1. YAZARLAR

  2. Ruhittin SÖNMEZ

  3. Öngörü ve liyakat
Ruhittin SÖNMEZ

Ruhittin SÖNMEZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Öngörü ve liyakat

A+A-

Ekonomide bütün göstergelerin birden bozulduğu ağır bir kriz içindeyiz. Döviz kurları, piyasa faizleri ve enflasyon çok yüksek. Aylık enflasyon rakamları bile çift haneli hale geldi.

“Her kriz aynı şiddette devam etmez, bir müddet sonra göstergeler başka bir mertebede stabil hale gelir ve sistem bir dengeye kavuşur” diye teselli bulmaya çalışıyoruz.

Fakat bu yeni dengeler oluşuncaya kadar bazı kesimler zenginleşirken, bazı kesimler de fakirleşiyor. Mesela bankalar kârlarını katlarken, orta ve alt gelir grubundaki vatandaşlarımız “açlık” tehlikesi altına girdi.

Şimdilik döviz kısmî bir dengeye kavuşmuş gibi görünüyor. Yine de Eylül ayından bugüne yani 5 ay içinde Türk Lirası Dolar ve Euro’ya göre yüzde 65-70 bir değer kaybı içinde.

Fakat ekonomi yönetiminin resmi tahminlerinin tutmaması ve sürekli revizyon edilmesi bu yönetime güveni iyice azalttı.

*  *  *

BİR AY SONRASINI GÖREMEYEN EKONOMİ KADROSU

T.C. Merkez Bankası 2021 yılında enflasyon tahminini 4 defa revize etti. Dünyada aynı yıl içinde enflasyon tahminini 4 defa yenileyen başka bir Merkez Bankası bilmiyoruz.

MB yılbaşında yüzde 9,4 olacağını söylediği yıllık enflasyonu son olarak 28 Ekim 2021’de güncelledi. Daha yılın bitmesine 2 ay kala yaptığı bu tahmin yüzde 18,4 idi. Oysa TÜİK rakamlarına göre bile enflasyon yüzde 36,1 oldu.

İki ay sonrası için öngörüsü yüzde yüz sapan bir Merkez Bankasına kim inanır?

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Göksel Aşan da Aralık ayının son haftasında “Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum” demişti. Şimdi Ocak ayı verileri ortaya çıktı. Eksi beklenen aylık enflasyon çift haneli çıktı.

Başkanı yeni değişen TÜİK aylık enflasyonu 11,1 ve yıllık enflasyonu (TÜFE) ise 48,7 ve yıllık ÜFE’yi (Üretici Fiyat Endeksi) yüzde 93,5 olarak açıkladı. ÜFE ile TÜFE arasındaki yüzde 45 mertebesindeki fark enflasyon rakamına şüpheyi artırdı.

Hepimiz biliyoruz ki bu rakamlar kâğıt üzerinde düşürebildikleri en düşük seviye.

Çünkü bağımsız ekonomistlerden oluşan ENA Grup’a göre aylık enflasyon yüzde 15,5 ve yıllık enflasyon ise yüzde 114,9 oldu. 

Enflasyonlardan enflasyon beğenin. Piyasaya bakın, giderlerinize bakın ve hangisinin doğru olduğuna siz karar verin.

*  *  * 

KENDİSİNİ EKONOMİST SANIYOR

AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan kendisinin “ekonomist” olduğunu söylemeyi seviyor. Dahası “biz ekonominin kitabını yazdık” gibi bir iddianın da sahibi. Erdoğan bu ekonomi kadrosunu atayan ve onlara izlenen politikayı dikte eden kişi.

Ekonomi Profesörü Hurşit Güneş “Erdoğan kendisini ekonomist sanıyor, ama O ekonomist değil” diyor. Güneş bu hükmünü “kimsenin görmediği diploma” tartışması üzerinden vermiyor. 

