Niçin siyasete 'hayır' diyorum...
Yıllarca ülke meseleleri ile ilgili düşüncelerimi yazdım..
Demokrasi, hukuk, adalet, düşünce özgürlüğü ve yönetim sistemlerinin aksaklıklarını eldeki verilere göre
ifade ettim. Vatandaşlık görevimi yaptığıma inanıyorum. Okuduğumuz bilimsel eserlerden elde ettiğimiz bilgileri halk
ile paylaşmanın önemini elbette biliyorum. Bilgilerin yayılmasında önemli katkılar sunduğuma inanıyorum. Doğru
bildiklerimi bedel ödeme pahasına korkusuzca yazdım..
Düşüncelerimden dolayı zaman zaman yargıya hesap verdim. Tüm zorluklara rağmen demokrasiden yana tavır aldım.
Demokratik kurum ve kurallardan yola çıkarak hatalı siyasi hareketlere karşı mücadele etmek gerektiğine inandım. Yıllar önce yarım asır içinde bulunduğumuz siyasi hareketin millet nezdinde nasıl başarılı olunur? sorusunun
cevabını bulabilmek için Ülkücü Türk Milliyetçisi, Ulusalcı ve DEMOKRATİK sol düşünceyi savunan arkadaşlarımızla..
Yalova'da halka açık önemli bir düşünce paneli yaptık.. Dava büyüğümüz duayen edebiyatçı, fikir ve düşünce insanı
Dr. Sakin Öner hocamıza bu panelin sonuç bildirisini hazırlaması için ricada bulunduk.. Dr. Sakin Öner hocamız panele katılan tüm konuşmacıların fikir ve önerilerini maddeler halinde rapora dönüştürdü.. Bu rapor ilgili siyasi partinin yönetim kademesinin tümüne iletildi. SONUÇ NE OLDU? HİÇ BİR ŞEY. Tarafına iletilen küçük bir not: "Önerilerinizi aldık. Gerektiğinde değerlendireceğiz. Teşekkür ederiz.." diye geri dönüşüm oldu... Öneriler değerlendirildi mi? HAYIR... Üstelik Partinin il yöneticisi tarafından ağır sözlerle eleştirildik. Bu cahilce eleştiri idi.. Amacımızın ne olduğunu anlamadan; panelde konuşulanları ve rapor haline getirilenleri okumadan, "gerçi okusa da anlamaz ya neyse.." ağır ifadelerle tepki aldık. Bu tepki bizim için önemli değildi. Umursamadık.
Daha sonra partide alınan seçim sonucu istenilen düzeyde olmadığı için parti içi demokratik hareket başlatıldı..
"7 Haziran ve bir Kasım 1915 seçimlerinden bahsediyorum." Parti içi demokratik hareket değişik vasıtalarla, değişik araçlar kullanılarak engellendi. Engellemelerin neler olduğunu siyaset ile ilgili olanlar biliyor. Onları yazarak zamanınızı boşa harcamak istemiyorum. Bu arada bir konuyu da özellikle belirtmek istiyorum. Merak ettiğim için bütün siyasi partilerin tüzüklerini okudum. Siyasi partiler yasasını da okudum. Ülkemizde hiç bir siyasi partinin iç işleyişinin demokrasiyle yakından uzaktan alakası olmadığını gördüm. Mevcut siyasi partilerin üst düzey yöneticilerinin partisini demokratikleştirmek için düşünceleri olmadığını belirtmem lazım..
Burada küçük de olsa CHP'nin iç tüzüğü ve yönetim tarzının tamamı değil de ancak %10 demokrasiye uygun olduğunu söyleyerek bir hakkı teslim etmeliyim. Bu partinin dışında kalan ve özellikle "SAĞ" partiler olarak adlandırılan siyasi kuruluşların tamamında demokrasinin "D"sini bulamazsınız. Hepsi sözde demokrattır. Özde ise tek adam yönetimine dayalı tam bir diktatörlük söz konusudur..
Parti Genel Başkanlarının öyle yetkileri var ki "ASTIĞI ASTIK,KESTİĞİ KESTİK." Bu düşünce hareketle yeni bir siyasi parti kurulmasının ve bu siyasi partinin tam demokratik usul ve esaslarla yönetilmesi hayalini kurmaya başladık. Düşüncemizi demokratik değişimden yana olan her arkadaşımızla hatta değişim hareketinin önderleriyle de paylaştık. Hepsi demokratik değişim hareketine olumlu baktı. Ümitlendik. Çok zor şartlar altında mücadeleye siyasi önderlerimizle başladık.
İlk zamanlarda istenilen karşılıklı görüşmeler rahatlıkla yapılıyordu. Telefonumuza her aradığımız dava büyümüz anında cevap veriyordu. Defalarca toplantılar yapıldı.Her toplantıdan sonra huzur içinde çekilen sıkıntılar mutluluğa dönüştü. Ümitvar olduk. Küçük de olsa bu siyasi gelişmelerden zevk almaya başladık..Herkes demokratik kavgamızı göğsümüzü kabartarak anlattık. Demokratik hareketimizi anlattığımız insanımız bizleri huşu içinde, özenerek dinliyordu.
