Manda ve himaye
İYİ Parti'nin aldığı kararın ardından bazı kafa karışıklıkları olduğunu görüyorum. Hatta İYİ Parti içinde bile bazı kuşkular var. Partinin kendini konumlandırdığı pozisyonun topluma yeterince anlatılmadığını düşünüyorum. Dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.
İYİ Parti kurulduğu günden beri kendini, ideolojisini, konumlandığı yeri yeterince anlatamadı. Hep iki ayağımız bir pabucun içindeydi. Kurulur kurulmaz kendimizi referandumun ortasında bulduk. O bitti, peşinden yerel seçimler geldi. CHP ile ittifak yaptık, sayemizde İstanbul, Ankara ve diğer büyük şehirler kazanıldı. Peşinden genel seçimler geldi. "Kazanacak aday" dedik, Kemal adaylıkta ısrar etti. Ekrem ve Mansur aday olmaktan korkup KAÇTILAR!
Her şey o kadar üst üste geldi ki yeni kurulan parti ideolojisini ve fikirlerini kendi üyelerine bile anlatamadı. Hep kaotik bir kalabalık içindeydik. Altılı masa denen süreç bunun en açık örneğiydi. Hedep de CHP nedeniyle masanın görünmeyen ayağı olarak sunuldu ve Cumhur İttifakı bizi oradan vurmaya çalıştı.
Siyaset sosyolojisinde parti ile toplum ve seçmen arasındaki ilişki tanımlanır. Oy verme davranışında seçmenin bir kısmı lidere olan sempatisiyle sandığa gider. Seçmenin başka bir kısmı partinin ideolojisi ve gelecek projeksiyonuna oy verir. Açıkça söylemek gerekir ki, İYİ Parti seçmeninin çoğu bugüne kadar Sayın Akşener’in grup konuşmalarına, mitinglerde söylediklerine oy verdi. Çünkü parti ideolojisini anlatamadı.
İYİ Parti ülkücülerin okumuş, düşünen kısmı üzerinde etkili oldu. CHP’den uzak duran ulusalcı sol kanat da parti içinde varlıklarını sürdürüyorlar. İki kanat da partiyi kendi çizgilerine çekmeye çalışıyorlar. Doğru Yol ve Anap merkez çizgisinden birileri de AKP’den kaçıp İYİ Parti içinde yer aldılar. Partinin içinde üç farklı eğilim oluştu. Bu süreç yeterince yönetilemedi. Birileri partiye "ülkücü" dediler, birileri "ulusalcı" ya da "merkez sağ".
Bu ciddi bir zenginlikti.
Ancak iyi yönetilemedi. Bu noktada hesabı genel başkana kesmek büyük haksızlık olur. Sorun başka yerlerde.
Gelelim manda ve himaye meselesine…
CHP’nin bize grup kurmamız için vekiller vermesiyle birlikte iki parti arasında çarpık bir ilişki oluştu. Ömer Seyfettin’in "diyet" öyküsüne benzeyen bir süreçle yüzleştik. Belediye meclis üyesi olacak ben dahil birçok arkadaşım partimizden istifa edip CHP’ye üye olmak zorunda kaldık. Yapılan pazarlıklarda da genel itibarıyla ilk 3 sıra içinde yer alamadık. Bu durum büyükşehir belediye meclisindeki sayılarımızı düşürdü. Tüm belediye meclislerinde neredeyse "kenar süsü" gibi kaldık. Yıllarca el kaldırıp el indirmekten öteye geçemedik. İBB iştiraklerinden sadece İsgüv ve Ağaç A.Ş. bize bırakıldı. Sağda solda İstanbul’u kazanmanın gizli kahramanının Hedep olduğu söylendi.
Bazı gerçekleri konuşmanın zamanı geldi de geçiyor.
Hedep, HDP, önceki adlarıyla aynı PKK sevici parti İYİ Parti kurulmadan önce vardı. CHP’yi yerel seçimlerde de desteklediler ama ne Melih Gökçek’ten Ankara’yı ne de İstanbul’u kazanamamışlardı. Tüm bu kazanımlar İYİ Parti ile yaşandı.
Yandaş medyadan dayak yemeye alışmıştık. Meral hanım masadan kalkınca CHP medyası da bize saydırmaya başladı. Genel Başkan'a ağza alınmayacak küfürler edildi sosyal medyada. Masaya tekrar oturunca (ki bence büyük hataydı) Meral hanım yeniden "cici" oluverdi. Bana ikiyüzlülüğün resmini çizebilir misin Abidin?
CHP kendini her zaman ülkenin kurucu partisi olarak tanıtır. Doğrudur, yüz yıllık partidir. Birkaç gün önce Halk Tv, Sözcü Tv kanallarında haritalar yayınlanmaya başlandı. İYİ Parti ittifak yaparsa herkes kazanacak, yapmazsa haritanın neredeyse tamamına AKP hakim olacakmış.
Şimdi soru sorma ve yüzleştirme zamanı;
Demek yüz yıl boyunca öyle hatalar yaptınız ki Ecevit dönemi hariç bir arpa boyu yol alamadınız.
Yüzde 25 üzerine çıkamıyorsunuz. 80’lerin partisi ANAP sizi defalarca yendi. 23 yıldır AKP sizi yeniyor, özellikle Kemal’in sırtı yerden kalkmadı.
CHP bu kadar beceriksiz ve hantalken size büyükşehirleri kazandıran parti topu topu 7 yıllık. Ve İYİ Parti sizle ittifak yapmayınca elinizde haritalarla haldır haldır tv kanallarına koşuyor, İYİ Parti'yi suçlayan söylemlerde bulunuyorsunuz.
Kısa süreliğine olsa da seçim sürecinde CHP içinde olmak zorunda kaldım. Size CHP profilini sosyolog olarak anlatayım: Yaş ortalaması 50 ve üzeri. Gençler CHP’yi tercih etmiyor. Tip , Emep, Hedep onlara daha cazip geliyor. Çünkü CHP polit büro anlayışını sürdürüyor. Gençlerin parti içinde sivrilmeleri çok zor. Orası tam bir gayya kuyusu. Alevi kanat, Kürtçü kanat, bilmemneci kanat, tonla fraksiyon. Yüz yıllık parti olmak bir yandan onur konusu diğer yandan feci yüklü bir bagaj.
İYİ Parti’ye gelirsek. Ben hür ve müstakil kalınmasını destekliyorum. Bu yerel seçimlerde belediye kazanılması da gerekmiyor. Bu dört yıl içinde kendimizi halka anlatmamız daha önemli. Ben iki yıl içinde erken genel seçimler bekliyorum. Bu ekonomik şartlarda iktidarı devam ettiremez. İYİ Parti bu süreci doğru yönetirse merkez sağa oturur ve AKP’nin yerini alır.
Genel merkeze bu konuda büyük iş düşüyor. Doğru danışmanlar, doğru idarecilerle doğru planlama yapılırsa partinin önü açık olacaktır. Yerel seçimlerden alınacak olumsuz sonuçlar kulak ardı edilmeli, Meral Akşener görevinin başında kalmalıdır.
Bu konuda genel başkanımızı ve kadrolarımızı cesaretlendirmemiz gerekiyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.