Namaz kılarken günah sayılan kabuller
Namaz kılarken karşılaştığım, günah diyerek Müslümanların yanlış algı ve uygulamalarından örnekler vererek; doğrularını ve sebeplerini açıklamaya çalışacağım.
Tek başına namaz kılarken kamet getirme yanlışlığı: Ulema sünnet olarak kabul eder. Farz namazlardan önce sözleri ezan gibi, uzatmadan ve hızlı okunur. Ezandan farkı Kad Kameti’ Salah (namaz başladı) sözlerinin de söylenir olmasıdır. Ezan, namaz vaktinin girdiğini bildirirken, kamet namazın başladığını bildirir. Kadınlar tek başına da olsa kamet getirmezler. Namazın zaten içinde olan birinin tek başına kamet getirmesinin bir mantığı yoktur. Cemaatle namaz kılarken topluluğa, namazın birlik-beraberlik içinde kılınması için namaz başladı diye haber verilmesi ve namaz kılacakların toplanmasının istenmesi normaldir. Buna ihtiyaç vardır fakat tek başına namaz kılan birinin kendi kendine tekmil vermesinin bir mantığı ve izahı yoktur. Bir de beş vakit namaz kılınan mescitlerde namaz kılındıktan sonra, cemaat veya tek başına namaz kılanların kamet getirmemesini, bizim adımıza bizden önce kılanlar kamet getirdi diyerek; kamet getirmeme mantığını da anlamış değilim. Sonradan oluşan cemaatte kamet getirerek beraberliği sağlamalıdır.
Namazda saflarda boşluk bırakılırsa araları şeytan doldurur söylemi: Camide veya cami dışında safların önden itibaren ve sık tutularak doldurulması arkadan gelenlere yer bırakılması bakımından olması gereken bir durumdur. Önde boşluk bırakılırsa arkadan gelen o boşluğa gitmek için, safları insanları öteleyerek ve zorlayarak aşmaya çalışacaktır ki hoş olmayan bir görüntü ve eziyet oluşur. Safların önden başlayarak sık tutulması, yeni gelenlere yer açılması bakımından önemlidir. Görevlilerin bu gerekliliği açıklamadan, ‘’aralarda boşluk bırakmayın, safları sık tutun! Boşlukları şeytan doldurmasın!’’ söylemi yanlış bir ihtardır. Farz namazından sonra sünneti kılarken dağılan Müslümanların aralarında şeytan mı dolaşmaktadır? Besmele çekilen yerde şeytanın ne işi olur? Her yanlış uygulamayı şeytan ve günahla ilişkilendirmek, esas verilmek istenilenden uzaklaşmaktır.
Namaz kılanın önünden geçmek: Bir gün Cuma namazını ayağım arızalı olduğundan, sandalyede arka kısımda oturarak kılıyordum. İlk sünnete geciken iki kişi namaz kılmak için önümden geçmek durumunda kaldılar. Ve geçmemek için direndiler. Benim namazı bitirmemi bekleseler, sünneti kılamayacaklar. Önümden geçip boş olan yerde namaz kılsalar, günaha gireriz düşüncesindeler. Derken biri üzerindeki montu çıkararak önce benim önüme koydu ve geçti. Sonra arkadaşının geçmesini bekledi. Aynı işlemi benim yanımdakilere de uygulayarak dört-beş kişinin önünden geçtiler ve namaz kılmaya başladılar. Önümüzde onların geçeceği alan, bizim rükû ve secde yapmamıza engel değildi. Önden normal yürüyerek geçselerdi hiç dikkatimi çekmez, namazıma da zarar gelmezdi. Bu durumda önce beklemeleri sonra montunu çıkarıp önüme koymalarını takip etmek zorunda kalmam beni namazın dışına itti. Caminin arka tarafında namaz kılıyorsunuz, bir başkası en önde sizin sağınızda kılıyor. Namazı sizden önce bitiriyor. Geriye dönüp camiden çıkacak, aranızda 30m. mesafe var; sizi görüyor önünüzden geçmemek için 30m. yürüyerek arkanızdan dolanıyor.
Bu iki olaydan şunu anladım. Müslüman namaz kılanın önünden geçilmemesini biliyor, ama eylemin özünden haberi yok. Namaz kılanın önünden geçilmemesinin birinci gayesi, kişinin huşu içerisinde Allah ile baş başa iken dikkatinin dağıtılmamasıdır. Kişi secdeye baktığına göre her durumda, her yerde önünde engel olsun veya olmasın secde mesafesinden uzakta geçilebilir. Mesafe daha dar ise, namaz kılanın rükû ve secde yapma anı takip edilerek geçilir. Hangi durumda olursa olsun gaye namaz kılanın dikkatini dağıtmamak ve ona dokunmamaktır. Önüne durup beklemek kılanı da günaha sokar. Çünkü bekleyene bekleme eziyeti vermiştir. Mecburi durumlarda namaz kılana zarar vermeden önünden geçmek mahzurlu değil, cemaat düzeninin oluşması için gereklidir. Bu konuda iki tarafta kâr - zarar hesabını iyi yapmalıdır.
Namaz kılınan yerde resim bulunması: Yine namaz kılınan bir odada resim bulunması halinde, kılınan namazın kabul olmayacağı görüşü yaygındır. Burada da aslında istenen, namaz kılan birinin gözünün içeride bulunanlara takılarak dikkatinin dağılmamasıdır. Kişi kıbleye döndüğünde gözüne takılıp dikkatini, düşüncesini ve algısını değiştirecek her şey, namaz kılmayı sakatlar. Allah ile baş başa olmaktan uzaklaştırır. Namaz secde dahil göz açık kılınır. Bu açıklığa gönül gözü de dahildir. Kıble yönünde namaz kılanı farklı düşüncelere sevk edecek resim dahil ne varsa mahzurludur. Bu kirlilik, düzensizlik, tehlike de olabilir. Gözün takılmayacağı resimlerin veya başka şeylerin oda içinde, namaz kılınan alanda olmasının bir zararı olamaz. Hele bunların olduğu yerde şeytan barınır, günahtır, namaz kılınmaz demek; asıl gayeden uzaklaşmaktır. Ölçü bellidir. Abartı fayda yerine zarar verir.
Namaz kılarken cep telefonu çalması: Bilhassa camide namaz kılarken kapatmayı unuttuğumuz cep telefonları çalmaya başlar. Kişi telefonu kapatma işlemi yaparsa namazının bozulacağını kabulle kapatma işlemine yanaşmaz. Aranmanın bitmesini veya namazın bitmesini bekler. Bu yanlış bir davranıştır. Cep telefonunu kapatması için yapacağı kısa hamle namazına zarar vermez. Diğer durumda, oyun havaları eşliğinde hem kendi namazı hem de diğer cemaatlerin namazı zarar görür. Herkesin kulağı imamdan, namazdan ziyade telefona takılmıştır. Bu gibi durumlarda elimizi telefonun kapatma veya sessize alma düğmesine götürerek durumu ve namazımızı kurtarabiliriz.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.