1. YAZARLAR

  2. Ercüment TUNÇALP

  3. Negatif reel faizin sonuçları
Ercüment TUNÇALP

Ercüment TUNÇALP

Ortakses Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

Negatif reel faizin sonuçları

A+A-

Bizim şartlarımızdaki ülkelerde; faiz beklenen enflasyonun üzerinde olmalıdır. Bunu söyleyenin “yüksek faiz istiyor” diye yaftalanması büyük haksızlıktır. Aklı başında bir insanın yüksek faiz istediğine ben hiç şahit olmadım. Yani insanlık için faizin düşük olması iyidir. Çünkü düşük faiz ile tüketim ve yatırım artar, piyasa canlanır, istihdam ve büyüme hızlanır.

Ancak bizim şartlarımıza gelince; TÜFE oranında, dünya üzerinde halen Arjantin’den sonra (yüzde 52,1) ikinci sıradayız. TL ise dünyada en fazla değer kaybeden para olmuştur.  

Peki bu yüksek enflasyona rağmen, faizi indirerek hayırlı bir sonuca ulaşmak mümkün olabilir mi?

Elbette hayır. Üstelik bu bilinen gerçeği yaşayarak da görmekteyiz. Eksi reel faiz ile TL biriktirilmeyeceğini artık çocuklar bile öğrendi. TL’den bu kaçış, dövize, altına ve borsaya doğru gerçekleşiyor. Sonrası malum; önce kurlar, arkasından enflasyon artıyor.

Bu kadar mı?

Esas sorun bundan sonra başlıyor ve faizi indirmekle faiz yükü de azalmıyor.  

İşte ayrıntıları :

- MB’nin faiz indirim kararları ile mevduat faizleri eş zamanlı olarak yüzde 15’e geriledi. Ancak ticari krediler ve kredi kartı faizleri başta olmak üzere bankaların vatandaştan aldıkları faiz eski haliyle devam ediyor. Yani vatandaş iki tarafta birden kaybediyor !

- TÜİK kasım ayına ilişkin finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. Buna göre kasım’da TL mevduat TÜFE ile indirgendiğinde yatırımcısına yüzde 2,32 kaybettirdi. TÜİK, veriyi hesaplamaya başladığı Ocak 1997’den beri ilk kez TL yatırımcısına bu kadar kaybettirmiş oldu. Diğer yatırım araçlarından BİST 100, dolar, euro ve külçe altın ise yatırımcısına çift haneli getiriler sağladı.

Yıllık değerlendirmede; TÜFE ile indirgendiğinde dolar yüzde 10,35, BİST 100 endeksi yüzde 9,77, külçe altın yüzde 8,06 ve euro yüzde 6,36 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; TL mevduat faizi (brüt) yüzde 7,72 ve DİPS yüzde 13,70 oranlarında kaybettirdi. (Kaynak: Dünya)

Peki bunun sonuçları ne oldu?    

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) günlük verileri 1 Aralık itibariyle, bankacılık sektöründe yabancı para mevduatının toplam mevduat içindeki payının yüzde 63,2’ye çıktığını ortaya koydu.

TL’deki değer kaybı ve enflasyondan korunmaya çalışan vatandaşlar, yüksek  seviyede seyreden dolar/ TL’ye rağmen hâlâ döviz alımlarını sürdürüyorlar.

Bu kadar mı ?

- Hayır. Eksi reel faizde yeni rekorlar kırılınca, Türkiye’nin yurt dışında satılan tahvillerinin risk primi de (CDS) 500 baz puanın üzerine çıktı.

Peki bu ne demek ?

Biz faizi indirdikçe dış borçlanma faizimiz artıyor demektir. Yani yurtdışına satılan tahvilin faizi yüzde 3 ise, 3+5= % 8 faiz ödeyeceğimiz anlaşılıyor.  

MB bir taraftan bankalara yüzde 15 faizle kaynak kullandırırken, diğer taraftan Hazine daha fazla kaynağa ihtiyaç duyması sebebiyle geçen haftaki ihalede ancak yüzde 22,70 faizle borç bulabildi. Aradaki fark 7,70 puan. Demek ki; Faizi indirmekle bu yükten kurtulmak mümkün olmuyormuş, zamansız indirmekle de bilakis faiz maliyeti artıyormuş.

Fitch, Türkiye’nin kredi notunu BB - (negatife) çevirdi. Neden olarak; “erken parasal gevşeme, faiz indirimi, yüksek enflasyon ve güven erozyonu” gösterildi.

Notun anlamı; “spekülatif, yatırım yapılamaz” demektir.

TÜİK verilerinin halk arasındaki güvenilirlik derecesi bizim konumuz değil.

Ancak resmi raporlara itibar etmek zorundayız.

Dünya Eşitsizlik 2022 Raporu’nda yer alan ‘verilerin şeffaflığı endeksi’nde Türkiye 20 üzerinden 3 puana sahip görünüyor. Diğer bazı ülkelere gelince; İngiltere 15,5, Fransa 15, İtalya 13, Japonya 6, Çin 6,5, ABD 15,5, G.Kore 10,5 olarak yer alıyor.

Peki dışardan bakan gözlerin gördüğünü biz yakından niye göremiyoruz ?

Öncelikle bu tablonun acilen düzeltilmesi gerekmez mi ?

- Üstelik yüzde 21,31’lik resmi kasım enflasyonu bile politika faizi ile manşet enflasyon arasındaki makası eksi 6,3 puana çıkarmış bulunuyor. MB’nin manşet enflasyon yerine son dikkate aldığı çekirdek enflasyonla politika faizi arasındaki fark ise eksi 2,6 puana çıkmıştır. Artık MB’nin faiz için referans alacağı bir veri kalmadığından piyasada oluşan güvensiz ortama ve dövize olan talebin kuru tırmandırmasına hiç şaşırmamak gerekiyor.     

Yukarıda yuvarlak bir hesap yaptık. Esasında reel faiz hesabı beklenen enflasyona ve net nominal faize göre yapılır. Beklenen enflasyon yüzde 25’den düşük gelmeyeceğine göre TL mevduatın yıllık getirisi yüzde eksi 10 civarında şekillenecektir.  

Sonuç olarak; 16 Aralık perşembe günü yılın son PPK toplantısı ile faiz kararı  açıklanacak. Bu aşamadan sonra faiz indirimine 1-2 ay ara verilse bile yukarıdaki sıkıntıların düzelmesi maalesef mümkün olmaz. Ancak eksi reel faizi ortadan kaldıracak kadar yüklü bir faiz artışı çözüme yardımcı olabilir.   

Çünkü vatandaş ancak bu şartla; ilerde getiri sağlama ihtimali göreceği TL’ye  olumlu bakar ve dolarını, altınını bozdurup milli paraya döner. Devamında da sakinleşen piyasalarda faizler kendiliğinden düşer zaten.  

Buraya kadarı sadece faiz tarafı olup, 2022’ye dair tahminlere haftaya devam etmek ümidiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.