Ne demek ev hapsi?
Korona günlerinde yapılan ankette (anam her şeye bir anket yapıyorlar) ortaya çıkan şu ki; Aileleler geleneksel yapımız gibi bir araya gelemiyorlar artık.
Ankette yüzde 1.3 bir araya gelme oranı.
İlginç.
"Ne yapıyorsunuz evde kaldığınızda?" sorusuna verilen yanıt; "Hiç konuşmadan Film seyrediyoruz."
Görünen o ki birlikte zaman geçirmeyi unutmuş aileler.
Paylaşımları giderek azalmış.
Birlikte ürettikleri çok bir şey yok yani.
Evin erkeği genellikle haber izlemeyi ve tartışma programlarını tercih ediyor.
Eee bugünlerde televizyon ekranlarında da bundan bol bir şey yok doğrusu.
Tartış ancak sonuç çıkarma programları bunlar bence.
Doç. Dr. Haluk Zülfikar hocayı izledim haber programında. Diyor ki; "Böyle günlerde zorlukların üstesinden gelme programları olmalı"
"Soruyoruz hobileriniz nedir? Geneli hobi deyince sadece kitap okumak diyorlar"
Hımm toplumun bilinçlenme, toplumsal algı durumlarına bakınca, hocam keşke sorsaydınız diyorum içimden, "Acaba hangi kitapları hobi olarak okuyorlar?"
Cin Ali falandır belki, 6 çizikten oluşan.
Hobi deyince daha çok "Dışarı çıkmak, başkalarını izlemek" yanıtını veriyorlar erkekler.
Yani kendi hobileri yok, izlemekten başka!
Veyahut kahvede okey oynamak, karşısındakileri taşlamak, okeye dönmek, dönerken de höpürdeterek az şekerli bir Türk kahvesi içmek hobileri olabilir erkeklerin...
En zevk aldıkları yerler her nedense erkek erkeğe oturdukları kahvehaneler ve okeye dönmek sanırım.
Hiç sıkılmadan o kadar saat kıçları üstünde nasıl oturuyorlar anlamak mümkün değil!
Gerçi onlar da bizim eminim ki gün gezmelerimizi, kilolu olmamıza rağmen halâ ev sahibinin yaptığı hamur işlerini çay eşliğinde patlayıncaya kadar götürmemizi anlamıyorlar.
Öğleden akşama kadar sunulanları sohbet eşliğinde nasıl doymadan yediğimizi anlamıyorlardır.
Sonuç; Birbirimizi anlamakta zorlanıyoruz.
Bu yüzden "Herkes kendisini anlasa yeter" diyor, üstüne pek de şey etmiyoruz yani gitmiyoruz.
Birbirlerini empati yapmadan anlamayan çiftler evde nasıl zaman geçirirler peki?
Haah işte burada koronavirüs giriyor devreye.
"Hayat Eve Sığar"
"Evde Kal Türkiye"
Deseler de Türk erkeğini eve kapatmak korona gibi nefessiz bırakmakla eşdeğer neredeyse.
Biri nefes almasını önlüyor dırdırıyla... Diğeri ciğerine yapışıyor nefessiz bırakıyor.
"Yoo öldürmeden bırakmam valla!" diyerek adamların yakasını bırakmıyor bu koronavirüs.
Ölenlerin çoğunluğu 65 yaş üzeri ve erkeklerin ex oranı kadınlara kıyasla daha yüksek.
Çıkarsa sokağa ölecek, bu kesin...
Çıkmazsa da sıkıntıdan ölecek, ciğerleri değil ama kafası patlayarak.
Sokak röportajını izlediğimde yaşlı amcanın verdiği yanıt kahkahalarla güldürdü beni.
Adamcağız diyor ki "Evde kalamam ben, asıl evde oturursam ölürüm oğlum."
"Hanım teyzen temizlik yapıyor, etrafı çamaşır suyuyla dezenfekte ediyor, şimdi hele bu virüs yüzünden daha da abarttı, nereye gitsem silip duruyor! Oraya basma, oradan çık, bak baak ne diyorum been, yeni temizledim basmaaa orayaa, çııık."
