Montrö Sözleşmesi ve Mavi Vatanımız
Türkiye, coğrafi konum olarak Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan bir konumda bulunan ve aynı zamanda dünyada yer alan denizlere en çok kıyısı olan topraklara sahiptir.
Dünya genelinde deniz ulaşımının ve deniz ürünlerinin yıllar geçtikçe önem kazanması ile birlikte ülkemizin çevresindeki denizler karşı kıyılarımızda olan ülkelerce adeta göz hapsine alınmış durumdadır.
Üç tarafı denizlerle kaplı Türkiye'nin jeopolitik konumu açısından oldukça önemli bir yer tutan İstanbul Boğazı ile Çanakkale Boğazı'nın kontrolü hakkında kararları içeren Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşmedir.
Montrö Sözleşmesi, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verir ve barış zamanı sivil gemilerin özgürce geçişini garantiler. Sözleşme, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini sınırlar.
Son on yıldır denizlerimizin kazandığı önem ile birlikte üç yanımızı çeviren denizlerimize "Mavi Vatan" adı konmuştur. Mavi Vatan, Türkiye’nin Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’deki sınırlarını ve hâkimiyetini belirleyen bir kavramdır. Türkiye'nin farklı hak ve egemenliğini içeren deniz alanlarının bütünüdür. Mavi Vatan, 2010 sonrası Türkiye'nin deniz alanlarındaki aktif ve askeri güce dayalı stratejisinin temelini oluşturmuştur.
"Mavi Vatan" ismini Emekli Tümamiral Cihat Yaycı 2010 yılında yayımladığı “Temel Deniz Hukuku” kitabında kayda geçirdi.
Mavi Vatan’ın sınırlarının belirlenmesi, kimlerle ve nasıl görüşmeler yapılması gerekliliğinde böylelikle ortaya çıkmıştır. Karadeniz, İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Ege ve Doğu Akdeniz’deki somut hukuki hak ve menfaatlerimiz, ekonomik çıkarlarımız, davranış şekillerimiz, hak ve çıkarlarımıza yönelik somut ihlallerin ortaya konması ve bu ihlallere karşı hareket tarzlarımız, Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın kaleme aldığı makale ve kitaplarla doktrin haline dönüşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından 1986 yılında Karadeniz’deki sınırlarımızı belirleyen “münhasır ekonomik bölge” ilan edilmiş olması, tespit edilen 300 milyar metreküplük doğalgaz kaynağının sorunsuz çıkarılmasını sağlayan en önemli adım olmuştur. Benzer bir adımın Ege ve Akdeniz’de de atılması, 462 bin kilometrekarelik haklarımızın korunması için münhasır ekonomik bölgenin ilan edilmesi gerekmektedir.
Üç tarafı deniz ile çevrili olan ülkemiz için tanımlanan Mavi Vatan doktrini ile Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de 190 bin kilometrekare, üç denizde toplam 462 bin kilometrekare alanda yetki sahibi olduğunu anlatmak amaçlanmaktadır.
Türkiye'nin merkezinde olduğu doğu Akdeniz meselesi ancak Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile birlikte hareket eden Mısır ve İsrail gibi ülkeler tarafından Türkiye'nin dışlanmak istenmesi nedeniyle karmaşık bir hal almıştır. Türkiye bu konudaki haklı mücadelesini tüm kurumları ile etkili, soğukkanlı bir şekilde ulusal ve uluslararası kamuoyunda sürdürmektedir.
Türkiye'yi temel Deniz haklarından mahrum etmek için kurulan ittifakların amacı, coğrafi uzantısının devamı olan kıyı şeridinden uzaklaştırmaktır.
Ülkemize, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından Akdeniz ve Ege Denizi'nde çok kısıtlı deniz yetki alanları dayatılmaya çalışılmıştır. Türkiye, kendisine yönelik yapılan bu haksız ve hukuksuz dayatmalara karşı Mavi Vatan Doktrini geliştirmiştir. Bu doktrin çerçevesinde Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını imzalamış, dünya kamuoyuna duyurmuş ve Birleşmiş Milletler kütüğüne kayıt ettirmiştir.
Türkiye bu strateji adımı ile Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının batı sınırını hukuki açıdan sağlam ve yasal bir zemine oturtmuştur. Böylece bölgede kendisine karşı oluşturulabilecek ittifak senaryolarına karşı etkin bir önlem almıştır.
Coğrafik olarak kilit bir noktada bulunan Türkiye kendisini dışarıda bırakan tüm uluslar arası anlaşmaların geçerliliğini kabul etmeyeceğini net bir biçimde dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Ülke olarak bu kararlılığımızı devam ettirmek amacı ile Mavi Vatanımızda sondaj ve sismik araştırma gemilerimiz savaş gemilerimizin eşliğinde bölgede görevlerine devam etmektedirler.
Ülke topraklarımızın olduğu gibi Mavi Vatan sınırlarımızda vatanımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile de mavi vatan olarak kabul ettiğimiz denizlerimiz arasında Karadeniz’e kıyısı olan ülke gemilerinin (sivil/askeri) geçiş kararı ve tam kontrolü ülkemize ait olup bu haklarımızdan asla taviz vermemeliyiz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.