Aylardır tartışılıyor. Daha da tartışılacak. Enine, boyuna değinilmedik yanı kalmadı. Ağzı olan konuştu. Aklı eren konuştu, aklı ermeyen daha yüksek sesle konuştu. Hatta abartanlar da oldu. Kimi tv ler halka mikrofon uzatıp kamuoyu yoklamasına bile çıktılar. Gözünüze çarptı mı bilmiyorum, televizyoncu  hepsi de üniversite öğrencisi olan gençlerimize şu soruyu sordu:

“İsmet İnönü referandumda evet diyeceğini açıkladığı için CHP lideri Kılıçdaroğlu bu kıymetli politikacıyı partiden attığını açıkladı. İsmet İnönü’nün evet dediği için partiden atılması sizce demokrasiye uygun mudur, değil midir?”

Dikkat ettim, İsmet İnönü adı her defasında iki kere ediliyordu.

Maşallah şeytan kulağına kurşun yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerimiz 1973 yılında toprağa verdiğimiz İsmet İnönü’müzü, ölümünden 44 yıl sonra bugünlerde cansiperane savunarak partiden atılmasına razı olmadılar.

Razı olmadılar ama beni de can evimden vurdular.  Bizden bu gençlere milletvekili seçilme hakkı veren hazırlığa evet dememiz isteniyor.  Bundan daha akla aykırı bir durum da var. Bu yazımla ben bu  noktaya parmak basmak niyetindeyim.

Umarım beni de gençlerimiz gibi gülünç bulmazsınız. Lütfen öncelikle hayırcı, ya da evetçi olduğunuzu bir kenara bırakarak beni siyaset üstü kulağınızla dinleyin.

Bize sorulan soruya cevap olarak ya evet, ya da hayır dememiz bekleniyor. Şöyle düşünelim. Terazinin bir kefesinde  evet var, diğer kefesinde hayır var. İyi ama bunlar arasında benzerlik yok ki... insan hayatına göre açıklamaya çalışırsak birinde sorusu var. Diğer kefe de de “Kırk katır mı kırk satır mı?”  Sorusu var. İnsanı böyle bir ikili soru ile karşı karşıya getirmek ayıptır.

Herhangi bir köyde, ya da kasabada çıkıverin sokağa... Erkeklere sorun:

“Kırk yıllık evlisiniz, çoluk çocuk, torun torba sahibisiniz. Eşinizi artık tanıyacağınız kadar tanıdınız. Cin gibi kadın. Ne dolandırılmışlığı olmuş, ne de kandırılmışlığı. Bütün malınızı mülkünüzü onun üstüne devreder misiniz?”

Ne yanıt alacağınızı umuyorsunuz? Kaç erkek buna gönüllüdür?

Hukukta iki türlü vekâletname vardır: Birine hususi vekâletname denir. Diğeri de Umumi vekâletnamedir. Adliyede ya da devlet önünde sizin işinizi sizin adınza yürütsün, diye çoğu kez bir avukata verirsiniz.

Avukat hususi vekâletname ile sadece buyurduğunuz işi yapabillir. Evinizi mi satacaksınız, kiracınızı mı çıkaracaksınız, o kadar. Ancak umumi vekâletnamenizi alan avukatın göreceği işler sınırsızdır. Sizin eşinizle birlkte üstünde yattığınız yatağı siz içindeyken satabilir. Otomobilinizi haberiniz olmaksızın satabilir.

Peki, aklı olan bir kimse parayla tuttuğu herhangi bir kimseye umumi vekâetname verir mi? Siz karar verin. Şimdi Türk halkından bugün istenen bir umumi vekâletnamedir ve bu asla verilmemelidir. Asla ki asla...