Nefret tohumları saçanlar..
‘’Komünizm görüldüğü yerde ezilmelidir’’ sözleri geçmişte öyle beynimize kazınmıştı ki. Sovyetler gözümüzde öcüydü. Dünya düzeni değişti bir öcü gitti, başka öcüler geldi. Hele son yılların öcüleri öcüden de öcü. Halkımız cebindeki paraya baktığından ne öcü, ne öcü değil, farkında bile değil. İşsizde olsa, fakirde olsa, ülkesi dikta ile yönetilse hiç umurunda ve farkında değil. Ülkesinin her karış toprağı, milli varlıkları satılmış, dost komşular düşman yapılmış da olsa.
Yetmişli yıllarda filiz veren Kürt sorunu önemsenmedi, hele hele zamanın başbakanı ‘’üç beş çapulcu’’ olarak nitelediği teröristleri hafife aldı, umursamadı. Bakın bugün çapulcu denilen terörist lideri. Bebek katili Apo ile devlet masaya oturuyor. Neden? Açılım dendi, saçılım geldi. Çaresizlik her şeyi yaptırıyor. Apo ile görüşmedik, görüşmedik diyen siyasi yetkililer gayet pişkin bir şekilde ‘’Devlet teröristle de görüşür’’ diyerek işi pişkinliğe vurup halkı balık beyinli olarak algılıyorlar.
‘’Ofsayt’’ futbolda bir terimdir. Ofsayta girip gol atsan sayılmaz. Türkiye ise hep ofsaytta. Acaba hakem görmeden gol atabilir miyim pelinde. Komşularımızla ilişkilerimize bakalım. Hani şu ‘’sıfır sorun’’ yutturmacasına. Yanlış stratejiler uğruna Türkiye’nin fed edilmesine. ABD, Irak’a müdahale edeceği sırada zamanın başbakanı ‘’bir koyup on alacağız’’ hayallerine kapılmış, bırakın almayı bataklığa girmeden paçayı zor kurtarmıştı. Bu felsefenin neo mantığı ise ‘’sıfır sorun’’. Kuzey komşulardan başlayıp şöyle bir göz gezdirelim. Rusya ile ilişkiler ne yazık ki hala güven vermiyor. Rusya zaman zaman aba altından sopasını gösteriyor. Malum mehter marşı yürüyüşü yaptığımızdan takiye ile birlikte iki adım ileri bir adım geri atarak durumu zar zor idare ediyoruz. Gürcistan ile sorun gözükmüyor ama Gürcüler Türklerden çok rahatsız. Ermenistan ile sınır kapısı açma söylemi tam bir fiyasko ile sona erdi. Aynı fiyasko Kürt açılımında da yaşandı. Ermenistan sürekli Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya devam ediyor, Büyük Ermenistan ideolojisinden asla vazgeçmiyor.
En uzun barış süreci geçirdiğimiz İran ise her zaman Türkiye için potansiyel tehlike olarak karşımızda duruyor. Günümüzdeki İslami akımların kuvvetklenmesi için İran’ın geçmişte İslam devrimini enjekte etmek için me kadar çaba harcadığını anımsayın. Bunda başarılıda oldular Türkiye’yi süratle laik düzenden uzaklaştırdılar. Irak, Suriye malum. Sıfır sorundan sorunlar yumağına dönüştü. Yunanistan şimdilik kendi sorunları ile uğraşıyor ama önünde ilk fırsatta gerçekleştireceği Kıbrıs ve Megalo ideası var. Bulgaristan , o kadar değişken ki ne zaman bahar ne zaman kış gelir belli olmaz.
Sıfır sorunlu Türkiye, Sam’ın, Hans’ın teşvik ve şişirmeleri ile hindi (turkey) gibi kabarıyor. Kabardıkça da cüretleşiyor. Yakın komşularına değil uzaktaki İsrail’e bile posta koyuyor. Uzakdoğu’da, Afrika’da kendine yer edinmeye çalışıyor. Liderlik ve başkanlık sevdalısı siyasilere kimse karşı çıkamıyor. Hatalar yeni hataları doğuruyor. Geçmiş yıllar hatalar yumağı idi, gelecek değişir mi dersiniz? Asla, daha da beter olmasın ona razı olalım.
İç barışı anlatmaya gerek yok. Ötekileşme, yandaşlaşma, bizden, sizden, kindar, dindar edebiyatı ile mahalleler bile bölünmüş durumda. Buyurun cenaze namazına.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.