Namazlarda İsrail oğullarına yaptığımız dualar
Namazlarda İsrail oğullarına yaptığımız dualar
Bilerek veya bilmeyerek bütün Müslümanlar, doğrudan olmasa da dolaylı olarak kıldıkları her namazda iki rekâtta bir, İsrail oğullarına dua etmektedirler.
Yani iki rekât sonrası oturdukları tahiyyatda, salli ve barik dualarıyla İsrail oğullarına da dua edilmektedir. Bu dualarda, İsrail oğullarına iyilik ve mübarek olmaları istenmektedir.
Salli ve barik dualarında, Allah’ım Muhammed’e ve ailesine, iyilik ver. İbrahim ve O’nun ailesine İyilik verdiğin gibi iyilik ver. Şüphe yok ki Sen çok hamd edilen ve şanı yüce olansın.
Allah’ım Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine bereket ver. İbrahim ve ailesine verdiğin bereket gibi bereket ver.
1400 küsur yıldır okunan bu dualar kimsenin aklına gelmedi de şimdi mi Müslümanların aklına geldi? İsrail oğullarına da dua edildiği. Bu düşünce haksız da sayılmaz. Yıllarca ve halâ bu duayı bende ediyorum ama, son yıllarda bir buçuk milyar Müslüman içten dua ettiği halde; İsrail’in çevresindeki Müslümanlara yaptığı mezalimi ve bütün dünyaya ekonomik olarak yaptıkları sömürüleri görünce, bu işte bir terslik olduğunu düşünmeye başladım.
İbrahim peygamber, oğlu İsmail yoluyla bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed’in, yine oğlu İshak yoluyla da Musa’nın (Yahudilerin) ve İsa’nın (Hıristiyanların) atası durumundadır.
Bizim kendi Peygamberimiz ve ailesi için yaptığımız dua anlamlıdır. Bir sakıncası da yoktur. Nitekim Şia dünyası sadece “Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed” demektedir. Yani sadece Muhammed’e ve ailesine iyilik istemektedirler. Büyük şia çoğunluğu Hz. İbrahim ve sülalesi için tahiyyatda dua etmezler.
İsrail’in son yıllardaki mezaliminden sonra ben de İsrail’in, Hz. İbrahim ailesinden olduğu düşüncesiyle salli-barik dualarında İbrahim ve ailesine yaptığım iyilik ve bereket isteme bölümünü okumuyorum. Okuduğumda yaptığım iyi niyetli duanın İsrail halkına gideceği inancını taşımaya başladım. Ve şöyle okuyorum: “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed Allahümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed.”
İsrailoğulları övülmeye dair davranış içerisinde değillerdir. Allah’ın ayetleriyle yasakladığı başta mezalim olmak üzere her türlü melaneti para ve silah gücünü kullanarak göstermektedirler.
Buna karşılık namazların sadece Allah rızası için kılınabileceği, ayetlerin dışında bir kul kelâmının olamayacağı görüşü de büyük ölçüde karşılık bulmakta, Peygamber’de olsa ayet dışında zikredilmemesi gerektiğini belirtenlerin sayısı da az değildir.
Bu bakımdan Hz. Muhammed’in de Hz. İbrahim’in de ayet dışında namaz içinde zikredilmesi, Kur’an’da adı geçiyor diye ayet dışında Hz. Zeyd’in, Hz. Meryem’in adının da zikredilmesi yanlıştır düşüncesinde olanlar vardır.
Bu düşüncede olanlar şu ayetleri ileri sürerek namaz, sadece Allah rızası için kılınır, başka bir ismin namazda geçmesi yanlıştır derler. Bir sure veya ayette olur, dualarda olmaz görüşü hakimdir. İlgili ayetlerden bazıları:
Taha suresi 14.ayet: “Şüphesiz ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Öyle ise yalnız bana kulluk et, beni anmak için de namaz kıl.”
Beyyine suresi 5.ayet: Halbuki onlara da ancak, emir ve yasaklara uyma ve ibadeti yalnızca Allah’a has kılıp sadece Onun rızasını hedef alarak, batıl dinleri terk edip dupduru bir tevhit inancı içinde sadece Allah’a kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti.
İşte sağlam, dosdoğru ve kıyamete kadar baki kalacak din budur.
Zümer suresi 11.ayet: Bana, her türlü şirk ve gösterişten uzak durup taat ve ibadeti yalnız Allah’ı has kılarak, O’na kulluk etmem emredildi.
Salli-barik duaları ayetlerde geçmez. Peygamberimizin okuduğunu söyleyenler, bazı hadis kitaplarına dayanak yaparlar ve sünnet derler. Peygamberimizin ve sahabelerin ölümünden çok sonra ulemanın peygamberlere sevgi, saygı, minnet duygularıyla tahiyyatta böyle bir dua geliştirdiklerini iddia edenler de vardır.
Duanın yukarıda anlamını verdim. Güzel ve iyi niyetle hazırlanmış bir dua. Duada İbrahim ve ailesine bir üstünlük arz edilmektedir. İslam’da peygamber soyu da olsa, ayrıcalık yoktur. Kusursuz da değillerdir. Nitekim Hz. İbrahim soylu olan İsrail, bugün Allah indinde Kur’an’a göre kusurludur.
Allah’tan Hz. İbrahim ve ailesi için istediğimiz iyilik ve bereketi, aileden bir kavim olan İsrail oğulları günümüzde hak etmemektedir. Bu şekli ile yapacağımız duayı Allah, hoş karşılamaz. İndirdiği en son Kitap Kur’an, inanlardan en çok zalimle zulümle mücadele etmemizi istemektedir. Haksız yere bırakın bir toplumu, bir insanı bile öldürmek; bütün insanlığı öldürmek olarak nitelendirmektedir. Böyle bir topluma dolaylı da olsa Allah’tan iyilik ve bereket istemek, Allah’ı tanımamak, isyan, bühtandır.
Hiç kimse ben bu duayı ederken İsrail’i aklımdan geçirmem diyemez. Diğer Müslümanlar da İsraillilerle, Filistinliler amcaoğlu; bize ne? Ne halleri varsa görsünler! Diyemeyeceği gibi.
Namazda tahiyyat, namazın farzlarındandır. İkinci rekatlardan sonra bir müddet diz üstü oturarak, Allah’a içimizden geçtiği şekilde dua ve zikir etme istenilendir.
Tahiyyat ve salli-barik duası bir birlik olsun diye Müslümanlarca içtihat dahilinde kaleme alınmıştır. Hiçbir şey söylemeden bir müddet Allah’ı yanı başında hissederek oturmak ve sonra selam vererek namazdan çıkmakta tahhiyattır. Ayrıca tahiyyat duası da Müslümanlarca tartışılır. Yapılmayan Miraç hadisesi anlatılır. Ayrı bir yazı konusudur.
Öyle ise tahhiyatta ne okuyacağız? Sorusuna verilecek cevap: Kur’an’daki dua ayetlerini öğrenip okumak olacaktır. Veya Allah’ı zikrederek bir müddet beklemek.
Selam ve dua ile…
Nurettin Bölük 08.04.2025
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.