1. YAZARLAR

  2. Hakan KINAY

  3. Onur... Gök girsin, kızıl çıksın...
Hakan KINAY

Hakan KINAY

Platform
Yazarın Tüm Yazıları >

Onur... Gök girsin, kızıl çıksın...

A+A-

Moğol prensleri birbirleriyle yaptıkları savaşlarda karşı karşıya geldiklerinde oklarını sırayla atarlardı. İlk atıp da vuramayan beklerdi rakibinin savurmasını. Ölümü soylu bir kabullenişle karşılardı.

Bilirlerdi ki gerçek ölüm onursuzca ölmekti, onursuz bir yaşamın gerisi yalandı.

Pers hükümdarları kazandıkları savaşlardan sonra ülkelerindeki her kadına bir altın sikke vermeyi gelenek haline getirmişlerdi. Bazen düşmanlarını yenmesine rağmen kendini de tüketen galip hükümdarlar, gereken parayı bulana kadar saraylarına dönmezlerdi. 

Alt tarafı kadınlara verilmiş bir söz, "paramız olunca öderiz" demezlerdi. Onurları üzerine verilmiş bir sözün peşinde dolanırlardı uzak diyarlarda.

Bozkırın efendisi ölüp de yerine Ögeday Han geçtiğinde babası Cengiz'in yasalarına bağlı kalacağına yemin etmişti. 
Savaş sırasında komutanına karşı gelmenin ölüm cezasını gerektirdiğini söyleyen yasayı, ordu komutanı Subutay'a karşı diklenen çok sevdiği oğlu Küyük Han için bile uygulamıştı. 

Onur, bozkırın tozuydu ve erdemli olmak savaşçının takip eden gölgesi, akacak kanıydı.

Likya'daki Xhantos şehrinin fedakar insanları kendilerini esir etmek isteyen Persler'e karşı cesurca dövüşüp yenildiler. Yenilmenin teslim olmak anlamına gelmediğini gösterdiler 2000 yıl önce. 

Önce çocuklarını, sonra karılarını öldürdüler sonra da kendilerini. 

Persler bile etkilenmişlerdi gördüklerinden ve yazıtlarına geçirdiler bu kahramanlığı. 

'Onurlu bir ülkeye karşı savaştık ne mutlu bize '' diye gururlanmışlardı kendileriyle.

İskender kendisine karşı onuruyla savaşan ama yenilen Darius'un peşinde koşuyordu. 

Neden sonra, O'nun kendi adamları tarafından parçalanmış asil cesedini kendisine getiren ve ödül bekleyen hain komutanlarını tereddütsüz infaz ettirmişti.

Darius'u onurlu bir adam olarak yüceltmiş ve anıt mezar yaptırtmıştı. 

Ona göre Onur'un Makedon'u veya Pers olanı yoktu.

Tarihin içinde gezindiğinizde bu tip olaylara sık rastlarsınız.

Hükümdarların en kuvvetli zamanlarında bile doğruyu söylemek ve onurunu korumak adına, canları pahasına onlara sesini yükselten insanların hikayelerini okudukça bugün gördüklerinizden utanırsınız.

Çok geriye gitmeye veya başka medeniyetlere bakmaya da gerek yoktur aslında. 

Kendi topraklarımızda yaşanan onur hikayeleri, binlerce örnekle sıralanır önümüze.

Vatan borcu için, evlerini, eşlerini bırakıp, okullarını terk edip, kurtuluş savaşına koşan ve oracıkta düşen atalarımızın şehitliklerine bakarken, yaşaran gözlerimiz şahittir onurlu Türk soyundan geldiğimize.

Bizler bozkır savaşçılarının, sözünden dönmeyen erlerin, ''Gök girsin kızıl çıksın'' diyenlerin evlatlarıyız.

Zenginliğe tamah, yalana biat etmeyen adamların torunlarıyız.

Zemin için yaltaklanan kılıç artıklarından, güce tapanlardan, önüne atılan kemiği yalayanlardan, genetik onursuzlardan değiliz.

Biraz yaklaşıp daha dikkatli bakarsanız görürsünüz. Bazılarının Türklük'den nefret etmeleri işte bu yüzdendir.

Ve işte,

Kızıl bir onur denizine doğmuş beyaz bir hilalin üzerine elini koyup,

"Ne Mutlu Türküm diyene" demek,

Bu yüzdendir!..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.