"Eee dışarı çıkmayım da napayım, azar mı işiteyim bu yaşta"
Virüsten korkmuyor da azar işitmekten korkuyor amcam!
Evde oturmayı erkekliğe de yakıştıramıyor tabii...
Sabah erkenden kahveye gitmeye alışmış bir milletiz.
Mesaiden geliyor gibi eve dönüyoruz.
Akşam yemeğini geçirmiyoruz! İyi bari tam saatinde ev de oluyoruz.
Şimdi 20 yaş altı da derken kimsenin yerel yönetimlerin de haberi olmadan birden taak İçişleri Bakanımız açıkladı marketlerin kapanmasına 2 saat kala.
"Efendim hafta sonu 31 ilde sokağa çıkma yasağı uyguluyoruz"
Tam kontrol altına alınıyor dik çıkış yataya dönüşecek kritik 2 haftadayız, hayat eve sığar derken bu sokağa çıkma yasağı anında sokağa bir an önce çıka dönüştü.
Sanki yasak sosyal mesafeyi kapattı marketlerin önünde.
Millet ekmek kuyruğunda sıraya uymayınca ekmek alabilmek için bir arbede sormayın.
Sosyal mesafe ne ki? Uçan tekmelerle birbirini tekmeledi, yumrukladı.
Koronavirüs virüs olalı eline böyle bir fırsat geçmemiştir.
Diğer ülkelerde bu kadar yakın temas olmamıştır.
Bir kişi 16 kişiye bulaştırarak geçiriyorsa hele.
Virüsün bize geçirdiğine bir bakın ve hesaplayın.
O gece dışarıdaki herkes, oradan mahalle, mahallerinden ev, evden eve sıçraya sıçraya, hepimiz bir güzel koronalandık!
Alış veriş bitip eve ekmekleri, unları, kolaları, kekleri yığınca karantinada (14 gün yeniden sayacağız bakalım yemek nasip olacak mı?) 14 gün sonrası Allah kerim.
Millet olarak anlaşılıyor ki, ne evde oturmaya, ne de aç kalmaya alışık değiliz.
Yiyerek ölmeyi, açlıktan ölmeye yeğliyoruz.
Virüs de bize aç mezarı yok kardeşim bana malzeme verme demiyor kör olasıca.
Çık dışarı, gel vatandaş fileni doldur, belki bu son dolduruşun, filenin de son doluluğu, görüp göreceğin bu olsun, şimdi sarılın birbirinize bakayım.
Ayrılıkta azap vardır, küs gibi durmayın diyor.
İstediğini veriyoruz ne korkunç.
Bu iki gün sokaklarda kimse yok.
Erkekler evde kalmaya alıştılar mı?
Bazıları sosyal medyada görüyorum eşlerine yardim ediyorlar, paylaşımı öğrendiler. Zamanı eğlenerek geçirebiliyorlar
Ekmek yapanlar, temizlik yapanlar, dolma saranlar.eşlerine ev işlerinde yardim edenler.
Harika bir görüntü.
Ancak empati yapan kesim görüyorum ki azınlıkta.
Yapılan istatistiklerde erkeklerin yüzde 22.3'ü şiddet eğiliminde olduklarından eşlerini döverek eziyet ediyorlar.
Evde oturmayı eşleri ve çocukları ile iletişim kurmayı beceremeyen şiddete baş vuran tipler bunlar.
Sokağa çıkma yasağı sağlığımız açısından 2 güne sınırlandırıldı mı, devamı gelecek mi bilmiyorum.
Evi hapis gibi görenler ev hapsindeyim diyorlar.
Sevdikleri ile birlikte olmayı kendilerini boğan, nefes aldırmayan hapislikle bir tutuyorlar.
Adamlara iki gün ev hapsi derseniz eşlerini de gardiyan gibi görebilirler.
Bilinç altımızda evimizin içinde uzun süre geçiririrsek bunun hapislikle aynı şey olduğunu düşündüren nedir?
Sevdiklerimizle mutlu olabileceğimiz kendimize ait hanelerin hapislikle ne alakası var, bilemedim.
"Gardiyaaan kapıyı açar mısın?"
"Tatlım anahtar kapının üstünde..."
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.