Ölmeden şehitliği hak etmiş olanlar
Allah yolunda ölenlerin ve öldürülenlerin şehit olacağını (Al-i İmran157) bir önceki yazımızda ayrıntılı şekilde açıklamıştık. Allah yolunda öldürülenler belli. Allah yolunda ölenler kimlerdir? Bu ölenlerin savaş sırasında veya dini öğretileri yaymak için görevlendirenlerin dışında, ölenler olması gerektiği akla gelmektedir.
Düşünün! İki arkadaş Çanakkale Savaşlarında savaşmış, biri ilk gün öldürülmüş ve şehit olmuş. Diğeri savaş sonuna kadar savaşmaya devam etmiş, devamında Batı Cephesinde İstiklal Savaşına da katılmış, İşgalci müşrikler, denize dökülünceye kadar savaşmaya devam etmiş, ölmemiş. Bu ikinci kişinin durumu, savaşa gitmemiş (o dönemler, çok sayıda Müslüman! Savaşa gitmemek için tekke ve zaviyelere katılırlardı. Tekke ve zaviye mensupları savaşlara katılmama ayrıcalığı vardı.) veya savaşlardan kaçmış bir Müslümanın durumuyla eş midir? Yoksa İslam’a göre Allah katında bir ayrıcalığı var mıdır?
El cevap, vardır. Allah, bu konuda da ayetleriyle açıklamalı müjdeyi vermiştir.
Nisa suresi 4. Ayet: O halde dünya hayatı karşısında ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda öldürülür ya da galip gelirse, biz ona büyük mükafat vereceğiz.
Allah, bu ayetinde yolunda ölenle, galip geleni eş tutmuştur. Ölen şehit oluyorsa, ölmeyip galip gelenler de şehit muamelesi görecek demektir.
Yakın tarihimizde Allah yolunda savaşıp ölmeyenlere, (Çanakkale Savaşı, İstiklal Harbi gibi) Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarına, İslam dışı çok olumsuz yakıştırmalar yapanlar, bırakın normal ölen birini, ayetlere göre Şehit hükmünde olanlara iftira attıklarının bile farkında olmayan, Dini anlatmakta kendilerini görevli sayanların çokluğu ve yetkililerle koruma altına alınması ne kadar acı verici ve inciticidir.
Bu kişilerin şehitlik mertebesini anlamaları mümkün değil. Dedelerinden savaş ve şehitliği değil, tekke ve zaviyelerdeki miskinliği, rivayet dinini öğreniyorlardı. Allah’ın Dinini, ilmini öğrenselerdi, şehitle eş tutulmuş gazilere laf etmezler, yüceltirlerdi. Onlar, Allah’a inanıyor görünüyorlar fakat güvenmiyorlardı. Bugün de öyle. Bu görevli Müslümanlar, Allah’a inandıkları kadar güvenselerdi, Allah’ın indirdiği dinle icraat yaparlardı. İslam aleminin yerlerde sürünmesinin tek sebebi, Kur’an’ı anlamadan, dini şahsi menfaatlerine göre; ayetleri eğip bükerek yorumlamalarıdır.
İslam’ı kaynağından öğrenmeyen Müslümanlar, gaydalı besmele çeken her gördüğünü, ulema sanmaktadır.
Halil Konakcı gibi imamlar ne derlerse desinler, kendilerini bağlar. Hüküm, Konakçıgillerin değil, Allah’ındır. Allah Hac suresi 56-59. Ayetlerde tefsire ihtiyaç duymadan net söylemiştir.
- Hac suresi 56.ayet: O gün hükümranlık yalnız Allah’ındır; onlar arasında hükmünü verir. İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapmış olanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır.
- Hac suresi 57.ayet: İnkâr edip ayetlerimizi yalan sayanlara ise alçaltıcı bir azap vardır.
- Hac suresi 58.ayet: Allah yolunda hicret ettikten sonra öldürülen yahut ölenlere gelince, Allah onları pek güzel bir nimetle ödüllendirecektir. Allah rızık verenlerin elbette ki en hayırlısıdır.
- Hac suresi 59.ayet: Allah mutlaka onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Kuşkusuz Allah hakkıyla bilendir, halimdir.
İslam’da hicret, zulümden kaçmak için güvenli bir yere gitmektir. Hac suresi 58. Ayette geçen hicret ise zulmü önlemek için, savaş meydanına yürümektir. Bu yürüme;( hicret) Allah yolunda olduğu
İçin, ölende-öldürülende, kalan da nimetle ödüllendirilenlerden olacaktır, buyurmaktadır Allah.
İstiklal Mahkemelerinde yargılananlar genellikle, asker kaçaklarıydı. Sonradan sahte tarihçiler, şapka giymedikleri için asıldı diyerek, bu asker ve savaş kaçkınlarını masum göstermeye çalışmışlardır. Hala bu safsatalara inanan, Müslümancıklar! Var. Sadece şapkadan asılan yok. İkisi bir arada olanlar vardır. Ki, esas sebep savaş sırasında asker olmaktan kaçmalarıdır. M.K Atatürk ve silah arkadaşlarına her fırsatta dil uzatan bu asker kaçaklarının torunlarına Allah, Nisa suresi 95. Ayetiyle gerekli ihtarı ve kıyaslamayı yapmıştır. Bize hatırlatmak ve Allah yolunda savaşanlara dua etmek düşer.
Nisa suresi 95. Ayet: Hastalık, körlük, topallık gibi bir mazereti bulunmaksızın savaştan geri kalıp evde oturan mü’minlerle, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda savaşanlar elbette bir değildir. Allah, mallarıyla canlarıyla savaşanları, herhangi bir sebeple savaştan geri kalan kimselerden derece itibariyle daha üstün tutmuştur. Gerçi Allah, her birine varılacak en güzel yurt olan cenneti va’d etmektedir. Yine de Allah, cihat edenleri, pek büyük bir mükafatla, mücadeleden kaçıp oturanlara üstün kılmıştır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.