İlk toplantılara katılan arkadaşlarımıza deniyordu ki "BİZLER YOLDA BULDUKLARIMIZI, YOL ARKADAŞLARIMIZA TERCİH ETMEYECEĞİZ. EMEK VEREN HERKES İLE BİRLİKTE OLACAĞIZ. KURACAĞIMIZ PARTİDE DEMOKRASİ ASLA RAFA KALKMAYACAK. İŞTİŞARE MUTLAKA OLACAK. EHLİYET VE LİYAKAT ESAS OLACAK. TEŞKİLATLAR KURULMA AŞAMASINDA SİZLERE DANIŞILMADAN HİÇ BİR ADIM ATILMAYACAKTIR.."
Bu sözlerden dolayı umutlu oldum..
Gün geldi. Zorluklara ve engellemelere rağmen yeni bir siyasi parti kuruldu. Bu siyasi parti Türk Milleti'nin umudu oldu. İlk günlerde partide görev almak isteyen birden çok arkadaşımız vardı. Parti kurulduktan sonra sıra teşkilatlanmaya gelince eski sancılar depreşti.
Verilen sözler unutuldu. İştişare rafa kalktı. Bir baktım ki eski neyse yenisi de aynı yolu izlemeye başladı. Adamı olanlara teşkilat kurma görevi verilmeye başlanıldı. Yıllarca sürdürdüğümüz mücadelenin hiç bir yerinde olmayanlar öne çıkarıldı.Yöneticiler artık telefonlarımıza çıkmaz oldu. Senli benli konuşmalar unutuldu. Mücadele eden arkadaşlarımızın teşkilatların kurulması aşamasında esameleri dahi okunmaz oldu. Bir çok ilde sokakta kalan diğer siyasi partilerin artıkları meydana çıktı.
Bir ara da sözde MERKEZ PARTİ olmak için ülkücü Türk Milliyetçisi mücadele insanlarına itici gözle bakıldı. Hatta şöyle denildiği söylendi. "Kurulacak yeni siyasi partinin il-ilçe başkanları ülkücü olmayacakmış.." Ya kimler olacakmış? Soruna verilen cevap tam bir kafa karıştırıcı sözler..
Yeni partinin kurulmasına kadar gelinen aşamada zamanını, olmayan parasını, emeğini, alın terini korkusuzca kullanan arkadaşlarımıza karşı söylenen sözler tam bir öngörüsüzlük ve siyasi hataydı. Bir başka ifadeyle siyasi ahlaksızlıktı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen belki daha iyi olur düşüncesiyle benim gibi yüzlerce arkadaşımızın sesi çıkmadı. Teşkilatlar büyük hazretlerin emirleriyle kuruldu. Yine sessiz kaldık. Oyun bozan olmamak için. Erken seçim nedeniyle de illerdeki milletvekili adayları gündeme geldi. A bir baktım ki. Eskiden farklı bir şey yok..
Yine milletvekili adaylarının sıralamasında diğer partilerin yaptıkları hataların tamamı yer aldı.
Sizlere çok yakından tanıdığım ve değişim hareketine bir partinin il başkanıyken destek veren, sonra görevden alınan Bursa İYİ Parti kurucu İl Başkanı sayın Yüksel Yılmaz'a yapılan muameleyi hatırlatıyorum. Sayın Başkana yapılan uygulamaların bir çok yerde tekrarlandığını gördüm.
İYİ Parti'de haksızlığa uğrayanların listesini yazmaya kalksam her halde bir kaç sayfa yazı yazmak zorunda kalırım. Hatalı uygulama neticesini de 24 Haziran seçim sonuçları herkese gösterdi. Yeni bir umutla yola çıkan bir siyasi hareket bana göre başarısız bir netice aldı.
Ben niçin siyasetten soğudum..?
Partilerde; Yalan çok.
Kirlilik had safhada.
Riyakarlığın sınırı yok..
HAKARET VE KÜFÜR KIRILA..
Halkı düşmanlaştırmak için her yol mübah.
Milli ve manevi değerler pazara çıkarılmış.
Siyasi din tacirler piyasada çok..
Demokrasi yok.
Hukuk yok.
Adalet yok.
Liyakat yok.
Ahde vefa yok.
Verilen sözlere uyum yok.
Saygı ve sevgi yok..
Siyasi ahlak yok..
Dürüstlük yok.
İnsana saygı yok...
Bu kadar erdemli vasıfların olmadığı yerde benim ne işim olur? Bundan dolayı daha önce verdiğim sözlere riayet ederek siyasi hayatımı sonlandırdım.
Bu yazı yazdığım son siyasi yazıdır. Fırsat verilirse yazılarıma mesleği gereğince devam edeceğim. Siyaset ile böylece vedalaşmış oldum..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.