Muhtemelen iddiasının dayanağı şu temel kabuller: Bir şahsın iktisat fakültesini bitirmiş olması dahi “ekonomist” olmak için yeterli olmaz. Ekonomi incelediği konulara ve kapsamlara göre dallara ve alt dallara ayrılır.  Finans, maliye ve diğer birçok uzmanlık alanları olan çok geniş bir bilim dalıdır. 

Uzmanlık alanında birçok kitap yazmış olan bir ekonomi profesörü bile “ben ekonomiyi iyi bilirim” anlamında böyle iddialı cümleler kurmaz. Çünkü uzmanı olduğu branşı iyi bilse bile ekonominin diğer uzmanlık alanlarında kendisinden iyi bilenler olduğunu bilerek tevazu ile konuşur.

Cumhurbaşkanının ekonomist olması gerekmez. Kurumların başına ekonomi alanında yetişmiş uzman kişileri getirir, yanına liyakatli ekonomist uzmanları danışman olarak alır. Bunların ortak aklı ile bir sinerji yaratabilirse ekonomiyi iyi yönetir. 

Oysaki, Ekonominin hangi branşında kitap yazdığını bilmediğimiz AKP Genel Başkanı böyle yapmıyor. Ekonomimizin en kritik makamlarına, atandıkları kurumlarla alakalı bilgisi ve tecrübesi olmayan, liyakatsiz ama “söz dinleyen” kişileri atamaya devam ediyor. İşte TÜİK’in başına atadığı yeni başkanın da istatistik alanında bilgi ve tecrübesi yok.

Böyle bir kadroya piyasalar, halkımız, iç ve dış yatırımcılar güvenmiyor. Güven ekonominin dişlilerinin yağıdır. Yağ olmayınca dişliler ya zor döner veya hepten dönmez olur.

Güven olmayınca dış kaynak gelmiyor, üretim için yatırım yapılmıyor. Herkes döviz ne zaman yeniden patlayacak korkusunda. Elektrik, doğalgaz ve diğer temel giderleri nasıl kısabilirim derdiyle, hayatta kalabilme mücadelesi içinde.

*  *  *

GÜYA CARİ AÇIK KAPANACAKTI

İktidar “ekonominin kurtuluşu için tek çare dış ticaret açığını (dolayısıyla cari açığı) kapatmaktır” diyordu. İktidara göre, bu yüzden kurların ve enflasyonun yükselmesini göze almalıydık. Çünkü ihracatımız artacak dış ticaret açığı kapanacaktı. Daha sonra da kurlar ve enflasyon düşecekti.

Olmadı… İhracat arttı ama ithalat daha fazla arttı. Katlandığımız onca fedakarlığa rağmen dış ticaret açığımız kapanmadı daha da büyüdü.  Türkiye'nin dış ticaret açığı 2022 Ocak'ta 10,4 milyar dolar oldu. Yani ihracatımız ithalatımızdan 10,4 Milyar dolar daha az oldu. İlk defa aylık dış ticaret açığımız 10 Milyar doları geçti. Bir başka ifadeyle ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 63 mertebesinde kaldı.

En önemli “ihracatımız” beyin göçü oldu. En iyi yetişmiş kadrolarımızı karşılıksız olarak dış ülkelere hediye ediyoruz. Beyin göçü kalıcı ve telafi edilemez zararlar verecek.

Enflasyon korkunç, dolarizasyon çok yüksek, faizler yüksek, cari açık kapatılamayacak kadar büyük. Kurlar deprem zamanı yaklaşmış fay hattı gibi. Devlet, çok yüksek tefeci faizleri ile borçlanabiliyor. 

Acemi şoför yönetimindeki otobüs hızla engebeli araziye girdi, uçuruma doğru gidiyor. Ama otobüsün fren sistemi yok. (Tek adam sisteminde denge ve denetim mekanizmaları yok.) Seçime kadar yani şoför değişinceye kadar kazasız belasız gidebilmek için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.