Nasıl Kutlu Olsun?
Bugün 27 Mart. Dünya Tiyatrolar Günü… Kutlu olsun diyeceğim ama nasıl kutlu olsun?
1930’larda nüfusu 150 bin olan Ankara’da her gün 5-6 tiyatro salonu perdelerini seyircilerine açarken, bugün nüfusu bir milyonunun üzerindeki kentlerin çoğunda ne devlet tiyatrosu, ne şehir tiyatrosu ne de özel tiyatro yoksa,
81 ilde Üniversite olmasına karşılık, bu 81’ilin yalnızca yedisinde ödenekli tiyatro faaliyet gösteriyorsa, üniversite öğrencilerinin %80’i, üniversite mezunlarının yarısından fazlası bir tiyatro salonundan içeri adımını atmamışsa,
1950’li 1960 yıllarda gazetelerde onlarca Tiyatro eleştirmeni yazı yazarken, bugün gazetelerde yalnızca “Tiyatro Eleştirmeni” olarak görev yapan bir kişi bile kalmamışsa, gazetelerin kültür-sanat sayfalarının azalması bir yana, kültür sanat sayfalarında Tiyatro’ya ayrılan yerler yok olmuşsa,
Büyük kentlerde hayatını sürdürmeye çalışan gerek ödenekli gerek özel tiyatrolarda, ya çeviri oyunlar ya en yenisi 40-50 sene önce kaleme alınmış oyunlar sahneleniyorsa, ilk Tiyatro oyunu olan Şair Evlenmesi yeni oyun yokluğundan her yıl repertuarlarda yer bulabiliyorsa,
Türk Tiyatrosu hâlâ 1930’lardaki sahne mantığından bir adım ileri gitmemmişse, Avrupa’daki hele Broadway sahnelerin imkanlarıyla kıyasladığınızda bizim tiyatro sahnelere “sahne” denemeyeceği ortadayken,
Bir zamanlar sadece PTT Bünyesinde üç şehirde üç sahnede aynı anda üç oyun sergilendiği günlerden, tüm kamu kurumlarında bir yıl boyunca tek bir oyunun dahi sergilenmediği günlere evrildiysek,
Ödenekli tiyatrolara ayrılan ödenek miktarı her geçen yıl azalıyorsa,
Devlet Tiyatroları yıllardır turne temsilleri gerçekleştirmiyorlarsa,
Son yapılan Belediye seçimlerini ilişkin seçim bildirgelerinde Tiyatrodan bahseden aday sayısı onu geçmemişse…
Partilerin programlarında seçim bildirgelerinde Tiyatro’ya yeterince yer vermiyorlarsa,
Şehirleri beton yığınına çevirmeyi, kentleşmek sanıyorsak,
Tiyatro’dan bahsetmeye “Dünya Tiyatrolar Günü”nü kutlamaya imkân var mı? Daha doğrusu kutlamaya hakkımız var mı?
Tiyatro kültürdür…
Kültüre ilgisiz “lümpen kent” anlayışı ile özdeşleşen, cemaat kültürünün hakim olduğu, her yıl daha geriye giden, görgüsüzlüğün, görgü, kuralsızlığın kural olduğu, siyasi önderlerin nezaketten, letafetten habersiz olduğu toplumların Tiyatro nesine…
Recep İvedikler neyimize yetmez…
Ama her şeye rağmen Tiyatro sevdalısı, ömrünü tiyatroya adamış oyuncuların, yönetmenlerinin, ışıkçısından suflörüne tiyatro emekçilerinin ve hâlâ tiyatrodan kopmamış tiyatro seyircisinin Dünya Tiyatrolar Günü Kutlu olsun…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.