kuruluşlarında , “Bu koridora girmek yasaktır.” yazar… Bu koridorlar genelde en üst amirin odasının bulunduğu koridorlardır. Aslında demek istedikleri “Bu koridor Makama Mahsustur”. Makam sahiplerinin koskoca makam odaları dışında “Makama Mahsus” dinlenme-çalışma odaları vardır… Buraya kimse giremez, makamın dinlenmesi için çoğuna bir kanepe de konulmuştur… Bir kısmında banyo da vardır… Muhteremler burada kimseye görünmeden çalışırlar, dinlenirler ve de abdestlerini alırlar.. . Kurumun yemekhanelerinde, bir kısmı rejimde olduğu için, bir kısmı lüks lokantaları tercih ettiği için çoğu zaman hiç kullanılmayan “Makama Mahsus” odalar vardır. Otoparklar da bile “Makama Mahsus” bölmeler vardır.
“Makama Mahsus” misafirhaneler ve “Makama Mahsus” tuvaletler ise tam anlamıyla akıl dışıdır. Hemen hemen taşradaki her kamu kurumu misafirhanesinde , “Bakana mahsus” bir oda mutlaka bulunur. O kurum müstakil Genel Müdürlükse hem “Bakana Mahsus” hem de “Genel Müdüre Mahsus” iki oda bulunur bazen… Çoğu yıllar öncesinde oluşturulmuştur… Ama yıllardır bir gün bile kimse kullanmamıştır…. Çoğu zaman havalandırılması da unutulduğu için, girmek gerektiğinde küf kokusundan girilemez … Aynı Bakanlığa bağlı 4-5 farklı kurumun tamamında “Bakan Odası” olmasını nedense kimse garipsemez… Yıllardır bir Bakanın bir Genel Müdürün uğramadığı ilçelerdeki kamu misafirhanelerinde “Bakana Mahsus” ve “Genel Müdüre Mahsus” odalar bulunmasının gereğini kimse düşünmeye kalkmaz…
Yıllar önce bir genel seçimin hemen sonrası, küçük bir ilçede teftişteyim, Başmüdüre nezaket ziyaretine gittim… Ben kapısından girecekken, içerden ellerinde klozet taşları olan iki kişi çıktı… Şaşırmıştım… Başmüdüre merhaba deyip gösterdiği ziyaretçi koltuğuna oturduktan sonra, çıkan adamları sordum… Bir makam tuvaleti yaptırıyorum da, onun için klozet örnekleri getirmişler… Daha sonra sıkça duyacağım “Makam tuvaleti” lafını ilk kez orada duydum ve irkildim… Genel seçim olmuştu, iktidar değişmişti… “Adam kalıp kalmayacağı bir makam için tuvalet derdinde” diye düşündüm… Nitekim öyle de oldu… O tuvaleti kullanmak nasip olmadan, başka bir yere tayin edildi… Zamanla “Makama Mahsus” tuvaletler kamu kurumlarında yaygınlaştı… Anahtarlarının yalnızca makam sahibinde olduğu “Makma Mahsus” tuvaletler neden yapılır, hiç anlamadım… Ama Kibar Feyzo’yu seyredince; bizim bürokratların şuuraltında, “pohumun üstüne, poh gondurmam” diyen ağanın, farklı olma isteği mi var acaba diye düşünmedim değil…
O bürokrat, gerçek itibarın, “Makama Mahsus” asansörle, odalarla, misafirhanelerle, tuvaletlerle ve de “Makama mahsus” koltuklarla olamadığını, olamayacağını anlasa, gerçek itibarın ancak; çalışma ile, empati ile, adaletle, insanca yönetimle ve bunların sonucu gelecek başarıyla elde edilebileceğini farketse, pek çok sorunumuz kendiliğinden çözülür…
Pekiyi “Makama Mahsus” Seçkinciliğinin egemen olduğu bir toplum, demokratik bir topluma dönüşebilir mi?
Zor…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.